Bölüm 38

472 45 45
                                    

Aradan iki ay geçmişti. Cihangir artık son noktadaydı. Elif ten uzak durma işini iki ay boyunca başarmıştı. Ama bunun onları hiç bir yere götürmediğinin farkındaydı.

Çünkü bu uzaklık onlara hiç bir şey kazandırmıyordu. Annesi gitmemişti Elif'in annesi ve kardeşi ile birlik olmuşlardı.

Ve buldukları her fırsaatta da bir olay çıkarıyorlardı. Sabrının son demlerindeydi. Ne zaman bir olay olsa altından annesi ve Melis denen kız çıkıyordu.

Bu olayların çoğundan ise Engin'in uyarıları ile kurtulmuştu. Dün akşam olanlar ise bardağı taşıran son damla olmuştu.

Annesi kapısına dayanıp Melis ile görüşmesi için emrivaki de bulunmuştu yine, Cihangir annesine laf anlatamayınca çareyi kapıyı yüzüne kapatmakta bulmuştu. Bu olanlara bir türlü anlam veremiyordu. Bir anne neden bir evlada bu kadar yüklenirdiki neden mutsuz olacağını bile bile ondan sevmediği biri ile evlenmesini isterdi.

Annesi kapı da uzun uzun dil dökmüş Cihangir'den bir dönüş alamayınca gitmişti.

Kader hanım gittikten sonra iyice düşünüp taşınıp kendince bir karara varmıştı. En iyisi her şeye sil baştan başlamaktı. Ve öyle de yapacaktı madem önceden yaptıkları Elif ile arasına mesafe koymuştu. O da en başından tanıtacaktı kendini.

Bu gün itibarı ile aldığı kararı uygulamaya geçecekti.Elif'den artık uzak durmayacak tam aksine daha da üstüne gidecekti. Bütün gece düşünmüş dahiyane bir fikir bulmuştu. "Çok dahiyane olmasa da işe yarar diye düşündü" kendi kendine

Kapıda ayakkabılarını giyerken karşı daireden çıkan Elif'i gördü. İşte şimdi tam zamanıydı.

"Merhaba yeni mi taşındınız buraya" dedi ilk kez görüyormuş gibi davrnarak.

"Efendim" dedi Elif bu tuhaf konuşmaya şaşırdığını belirten bir yüz ifadesi ile.

"En baştan başlayalım" dedi elini uzattı tokalaşmak için"Cihangir ben, siz" dedi ismini sorduğunu belirterek.

Elif önce karşısında ki adama daha sonra da hala havada olan eline tip tip baktı.

"Delimidir nedir" dedi yanından geçip giderken.

"Buda bir şey en azından dövmedi" dedi Cihangir sonra da tıpış tıpış indi merdivenleri.

Askeriyede de devam etti bu durum. Baya saçma sapan davranıp durmuştu. Yine Elif'in yanından geçerken tekmil verdirmişti. Bu durum Elif'in canını sıkmaya başlamıştı ama denileni de yaptı. Komutana saygısızlık yapamazdı.

"Elif Karahan İstanbul emret komutanım" dedi gür bir sesle.

"Rahat, benim ile gel teğmen"

"Emredersiniz komutanım" dese de içten içe sinir oluyordu.

Cihangir fırsat bu fırsat diyerekten güya yeni gelen askere karargahı gezdiriyordu. Tüm bahçeyi talan ettikten sonra yanında ki kıza döndü. Sinirlenmişe benziyordu. Tamam yaptığı saçmaydı ama en azından yan yana yürümüşlerdi.

"Komutanım neden yapıyorsunuz bunu anlam veremiyorum" dedi Elif bir yandan da çıkardığı sigarayı yakmaya çalışıyordu. Tam bir nefes çekmişti ki elinden çekildi.

"Sigara zararlı bilmiyor musun teğmenim" deyip kendi içmeye başladı.

"Bana diyene bak" diye homurdandı Elif şu an karargahın arka tarafındalardı ve ortalıkta kimse gözükmüyordu.

"Kabul çok saçma ama bana başka çare bırakmadın. Sen söyle ne yapayım aynı yerde çalışıyoruz buna rağmen göremiyorum seni, benimle karşılaşmamak için kırk takla atıyorsun. Benimle konuş sesini duyayım istiyorum bunu bile çok görüyorsun bana. Yetmez mi bu kadar dibimdesin ama yüzüne hasretim. Elif'im birtanem lütfen affet beni"

DİŞİ KURTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin