Kendimi iyi hissetmiyordum.
Kusuyor, ateşleniyor, arzu dolu oluyor ve yeniden kusuyordum. Tüm işlediğimiz derslerde kızgınlığın kendini en doğurgan, en şehvet dolu hissettiğin an olduğunu söylerlerdi lakin kimse bana kusmaktan bahsetmemişti. Annemin endişeli sesini duyuyordum. Babam doktorun bir saat içerisinde geleceğini söylüyordu. Jungkook'un ceketi, tişörtü iğrenç görünüyordu. Kokusu gitmişti. Yere oturmuş, sırtımı yatağa yaslamıştım. Annem temiz bir bez ile odaya girdi, ılık bezi yüzümde gezdirdi. "Doktor birazdan gelecek, dayan bebeğim." diye fısıldadı, gözlerinin dolu olduğunu görebiliyordum. Ağlamamak için kendini sıkıyordu. Bir kez daha içimdekileri tutamazken yorgundum. Her yeri batırmıştım.
Kasabamızda doktorluk yapan Bay Kim kapıda belirdi. Elindeki çantasını kapının yanında duran sandalyenin üzerine attı. "İzin verin." dedi anneme, karşıma geçti ve gözlerimin içine baktı. Annem yatağa oturdu. Bir eli saçlarımda geziniyordu. Bay Kim elimi tuttu. "Ateşi yüksek, yorgun ve bitkin. Sürekli kusuyor. İlk kez kızgınlığını kusarak geçiren biri görüyorum." dedi babam, onun kapıda dikiliyor olduğunu bile fark etmemiştim. "Taehyung Başıboş Alfa'nın saldırısına maruz kalmıştı, değil mi? Kızgınlık geçirmemişti ve dokunmuştu diye hatırlıyorum." dedi Bay Kim, annem onu onayladı.
"Başıboş Alfaların dokunuşlarından sonra normal görülen bir durumdur. İlk kızgınlık ya da devamında birkaç kızgınlık süreci daha benzer şekilde ilerler. Vücut onu atmak ister. Kurt ondan kurtulmanın yolunu böyle arar. Ben biraz daha iyi hissetmesi için iğne yapacağım. Bol sıvı alması gerekiyor ve kesinlikle bir birliktelik yaşamamalı."
Biriyle sevişmeye hâlim varmış gibi...
Yatağa uzanmamı sağladılar. Yüzüstü uzandım ve iğnenin vücuduma girişine kendimi hazırladım. Çocukluğumdan beri iğne olmaktan nefret ederdim. Bay Kim'in eldiveninin sesini duydum. Şişeyi kırdı, kalçamdaki bir bölgeyi temizledi. İğneyi hissettim, acımıştı. "Kusmanı biraz durduracak, çorba içebilirsin. Dinlenmen gerekiyor." dedi Bay Kim, eşyalarını toparlamasını izledim. "Çevrenizde baskın bir Alfa var mı?" diye sordu, Hoseok hyung aklıma geldi. "Bir baskın Alfa yakınlarda olsa iyi olur, kendini güvende hisseder." dedi Bay Kim, babam feromonlarımı sordu. "Şu an hastalık hâlinde. Feromon salgılamıyor, bu yüzden endişelenmenize gerek yok." dedikten sonra evden çıktı, annem bana çorba hazırlamak için mutfağa gitti.
Kızgınlığa girmenin bana nasıl hissettireceği konusunda çok düşünmüştüm lakin ilk kızgınlığımın beni böylesine zorlayacağı aklımın ucundan geçmemişti. Normal bir genç gibi sevdiğim insanı arzulamak, düşlemek istiyordum. Gözlerimden yaşlar süzülürken telefonum komodinin üzerinde çalmaya başladı. Bakmak istemiyordum. Kimse ile konuşacak mecalim yoktu. Babam telefonu alarak odadan çıktı. Gözlerimi kapattım. İyi hissetmiyordum. Kalçamdaki hafif sızı bedenime yayılıyordu sanki.
Ben yatağın içinde sessiz bir şekilde ağlarken çorbayı hazırlamış olan annem, elinde tepsi ile odama girdi. "Bebeğim, ağlama. Seni daha güçsüz düşürecek." dedi, saçlarımı okşadı. "Kızgınlıga herkesten geç girdim ve şimdi de normal bir şekilde geçirmiyorum. Tüm sorunlar beni buluyor ama ben dayanamıyorum." dedim, hayatımın normal seyirde ilerlemesini istiyordum. "Taehyung, baban çekinik Alfa ve ben de baskın Omega sayılmam. Tüm bunların senin için biraz geç olması normal. Başıboş Alfa olayında da senin suçun yok. Lütfen çorbanı iç." dedi annem, yatakta doğruldum ve sırtımı yatak başlığına yasladım. Midem biraz kendine gelmişti. Babam elinde bez ile geldi ve etraftaki kirliliği toplamaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
violets for roses'taekook
Fanfictionomegaverse* omega kim taehyung, arkadaşları ile gittiği sinemada hemen yanındaki koltukta oturan alfa jeon jungkook'a aşık olacağını hissetmemişti.