Leyla kaçıyordu. Demirden kaçıyordu.
Ne kahvaltı, ne de akşam yemeklerinde karşılaşmıyorlardı. 3 gündür böyleydi.
Nigar böyle zamanlarda çok keyifli oluyordu.
Bugün tarlada Ali ile konuşurken, Elif ile bir yerde buluşup konuşup konuşamama ihtimalinden bahsettiler.
Fırsattan istifade , Leyla ile konuşacak. Bir şeyler ayarlayıp ayarlayamayacağını soracaktı.
Leyla yine saçlarına tezat haki rengin hakim olduğu dar pantolon ve gömleğiyle bir o yana bir bu yana koşturuyordu. Tarla da olmasa hiç karşılaşmayacaklardı.
Önünden koşturan kadına yetişmek için adımlarını hızlandırdı.
"Leylaa"
Leyla, peşinden gelen kaç gündür yüzünü görmediği adama baktı. Evde iki yabancı gibiydiler artık.
Tarla da ne diye konuşası tutmuştu ki?"Buyur"
"Leyla bu nasıl cevap, ne bu böyle ?"
Öfkeliydi. Tüm öfkesi, karşısında ki çilli kızaydı.
"Hem ne bu görmezden gelmeler, yemeğe inmemeler. Eski köye yeni adet.""Böylesi daha iyi Demir ağam. Ne vardı, ne diyecektin?"
"Ali. Elifle bir konuşmak istiyor."
Leyla'nın gözlerinin parladığını görünce fırsattan istifade konuşmayı uzatmak istedi.
"Gönlü dolu sanırdım ama boşmuş meğer. Bir konuşsunlar, görüşsünler isterim."
"Hatta istersen birlikte bişeyler planlayalım."
"Olur. Ben Elifle konuşurum. Aslında napalım biliyo musun ? Bugün öğlen arasında piknik tarzı bişey olur mu ? Paydosa çıkar çıkmaz. Bülbülpınarına insek. Biz önden gideriz siz arkadan gelirsiniz,biraz birbirlerine alışsınlar yalnız bırakırız."
"Bize uyar. Ben Aliyi alır gelirim."
Giden kadının ardından baktı, edası nazı bambaşkaydı. Karısıydı ama bir o denli uzaktı.
Bu uzaklığı kendi elleriyle açmıştı Demir. Aralarına tuğlalar örmüştü Leyla. Kızamıyordu, hakkı da yoktu zaten. Çünkü Leyla'nın ellerine tuğlaları bir bir Demir vermişti.
Aklından birlikte geçirdikleri gece çıkmıyordu. Demir karısından hoşlanıyor değildi tabiki.
Neticede bir erkekti. Duyduğu tek duygu şehvetti. Yoğun bir şehvet. Asla azalmayan gün gün artan bir tutku. Öyle ki bazı geceler rüyalarını süslüyordu bembeyaz ten ve ateş gibi saçlar.
Bazen Demir süt gibi tenin üstünde bazen de Leyla Demirin üzerinde duruyordu en ateşli rüyalarında.
Nigar durumu anlamıyordu Allahtan.
Ona olan ilgisini canlı tutmak için çok çaba sarfediyordu. Nigar ilk aşkıydı, helaliydi. Onunla olabilmek için ne badireler atlattığını düşündü. Ailesini kaybetmişti. Sevdiği memleketinden insanlardan uzak kalmış,babasının son günlerini dahi görememişti. Öyle sevmişti Nigarı.Leyla'yı sevdiği söylenemezdi ama eğer çok önceden bir ihtimalleri olsaydı duyguları böyle mi kalırdı emin olamıyor ve düşünmekten de kendini geri alamıyordu Demir.
Ali'ye durumu anlattı. Kardeşim,kanım canım dediği adamın her bir kaş göz hareketini bilirdi Demir.
Bu işte bir iş vardı. Ali kabul etmiş amma pek heveslenememişti. Belki yan yana gelseler değişirdi durum. Kaynardı kanı, kıza karşı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERİ DÖNÜŞ (ARA VERİLDİ DEVAM EDECEK..)
Romansa1975 yılı yazıydı... Köylülerin 'çil papatya' ismini taktıkları Leyla, bu sıcak salı akşamında ilk görüşte vurulduğu, çalıştığı tütün tarlasının sahibi, ağa oğlu Demir ile nişanlanacaktı.