"Ben neden sürekli sizin yüzünüzden donuyorum?"
İsyan etmeden duramıyordum. Yeoldang kasabasının sinemasının önündeydik. Jimin kalın paltosunun içinde kamyonetine yaslanmış duruyordu. Yoongi hemen yanındaydı, onun saçlarını okşuyordu. Kendimi yalnız hissediyordum. Jungkook henüz gelmemişti. "Ben de sevgilimi istiyorum. Hem üşüyorum, hem beni ısıtacak bir sevgilim yok." Kendi kendime söylenirken Hoseok hyung bana bakıyordu. "Taehyung bir Alfa için sızlanıyor, birkaç ay önce bu hâlleri aklıma gelmezdi." dedi Hoseok hyung, bir kolunu omzuma attı ve beni kendine çekti.
"Benim Omega'ma başka bir erkek Alfa sarılamaz."
Jungkook hemen arkamda konuştuğunda gülmeden edemedim. Kolları belime dolandı, dudaklarını boynumda hissettim. Hoseok hyung kolunu benden çekti. "Nerede kaldın?" diye sordum kolları arasında dönerek, dudaklarının yeni durağı burnum oldu. "Özür dilerim bebeğim, birkaç küçük işim çıktı." Jungkook'un işinin ne olduğunu merak ediyordum ama yalnız kaldığımız zaman sormanın daha doğru olduğunu biliyordum. İlk ilişkim olmasına rağmen en doğru adımlarımı atmak istiyordum. "Tamam, içeri girelim. Jimin de üşüdü." dedi Yoongi, sinema biletlerini alarak içeri girdik. Jungkook benim için sıcak bir chai tea latte alırken ben de ona kahve aldım.
Onunla sinemadaki her hâlimiz bana ilk karşılaşmamızı hatırlatıyordu. "İyi ki sizin kasabaya sinema açmamışlar." dedi Jungkook, gülmeden edemedim. "Aslında bu yaz açmayı planlıyorlar. Meydanın yanındaki binalardan biri onarılacak." Jungkook yüzüme baktı. "Sen yine de beni görmek için buraya gelirsin, değil mi?" diye sordu Jungkook, bir elimi yanağına koydum ve dudaklarımı onun dudağının kenarına değdirdim. "Ben her zaman senin olduğun yere gelirim." dedim, bu kez dudaklarımı öpen o oldu. "Buraya film izlemeye geldik, öpüşmeden durun." Hoseok hyungun uyarısı Jungkook'un kollarına sığınmama neden oldu. Gülmemi duymaması için yüzümü onun ceketine bastırmıştım.
"Biriyle öpüşmek istersen ben buradayım."
Seokjin hyungun sesi bir arka sıramızda kendini gösterdiğinde Hoseok hyung korkudan küfür etmişti. "Ah, küfür ederken çok iyi oluyorsun." diye devam etti Seokjin hyung, Jungkook kollarını bana sarmış bir hâlde saçlarımı seviyordu. "Kim Seokjin, siktir git. Biz Alfayız. Ben bir Alfa ile olmam." dedi Hoseok hyung, birkaç kişinin bize baktığını hissediyordum. "Neden? Alfa olarak beni görmezden gelmen hoş değil." Seokjin hyungun sesi kırgın gelmiş olsa da Hoseok hyung onu umursamış görünmüyordu. "Sevgilim." diye fısıldadı Jungkook, saçlarımı öptü. "Seni özledim. Birkaç gün görmemek bile yüreğimi acıttı." derken kelimelerin arasında duraksamış, dudaklarını saçlarımda gezdirmeye devam etmişti.
Reklamlar sona erdiğinde ışıklar kapandı, ekran film sahnesi belirmeye başladı. İyi bir film seçimi yapmış olduğumuza inanmak istiyordum. Sıcak içecek iyi gelmişti, Jungkook'un sıcaklığı da beni iyi hissettiriyordu. "Bebeğim, sen hasta mı olacaksın?" Jungkook'un sorusu iç geçirmeme neden oldu. "Bilmiyorum, biraz halsiz hissediyorum. Yorgunum da..." dediğimde gülümsedi, "İstersen seni eve götürebilirim." diye önerdi, reddettim. Film iyi gidiyordu ve izlemek istiyordum. Jimin başını Yoongi hyungun omzuna yaslamıştı. Hoseok hyung elindeki mısırı sesli bir şekilde yerken filme odaklanmış görünüyordu. "Taehyung." diye fısıldadı Jungkook, başım ağrıyordu hafif.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
violets for roses'taekook
Fanfictionomegaverse* omega kim taehyung, arkadaşları ile gittiği sinemada hemen yanındaki koltukta oturan alfa jeon jungkook'a aşık olacağını hissetmemişti.