14.

3.6K 234 31
                                    

Bir haftadır görmüyordu Elifi. Kadın hayalet gibi davranıyordu. Kaç kere evinin önünden geçmişti, yoktu.
Bugün Demirle Leyla boşanıyordu. Belki bu vesileyle gelirdi tarlada Leyla'nın yanına. Başka türlü göreceği yoktu Elifi.

Yüreksiz davranıyordu. Elif söz konusu olunca kalbi de aklı da düğüm düğüm oluyordu. Aklındakilerle kalbindekiler uyuşmuyor adam tökezliyor bu da Elifi Aliden uzaklaştırıyordu. Haklı olarak.

Saat öğleni geçti. Ne Demir ne Leyla vardı ortalarda. Ne de Elif !

Genç adam, bugün bir bahaneyle Elifin çalıştığı bölgeye gidecekti. Yine göremezse evine gidecekti!

Elif kan ter içinde kalmıştı çalışmaktan. Paydosu kaçırmıştı birazdan ara verecekti. Kemal beye yaptığı gözleme ve ayranları götürecekti. En son Ali için yapmıştı. Genç adam kalıbına yaraşır şekilde , tek hamlede mideye indirmişti gözlemeleri. Onu düşünmemeye ant içip kendini yine Aliyi düşünürken buluyordu.

Elini yüzünü yıkadı, üstüne başına çeki düzen verdi. Uzunca,söğüt ağaçlarının altında yürümeye başladı. Köy ile tarlalar arasında tenhaydı. Ağaçların gölgesi, hafif ılık esinti şeklinde Elifin yüzüne vuruyordu. Yüzünde tatlı bir tebessümle kapattı gözlerini. Beline dolanan eller genç kadını büyük söğüt ağaçlarının arkasına doğru sürüklerken ağzından tiz bir çığlık koptu.

Alinin kalbi,bir haftadır görmediği kadını sonunda görmenin heyecanıyla tekledi. Ne ara Elife karşı böyle olmuştu bilmiyordu. Daha iki ay önce Demir karşısına geçip, Leyla'nın bir arkadaşı var dediğinde yüreği buz kesmemiş miydi ? İnsan neden hep bişeylerin kıymetini kaybetmeye yakın anlardı ki?

Elifin ince uzun parmaklarının çeşmeden alan suyu eline yüzüne çarpışını izledi. Sonra ıslak parmaklarıyla gerdanını, ensesini ıslatmıştı.
Kızın her hareketi Alinin boğazını kurutuyordu.
İçinde ki ateşi harlayıp erkekliğini kabartıyordu.
Yürüyen kızın peşi sıra yürümeye başladı.
Elif ardından gelen adamdan bi haberdi.
İnsanlardan bir tık uzaklaştığında, kızın ince belini büyük elleriyle sarıp kızın bağırışına aldırmadan hemen yanlarındaki gövdesi geniş ağacın arkasına yasladı, kızın nefes nefese kalmış dudaklarına avucunu bastırdı.

"Benim, benim dur bağırma korkma."

Elif genç adamın omuzlarına sert şekilde vurmaya başladı.
Bu vuruşlar Alide tüy kadar hafif etki bırakıyordu.

"Geri zekalı. Aptal mısın sen, ödüm koptu? Başka biri sandım."

Ali tatlı tatlı güldü. Gülüşünün tınısı Elifin kulaklarında bir hoşluk yapsa dahi yumuşamamaya kararlıydı.

Ali biraz uzaklaştırdı kendini, bu kız git gide güzelleşiyordu. Ya da aynıydı ama Alinin Elife bakışı değişiyordu.

Alinin gözleri Elifin sıkı sıkıya tuttuğu çıkına kaydı.
"Ne bu?" Aniden torbasının elinden alınmasıyla şaşırsa da atik davranıp Alinin elinden çıkınını almaya çalıştı.

Ali, torbada ki gözleme ve ayranı gördü.

"Bana yaptığından değil mi bu ? O gün de çok sevmiştim. E nereye gidiyosun bunları alıp, niye tarlada yemedin?"

"Çünkü kendim için değil."

"Eee kime o halde ?"

"Seni ilgilendirmez, ver torbamı. Geç kalıyorum."

"Niye ilgilendirmiyor? Nereye geç kalıyosun? Elif beni çıldırtma, kime geç kalıyosun."

"Kemal'e."

GERİ DÖNÜŞ (ARA VERİLDİ DEVAM EDECEK..)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin