11

4K 227 28
                                    

Az ileride kendileri gibi dertleşen iki dostun gazabına uğrayacaklarından bir haberlerdi tabi.

Kıskançlık afyon gibi tüm damarlarına yayılmıştı iki genç adamın da.

Demir'in durumu yine anlaşılırdı da, Ali'ye ne oluyordu. Kıskanması gereken kişi bir zamanlar şu kızıl güzellik olurdu ama şimdi değişmişti, tüm taşlar yıkılıp yeniden dizilmişti sanki. Gözleri Elif nerdeyse onu takip eder olmuştu. Esmer tanrıçası. Duruşu gülüşü, sesi, konuşması, teninin kokusu tadı... Ali maalesef onları da deneyimlemişti. Maalesef diyordu çünkü, Elifi öpmeden önce her şey daha kolaydı. Şimdi ise sürekli devamını getirseydi kim bilir nasıl zevk alacağını düşünüp duruyordu.

Az önce ki adamlarla hoş sohbet bir halleri vardı. Adamlar iyi giyimlilerdi. Halleri vakitleri yerinde şehir erkekleriydi. Köyde ki İsmaili kıskanmamıştı dahi ama ya böyle bir adam gelip Elifin aklını çelerse? 'Neden olmasın' diye düşündü. Kendisi boşboğazlık edip kıza, yaşadıkları yakınlaşmayı önemsizleştirip evliliğe mahal bir durum olmadığını söyleyerek zaten genç kızın bir başkasıyla evlenme yolunu kendi elleriyle açmıştı. 'Kafamı sikiyim' diye söylendi. Demir arkadaşına ters bir bakış attı.

Demirin de canı çok sıkkındı. Leyla az önce iki adamla tokalaşmıştı. Düzgün, eğitimli adamlardı belli ki. Eğer Demir olmasaydı, Leylanın çok daha iyi biriyle olabileceği gerçeği yüzüne tokat gibi çarptı. Eğer Demir olmasaydı...

Demir de zengin yakışıklı adamdı. Köyün kızları hayrandı kendisine. Dahası şehire gittiklerinde, şehirdekiler de hayran oluyordu. Çok sevgilisi olmuştu Nigara kadar. Hatta Nigar evlendikten sonra dahi.
Lakin Leyla şimdiye kadar görüştüğü sevgililerine hiç benzemiyordu. Öyle ulaşılmazdı ki.

"Gel gidelim yanlarına. Bakalım kimmiş o selamlaşıp konuştukları adamlar."
Demir de katıldı Ali'ye.

Ali'nin hesap sormaya yüzü de hakkı da yoktu elbet ama Demir Leylaya çatarken öğrenebilirdi kim olduklarını.

Leyla karşıdan gelen adamları Elif'den daha önce farketti.
"Aliyle Demire bak. Bize doğru geliyorlar."

Elif başını kaldırır kaldırmaz, Alinin kara gözleriyle karşılaştı. Sonra başını yeniden eğdi. Ona öyle öfkeliydi ki, yüzünü görmeye tahammül edemiyordu.
Ayrıca genç adam, kadının mahrem yerlerini görmüş el sürmüş yetmemiş öpmüştü. Bu bile aklına geldikçe kızarıp utanmasına sebep oluyordu.

Demir öfkeliydi, yim öfkesi de karşısında dik burunla yürüyen kadınaydı.

"Ne işiniz vardı elin adamlarıyla?"

"Bu nasıl bi konuşma böyle Demir bey. Önce o sesinizi alçaltın."

"Böyle bir konuşma işte. Karımsın sen benim."

"Şimdilik."

"Leyla benim tepemin tasını attırma. Ne demek şimdilik. Boşanma yok, hiç olmayacak."

Leyla kollarını birleştirdi. Tek ayağıyla yerde tempo tutarak burnunu genç adamdan çevirdi.

"Dikme şu burnunu, o adamlar kimdi Leyla?"

"Köye yeni gelen tabiplermiş. İki kişi birden. Sağlık ocağını yeniden açacaklarmış . Muhtarın evini tarif ettik." Leylanın ısrarla cevap vermemesi üzerine Elif cevapladı.

GERİ DÖNÜŞ (ARA VERİLDİ DEVAM EDECEK..)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin