Kızları bulacağımı düşündüğüm her yere bakmıştım. Her yöntemi denemiş, elimden geleni yapmıştım ama onların izine bile yaslayamamıştım... Cidden neredelerdi?
Ayırca aklım aşağıda da kalmıştı. Jennie'nin cansız bedeninin yanında ağlayan Jisoo gözlerimin önünden gitmiyordu, sesi kulaklarıma yapışmıştı. Gidip onu teselli etmediğim için vicdanım sızlıyordu ama ben Jisoo gibi ağlamak istemiyordum...
Kızları bulma umuduyla girip baktığım yerlere bakmaya başlamıştım. Sınıflar, kütüphane, laboratuvar...
Labaratuvarın kapısını açtığım anda burnuma nefes kesici ve çok rahatsız edici bir koku geldi ayrıca içerisi savaş alına dönmüştü... Bir saat önce burası gayet topluydu..?
Yavaş ve ürkek adımlarla içeriye girdim. Gözlerimi etrafta gezdirirken dikkatimi bir ayakkabı çekti. Ayakkabı...
"Bu da ne?"
Tam ayakkabıya uzanırken yerde yatan bir beden gördüm ve ne olduğunu anlayamadan bende kendimi yerde buldum. Yerdeki beden yüzünden dengemi koruyamamıştım...
Kesilen nefesim, titreyen ellerim, dolan gözlerimle tüm odağımı yerde yatan bedene toplamıştım. Bu çocuk Hoseok ve Jimin ile beraber gezen çocuktu...
Yavaşça yanına yaklaştım ve başımı yüzüne doğru eğdim, nefes almıyordu... Boynu kıpkırmızıydı ve tırnak izleri vardı... O biri tarafından boğularak öldürülmüştü.
Düştüğüm yerden kalkmaya çalıştığımda sendeledim ama hızla kendime gelerek labaratuvardan acale ile çıktım.
"Hoseok! Jimin!"
"Niye bağırıyorsun Yujin?"
"Hoseok ve Jimin'i gördün mü Jin?"
"Ne yapacaksın?"
"Yah sana bir soru sordum değil mi!."
"Sakin ol, noluyoruz?"
"Aish!"
Hızla aşağıya doğru inmeye başladım ve o sırada Minho ve Rosé etraftakilere bir şeyler anlatıyorlardı.
"Yani intihar olabilir... Jennie'nin gördüğü zorbalık yüzünden psikolojisi pek iyi durumda değildi, bu duruma daha fazla dayanamamış olabil-"
"Kim bilir belki biri tarafından öldürülmüştür."
"Nasıl yani?"
"Hoseok ve Jimin..."
Hoseok arkadan çıktığında hızla yanına koştum ve ona sarıldım. Böyle bir şeyin haberi nasıl verilirdi?
"A-Arkadaşın..."
"Yujin ne oluyor? Davranışların beni korkutuyor."
"Laboratuvara git. Ben söyleyebileceğimi zannetmiyorum."
Kaşlarını çattı ve bir şey anlamadığını belli eden gözlerini gözlerime dikti.
"Pekala... Mantıklı bir kız olduğunu düşündüğüm için gideceğim."
O merdivenlerin başına kadar yürümüşken birden aklıma Jimin geldi.
"Jimin nerede?"
"Lavaboya gitti."
"Ama bir saat önce..? Ne ara bu kadar oldu ki?"
"Bir saat önce mi?"
Hoseok tedirgin bakışlarını üzerime dikti... Elimden neden bir şey gelmiyordu?
"Hadi Hoseok, sen git.""
"Jimin? Ayrıca Yoongi'de onun yanındaydı."
"Nasıl yani!?"
O korkuyla kendini geri atınca direk yanına koştum.
"Beraber mi gittiler?"
"E-Evet."
Tam bir şey diyecekken omzumda bir el hissettim. Hızla arkamı dönüp elin sahibine saldıracakken o kişi elimi tuttu.
"Ne yapıyorsun Yujin!?"
"Minho, ben... özür dilerim."
Hoseok yavaş adımlarla merdivenleri çıkmaya başlayınca nefesimi tuttum. Hoseok kaderlerimiz benzer mi dersin..?
"Özür dileme sadece ne yapmaya çalıştığını merak ediyorum."
"Hoseok'un arkadaşı..."
"Jimin'i mi diyorsun?"
"Diğer arkadaşı."
"Yoongi."
"Onu laboratuvarda ölü olarak buldum..."
Büyümüş gözleriyle bana bakan Minho, arkasında ne olduğunu anlamaya çalışan Rosé, söylediklerimi duyunlardan yükselen sesler... Zaten hızla atan kalbim bu sesler üzerine daha da hızlanmıştı.
"Ben kızları bulmalıyım."
"Hiç bir yere gidemezsin Yujin! Ölü buldum diyorsun ya başına bir şey gelirse, kendi vicdanımı geçtim Felix seni koruyamadığımı söyleyip öldürür beni!"
"Kızları bulmam lazım! Onlar her şeye değer!"
"Yah! Kendi ağzınla bir katil olduğunu söyledi-"
"Belkide katil kendisidir?"
Bir hışımla sesin sahibine döndüm. Bu kişi Jisoo'ydu?
"Etrafındaki kimse Jennie'den haz etmiyordu. Neden öldürmeyesin ki?"
"Lisa ve Yeji öyle insanlar değiller ayrıca Momo hepimizden daha nazik ve hoşgörülü bir insandı! Etrafımdaki diğer insanların düşünceleri beni ilgilendirmez tamam mı? Hem benim katili olduğumu nasıl düşünebilirsin!?"
"Jisoo, Yujin haklı... O öyle bir kız değil."
"Ne oldu Rosé? Seni tehdit mi etti?"
Dudaklarımdan ufak bir kahkaha çıkıverdi. Yerimde duramıyordum.
"Yah! Benim arkadaşlarımı bulmam gerekiyor, seninle uğraşamam. Ayrıca bu sözlerin sebebinin kırık kalbin olduğunu düşünüyorum, unutma seni en iyi ben anlarım Jisoo. İzin ver sana yardım edeyim, düşman olmak için uğraşma!"
Yavaş yavaş iki yana başını sallayarak yanıma geldi, aramıza girmeye çalışan Minho'nun kolundan tuttum ve ona yol açtım.
"Katil olduğuna eminim."
"Sana bir şey kanıtlamak zorunda değilim. Sadece sana bu eziyeti çektirecek son kişiyim, bunu bilmen yeterli olacaktır."
"Yujin hadi gel kızları bulalım."
Yavaşça Minho'ya döndüm, beni bu ortamdan uzaklaştırmak için mantıklı bir hareketti.
"Bulalım. Lix nerede bu arada?"
"Lix..."
Bir anda karşıdaki sevgilisine döndü. Korkutuğum şey başıma gelmiş olmasın lütfen!
"Yeon-ah, Felix nerede!?"
<<>><<>><<>><<>><<>><<>><<>>
-658 kelime-
SELEMELEEEEEEERRRRRRRRR nasılsınızzzzzz her şeylerimmmmmm
Ayhh klavyemi değiştirdim JXNDHSNHDSNDH ALIŞAMIYORUM İMDATTT FUDNDHSNHSNS
Ama çok güzel olduuu 🤏🏻😭❤️
NİYSEEEEEE SİZİ SEVİYOREMMM HER SEYLERİMMM BÖLÜM HAKKİNDAKİ DÜŞÜNCELERİNİZİ COK MERAK EDİYORUMMMM
Kendini seven insanlar her zaman öndedir. Çünkü kendini öyle kabullenmiştir ve kendiyle barışıktırrrr
BÖYLE OLMAK İCİN UĞRAŞALIMMMMM
SİZE HER SEKİLDE YARDIM ETMEK İCİN HAZIRIMMMMM UNUTMAYİNNN
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Killer | Hwang Hyunjin
FanfictionAramızda bir katil var ve bizimle eğleniyor... İçimizden birilerini seçiyor... Onları korkutuyor, bize karşı dolduruyor... Seçtiği o insanlar ve kendi durmaksızın birilerinin canını alıyor... Söylesene sevgili katil sıra bana ne zaman gelecek..? Y...