Bu bölüm ağırlıkla Elif ve Ali üzerine yazılmıştır.
Elif en güzel elbisesini giydi. Bayram gibiydi,öyle hissediyordu. Bugün şehire gideceklerdi Ali ile. Aynı evde iki yabancı gibiyken birlikte ilk kez yola çıkacaklardı. İlk kez şehri görecekti Elif. Belli etmek istemese de çocuklar gibi hissediyordu,utanmasa hoplaya zıplaya binecekti arabaya. Gerçi arabaya da ilk kez binecekti ya! Ali şöför koltuğuna yerleşince yan koltuğa oturan kadına baktı. Saçı ayrı , kaşı gözü ayrı güzel görünüyordu bugün karısının. Çocuklarıyla ana babasıyla vedalaşmıştı. Bir kaç gün Elifle baş başa kalmak istiyordu özellikle.
Elif arabaya binip kendini Aliden en uzak tarafa çekti.
Sessiz bir yolculuktu... Ali'nin konuşma çabalarını kısa kısa cevaplarla geçiştiriyordu.
Aralarında ki sessizliği Alinin radyodan açtığı hafif müzik bozdu. Yol uzun da olsa bir çırpıda bitivermişti sanki. Elif etrafta ki büyük apartmanlara, ışıklı cam dükkanlara hayranlıkla hayretle bakmıştı yol boyu."Önce bir galerilere bakalım.Sende bana fikir ver."
Elif başını salladı "tamam"
Büyük bir dükkanın önünde durdular. Ali önce indi arabadan, Elifi bekledi. Kadın da arabadan inince ,elini beline yerleştirdi. Nasıl güzel bir sahiplenmeydi. 'Bu kadın benim' diyordu bu küçücük hareketiyle.
Bir kaç araba bakıp siyah renkli bir Ford da karar kıldılar. Elif çok beğenmişti bu arabayı. Daha önce hiç arabaya binmeyen biri olarak burdaki her araba ultra güzel görünse bile hangisi denildiği zaman siyah fordu gösterirdi. Ne güzeldi. Ali'de zengin adamdı. Tek kalemde ödemişti arabanın parasını.
Aynı köyün içinde Elif yiyecek ekmeğe muhtaç büyümüştü. Zenginlik,para,akıl ne garip şeylerdi. Kiminde hiç yoktu kiminde sürüsüyle çoktu maşallah.Ali'de Elifin gözlerini parlatan araba için tüm limitini kullanmıştı.
Ali, kamyoneti işçilere bırakıp köye gönderdi. Kendisi de Elifi alıp yeni aracıyla birlikte evlerine doğru yola çıktılar."Beğendin mi buraları ? Arabayı?"
Elif gözlerini yan koltukta tek eliyle direksiyona tempo tutup tek eliyle de vites topuzunu değiştiren adama dikti. Bugün bir kez daha farketmişti ki Ali çok yakışıklı adamdı. Öyle ya da böyle kocasıydı da. Alinin de kara gözleri kendi üzerindeydi.
"Hem de çok. Arabanda çok güzel. Güle güle binesin."
"Arabamız! çok güzel. Güle güle binelim,birlikte inşallah!"
Ali'nin düzeltmelerine içi bir hoş oldu. Onlar artık birdi. Birliktelerdi.
"Evet inşallah."
Şehirde ki evlerine geldiler. Ali iner inmez,galeride bagajı değiştirip kamyonettekileri ,fordun bagajına yüklemişti. Onları aldı. Elifi bekledi. Birlikte yukarı çıktılar. Bir apartman dairesiydi. Elif çok şaşkındı. Birbirini tanımayan onca insan aynı çatı altındaydı.
Elifin şaşkınlığına gülerek karşılık verdi Ali.
"Gel hadi, biraz dinlenip yemek yemeye çıkalım. Sonra da sinema."
"Dışarda nerde yenir ki yemek?"
"Restoranlarda. Çok güzel olur. Bak seni en sevdiğim yere götüreyim de gör, öyle güzel köfteleri var ki. Birde patates kızartıp yanına ketçap mayonez diye bişey koyuyorlar. Bayılırsın. Yani inşallah."
"Bayılırım."diyiverdi heyecanla Elif. Rüyasında göremeyeceği şeyleri planlayıp bugün bunları yapacağız diyordu kocası.
Ev biraz tozluydu ama Elif el çabukluğuyla hallediverdi hemen.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GERİ DÖNÜŞ (ARA VERİLDİ DEVAM EDECEK..)
Romance1975 yılı yazıydı... Köylülerin 'çil papatya' ismini taktıkları Leyla, bu sıcak salı akşamında ilk görüşte vurulduğu, çalıştığı tütün tarlasının sahibi, ağa oğlu Demir ile nişanlanacaktı.