Jeon Jungkook'un yanında olduğum her an kendimi bulutların üzerinde hissediyordum. Ellerimi tutuyor, bana sarılıyor, beni öpüyordu. Hayatımın bu anına kadar birinin beni böylesine seveceği aklımın ucuna dahi gelmezdi. "Yarın yine seni görmek için gelmek istiyorum ama kasabada işlerim var." dedi Jungkook, evimin önünde duruyorduk ve sırtım arabasına yaslıydı. "Ben de seni görmek isterim." dedim, dudaklarını alnıma değdirdi. Jungkook'un dokunuşlarında beni sakinleştiren bir his vardı, ne zaman dokunsa kendimi olduğum hâlimden daha uysal buluyordum. Omega olmamın etkisi olduğunu göz ardı edemezdim. Sevdiğim bir Alfa'nın dokunuşu karşısında boyun eğişi kötü hissettirmiyordu.
"Kim Taehyung?"
Jimin'in kapının önündeki sesi bizi birbirimizden ayırırken arkadaşıma baktım. Toparlamış görünüyor olsa da gözlerinde ağlamaktan dolayı şişlik ve kızarıklık vardı. Bakışlarından hislerini anlamak zordu. "Arkadaşını bırakıp sevgilinle gezmeye gitmeni bana nasıl açıklayacaksın?" diye sordu bu kez, Jungkook'un yanından ayrıldım ve ona sarıldım. "Jiminie. Seni yalnız bırakmadım ki! Annem, babam ve Yoongi hyung vardı." dediğimde yüzünü buruşturdu, "Yoongi'nin adını bile duymak istemiyorum." dedi, benim evden uzak olduğum zamanda neler olmuştu? Jungkook içeri girmem gerektiğinin farkındaydı. "Vakit bulduğum ilk an sana geleceğim." dedi, dudaklarımızı kısa bir anlığına birleştirdi. Onun arabaya binmesini, uzaklaşmasını izledim.
Bizim için yemek hazırlamış olan babam tabakları masanın üzerinde bıraktıktan sonra bir köşeye çekilmişti. Elinde kurt tarihi hakkında bir kitap tutuyordu ve tüm odağını ona vermişti. Annem ise Jimin'in ailesinin evine giderek annesiyle vakit geçirmeyi tercih etmişti. Jimin ile yemek masasında karşılıklı oturduk. "Baban harika yemek yapıyor." diye mırıldandı, çocukluğumuzdan beri ondan çekiniyor olduğu için kısık sesle konuşmayı alışkanlık hâline getirmişti. "Evet, bu konuda annemden daha yetenekli." dediğimde gülüştük, Jimin iyi gibi görünüyor olsa da durgundu. Ona ne olduğunu sordum. "Ona bebekten bahsettim." dedi, bir kaşık pilavı ağzına tıkarak konuşmadan kaçmaya çabaladı. "İstemedi mi?" diye sordum elimde olmadan, sorun olmadığını, kendisi istiyor ise bebeğe beraber bakabileceğimizi söyledim. Ağzındaki yutmaya çabalarken gülümsedi.
"Yoongi hyung evlenmek istedi. Bana aşık olduğunu, hayatını benimle geçirmekten mutlu olacağını, bebeğimize harika ebeveynler olacağımızı söyledi."
Jimin'in söylediklerinde tek bir olumsuz nokta yoktu ama bunları söylerken yüzünde beliren hüzünlü bir bakış vardı. "Taehyung, ben de ona aşığım. Aramız zaten iyiydi, biliyorsun. Başıboş Alfa olaylarından sonra ilişkimiz duygusal bir boyut kazanmıştı. Söyledikleri beni mutlu etti, kendimi bulutların üzerinde hissediyorum. Sadece..." Jimin burada biraz duraksadı, gözleri doldu. "Bir an her şey zorunluluktan gibi hissettim. Tüm o sözlerin hepsinin nedeninin bebek olduğunu ve aslında o hayatımıza girmese bu sözleri asla duyamayacağımı düşündüm. Kötü hissettim işte. Yoongi hyung babası arayınca gitmek zorunda kaldı ve akşam gelip beni alacağını söyledi." diye devam etti sözlerine, ona Yoongi hyungun Başıboş Alfa'ya karşı gelişini, hastanede bir an bile yanından ayrılmadığını, onu önemsediğini anlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
violets for roses'taekook
Fanfictionomegaverse* omega kim taehyung, arkadaşları ile gittiği sinemada hemen yanındaki koltukta oturan alfa jeon jungkook'a aşık olacağını hissetmemişti.