6. Bölüm "Ölümü Çağır"

5.9K 287 2
                                    

"Güzelliğin kadar çok iyi bir kılıç ustasısın da Eveline." dedi Mary. Herkes pür dikkat Eveline'ı izliyordu. Öyleki askerler bile bu prensesin ne kadar maharetli olduğunu konuşuyordu.
"Bir gün Aerion ile karşılaşmanızı izlemek isterim." dedi kral memnun bir şekilde gülerek. Aerion babasının bu imalarına bozulmuştu. Aerion'un çevik ve kaslı vücudu vardı fakat hızlı ve kıvrak değil. Bu yüzden kaybediyordu. Bu onun sinirini çok bozuyordu. Mary,kral ve David sürekli bu konuyla alay ediyordu.

Bu Aerion'un tek kusuruydu ve en nefret ettiği kusuruydu.
"Eveline yorulmuşsundur. Aerion prensese odasına kadar eşlik et." dedi kral. Eveline Aerion'un yanına ilerledi. Aerion elini Eveline'ın beline yerleştirdi ve odalarına doğru yürümeye başladılar.
"Büyülendim." dedi Aerion.

Eveline başını bir türlü yukarı kaldıramıyordu. Hele bu sözden sonra kıpkırmızı kesildi. Artık kalenin koridorlarına gelmişlerdi ve yalnızlardı. Aerion Eveline'ı kolundan çekip durdurdu ve kendisine döndürdü. Eveline mecburen gözlerini yukarı kaldırdı. Aerion'a utana sıkıla gözlerini sabitledi. İlk kez bu kadar uzun ve yakın göz teması kuruyorlardı.

Eveline'da Aerion'dan büyülenmişti. Gün ışığından gelen ışık renkli pencerelerden yansıyıp Aerion'un yüzünde son buluyordu. Eveline o zaman ilk defa Aerion'un gözlerindeki güzel kahverengiyi fark etti. O kadar güzeldiki kendi su yeşili gözleri bu kahverengiye diz çökerdi. Aerion Eveline'a mümkünmüş gibi dahada yaklaştı. Artık aralarında tek nefeslik bir mesafe vardı. Solukları birbirine dokunuyordu. Eveline'ın kalbi duyulur bir şekilde atıyordu artık. Prenses, Aerion'dan hoşlandığını kendiside kabul etmişti fakat hoşlanmaya göre bu hisler biraz fazla değil miydi?

"Beni büyülüyorsun Eveline." dedi prens. Eveline bu sözler karşısında ne diyeceğini şaşırmış, adeta dilini yutmuştu. Gözleri artık kendine prensin kahvelerinde yer edinmişti. Aerion prensese yaklaşmayı birden kesti ve elini anlına koydu.
"Af edersin." dedi gözlerini kaçırarak. Eveline ani gelen cesaretle Aerion'un çenesini kavradı ve yerde olan başını yukarı çıkardı.
"Lütfen kötü bir şey yapmış gibi utanma." dedi. Aerion Eveline'a uzun bir süre baktı.
"Ben sandım ki..." dedi fakat sözünü devam ettirmedi Aerion.
"Sadece biraz daha zaman istiyorum. Bu alışılmışın dışında ve benim için hiç kolay olmayacak." dedi Eveline. Aerion'da başlarda öyleydi. Bu evliliği hiç istememişti. Ta ki prensesin büyüsüne kapılana kadar.

"Özür diliyorum." dedi Aerion nazikçe. Asla onu istemeyen birine zorla sahip olmazdı. İlk defa onu istemeyen biriyle karşılaşıyordu ama. Şimdiye kadar bir çok genç kızın gönlünü kazanmıştı. Asil, köylü, soylu hiç fark etmiyordu. Onu gören bütün kızlar kalplerini teslim ediyorlardı. Ve daha farklı şeyleri. Prenses'i birazda bu yüzden farklı görüyordu Aerion. O çok kibar biriydi ve kesinlikle genç erkek avcısı değildi.

"Özür dilenecek bir şey yapmadın." dedi ve Aerion'un koluna girdi.
Aerion gün batımında prensesi odasına bıraktıktan sonra tekrar gitti. Bu odaya uğramıyordu. Prenses Aerion' u geri çevirdiği için pişman olmuştu. Aerion'un gururunu kırdığını düşünüyordu. Bencillik yapmıştı. Hemen hamile kalması gerekiyordu. Birlikte olmazlarsa insanlar şüphelenirdi.
"Yine nereye daldınız prensesim?" diye sordu Rose gün batımından beri terasta oturan prensese.
"Ona soğuk olmakta sence hata mı ediyorum Rose?" diye sordu prenses. Buradaki güvenebileceği iki kişi vardı. Biri casus Eddard diğeri ise sadık yardımcısı Rose.

"Ona alışmaya çalışın. Alışmak zorundasınız öyle veya böyle. Bütün ülke size bağlı."
Prenses derin bir iç çekti. Bu sırada kapı çaldı ve içeriye büyük bir kutu taşıyan bir köle girdi.
"Prensesimize hediye." dedikten sonra kutuyu nazikçe yerdeki kilime bıraktı.
"Kimden?" diye sordu prenses merakla. Kutuyu açmak üzere hızlı adımlarla kutuya ilerlerledi. O sırada Rose tarafından durduruldu.
"Durun prensesim tehlikeli olabilir ben açayım." Prenses Rose'a izin verdi. Ve Rose'da kutuyu yavaşça aralayıp açtı. Kutunun işlemesi bile güzeldi. Rose kutunun içini görünce gözleri parladı ve şaşkınlıktan ağzı sonuna kadar açıldı. Prenses ise uzaktan Rose'u izliyordu. Uzakta olduğu için kutunun içindekini göremiyordu fakat Rose'un yüzünü buradan görüyordu.

Büyük FedakarlıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin