Selam sonunda yeni bölüm geldi mutlu musunuz? Yazarken yüzümde bir gülümseme ile yazdım cidden bu hikayedeki dinamikleri çok tatlı bunların 🥺🥺
Umarım siz de seversiniz sizi daha fazla tutmayayım keyifli okumalar~
***
Zilin sesiyle uyandım. Ne zaman uyuyakalmıştım ki? Yüzüme gelen güneş ışığı gözlerimi rahatsız ederken kafamı diğer yöne çevirdim. Alhaitham'ın yüzü birden karşıma çıkınca irkildim. Gözlerimi kırpıştırırken kendime gelene kadar yüzüne baktım.
En son Alhaitham saçımı örmeye çalışıyordu ve mayışmıştım. O ne zaman uyumuştu ki? Kafamı sıradan kaldırıp saate baktım. Hala bir şeyler atıştırmak için vakit vardı. Onu uyandırmayı denemeli miyim? Kararsız şekilde ona bakarken sırasındaki karalamalar gözüme çarptı.
Sahi uyumak üzereyken de böyle bir şey gördüğümü hatırlamıyordum. Kafamı çevirip sınıftaki diğer sıralara göz gezdirdiğimde onlarda tek bir çizik yoktu. Eğilip yazılara daha yakından baktım. Sanki silinmiş gibiydi bu yüzden okumak zordu.
Çeşitli küfür ve hakaretler yarım yamalak okurken içim sızladı. Neden ona karşı bu kadar düşmanca davranıyorlardı ki? Yüzüne bakarken iç çektim. Sadece kendi halinde bir çocuktu sırf onlarla konuşmuyor diye onun niyetini düşmanca algılıyorlardı.
Elimi çeneme yaslarken yüzüm asıldı. Doğrusu Alhaitham bana sadece sağır olduğunu söylemişti ama yazarak iletişim kuruyordu. Acaba doğuştan sağır olduğu için mi böyleydi? Yoksa hem sağır hem dilsiz miydi? Ama öyle olsaydı sağır olduğunu diyecek kadar ilerlemişken dilsiz olduğunu da söylerdi sanırım.
Yine de ona soracak cesaretim yoktu. Benden nefret etmesini veya uzaklaşmasını istemiyordum. Sadece onun hakkında her geçen gün biraz daha meraklanıyordum. Ah her neyse düşünürken zaman geçip gidiyor onu uyandırmalıyım. Elimi ona uzatacakken aklıma gelen şeyle durdum.
Birden onu dürter veya sarssam korkar değil mi? Ona seslensem beni de duymayacak. Ne yapmam gerektiği konusunda kafam karışırken telaşla offladım. Yüzüne çarpan havayla saçı burnuna gelip onu huylandırdığında yüzünü buruşturdu. Aklıma gelen fikirle yüz hizasına eğildim.
Yüzüne tekrar üflediğimde tepki vermedi. O tepki verene kadar üç kez yüzüne üfledim. En sonunda gözlerini kırpıştırdı ve açtı. Uyku sersemi bana baktığında gülümsedim "Uyandın mı cimcime?" Bana garip bir bakış atıp kafasını sıradan kaldırdı. Eliyle saçlarını karıştırıp düzeltirken esnedi.
Yavru köpeğe benziyor şuan... Telefonundan saate baktığında suçlulukla elimi enseme götürdüm "Uyuyakalmışız da hehe... Eğer koşarsak bir iki lokma almaya yetişebiliriz." Kafasını iki yana sallayıp çantasına elini daldırdı. Çilekli sütü önüme koyduğunda ona baktım.
"Bunu neden bana veriyorsun?" Çantasından bir tane de çikolatalı süt çıkarttı. Not defterine yazı yazıp bana uzattı "İstersen çikolatalı sütü de alabilirsin." "Hayır ondan demedim. Teşekkürler afiyetle içeceğim." Sütün pipetini çıkartıp paketine soktuktan sonra önüme uzattı.
Ardından kendi sütünü içmeye başladığında sınıf sessizliğe gömüldü. Benden küçük çocuğa içecek mi ısmarlatmıştım ben şimdi? Gerginlik ve utançla içerken yutkunmamın sesi sınıfta yankılandı. Ben rezilliğime gülmemeye çalışırken Alhaitham sanki hissetmiş gibi bana baktı.
Bir anda gülmeye başladığımda içecek neredeyse boğazımda kalacaktı. Ben gülerken anlamamış şekilde bana baktı. Neden o kadar ses çıkmıştı ki? Zar zor kendime geldiğimde merakla sordu "Neye gülüyordun?" Kendime tek elimle yel yaparken cevap verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HEAR ME - Kavetham
Fanfiction"Alhaitham... Ah yoruldum soluklanmama izin ver... Öküz arkadaşlarım adına özür dilerim. Onlarda senden özür dilemek istiyor gelebilir misin?" Soğuk gözlerle bana bakarken arkasını dönüp merdivenleri çıkmaya başladığında bocaladım "Hey böyle yapma i...