21' Mutluluk Gülüşleri/ Final

697 118 17
                                    

Büyümenin hayatımızda bizi nereye götüreceğini bilemiyoruz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Büyümenin hayatımızda bizi nereye götüreceğini bilemiyoruz.

Jungkook'u ilk tanıdığımda on sekiz yaşlarında genç bir çocuktum. Şu anda da büyük olduğum söylenemez. Yirminci yaş günümün ilk saatlerine girmeme az kaldı. Jimin telaş içinde koşturuyordu. Hoseok hyung ise onu sakinleştirmeye çabalıyordu. Ben de bir köşede oturdum onları izliyordum. "Junglook hala gelmedi mi?" diye sordum,  nerede kalmıştı? Onunla ilk doğum günümü geçirecektim ama ortada görünmüyordu. " İki dakika sevgilinin görmeden yaşayabilirsin." dedi Jimin, gerginliğini buradan hissediyordum. "Sen bebeğinle ilgilensene." dedim, gözlerini bana dikti ve kollarını göğsünde birleştirdi.

"Senin doğum günün için uğraşıyorum burada ama sen aptal Alfa'ndan başkasını düşünmüyorsun."

Jimin'in sitemiyle ayağa kalktım, kollarımı onun beline doladım. "Bebek Jiyoon'dan daha bebeksin." dediğimde güldü, Jimin benim her şeyimdi. Dostum, kardeşimdi. Onunla olmayı seviyordum. "Jimin, Jiyoon ağlıyor." Yoongi hyung kucağında Jiyoon ile salona girdiğinde Jimin bana sarılmayı bıraktı, oğlunun yanına gitti. "Bensiz bir dakika bile kalamıyorsun değil mi? Baban da böyle, bensiz kalamıyor hiç." dedi Jimin kucağına aldığı oğluna. Jiyoon tam olarak ikisinin karışımıydı. Kedi gözleri, tombul yanakları, sevimli bir gülümsemesi vardı. Jimin hyungun doğum yapmasına yakın sade bir nikah ile evlenmişlerdi. Youngi hyung ile yan yana koltuklara oturduk. Jimin bebeği kucağında tutarken bir şeyler ile uğraşmaya devam ediyordu.

Evin kapı zili çaldığı zaman Jungkook olmasını umarak kalktım lakin iki eli de poşet dolu Seokjin hyung gelmişti. Ona Jungkook'un nerede olduğunu sordum. "Bilmiyorum, akşam burada buluşacağımızı söyledi." dedi Seokjin hyung, poşetleri masanın üzerine bıraktı. Jiyoon biraz sakinleşmiz görünüyordu. "Bu huysuzluk ile Alfa çıkacak kesin." dedi Seokjin uyung. Hoseok hyung ise Omega-Beta çiftinden Alfa bir bebeğin doğmasının imkansız olduğunu söyledi. "Hoseok'un her daim ben doğruyu bilirim halleri seni sıkmıyor mu Seokjin hyung?" diye sordu Yoongi hyung, Seokjin hyung başını olumsuz anlamda salladı.

"Ben bu hallerine bayılıyorum. Beni tahrik ettiği bile söylenebilir."

Hoseok hyung onun bu sözlerinden sonra kafasına bir tane vurdu. "Küçücük bebeğin yanında bari düzgün konuş." diyerek uyardı onu. Onların ilişk isini anlamak bizim için hala zor. sevgili diyemeyiz ama arkadaş olmadıkları da bir gerçek. Birkaç kez Öpüşmeleri dışında Hoseok hyung ayrıntıları sır gibi saklıyor. Hak veriyorum. İki Alfa arasında duyguların olması onlara da zor geliyor olabilir, bu yüzden zamana bıraktılar. Jungkook'un hala ortada olmaması canımı sıkıyordu. Sabah erkenden yanımda olacağına dair mesaj atmış olmasına rağmen henüz gelmemişti. Arkadaşlarımın yanımda olduğu küçük parti dışında bir şey istememiştim. Jimin kasaba meydanında bir kutlama istemişti. Herkesin doğum günüme şahit olmasını istiyordu. Bazen tuhaf birine dönüşebiliyordu.

Sinema salonunda Jungkook hayatıma girdiğinden beri hayatım beklemediğim kadar iyi ilerlemişti. Başıboş Alfalar ile yaşanan olayların sonrasında üç kızgınlığımı mide bulantıları ve kusmalar ile geçirmiştim. Jungkook kendi kızgınlıklarında onun yanına gitmeme izin vermemişti. İlk sevişmemizin özel olması konusunda ısrarcıydı. Bana kıyasla daha duygusal düşünüyordu. Her zaman öyle olmuştu. Planlı ve romantik bir ortamda olması konusunda ısrarcıydı. İlişkimizin yedinci ayında, iki kasaba arasında kalan bir noktada korucu evlerinin olduğunu öğrenmiştim. Jungkook derme çatma orman evini romantik bir akşam için süslemişti. Benim için yemek yapmıştı. Beraber film izlemiş, şarap içmiştik.

violets for roses'taekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin