Giuilla kafasını duvara yaslamış Nova'nın az önce ona getirdiği doyurucu kahvaltıyı yiyordu sessizce. Yerdeki ve üstündeki, saçındakı kanlar olduğu gibi duruyor. Gözlerinin altı mosmor olmuş' gözleri ise Hâlâ simsiyahtı. Eski sarılığından eser yoktu. Elini kaldırıp elindeki ekmeği ağzına götürüşü, bakışları, kafasının durduğu pozisyon dahi... halsiz ve düşünücek gücü bile kalmamışa benzediğinin kanıtıydı. Sessizce isword ışınlarından, gözünü tepsisine götürdü. Ekmeğini hafifçe parmakları arasında sıkarken derin bir nefes aldı. Pet şişeyi eline alıp kapağını ekmeği tuttuğu eliyle açtı, suyundan biraz içti ve kapağını kapatıp geri koydu tepsiye.
Giuilla:"doydum."
Nova kapıyı açtı ve iceriye girdi. Parmaklıkların önüne gelince durdu ve Giuilla'ya döndü.
Nova:"emin misin?"
Giuilla:"sanane."
Sesi soğuk ve çok kısık çıkıyordu. Gözlerini Nova'ya çevirdi. Nova derin bir nefes aldı.
Nova:"buraya girdiğinden beri hiçbir şey yemiyorsun. Bir deri bir kemik kaldın."
Giuilla:"beni buraya tıkmasaydın. Hm?"
Giuilla, Kafasını yana yatırdı. Nova göz devirdi ve hücrenin içine ışınlanıp Giuilla'ya yaklaşırken konustu.
Nova:"sende K'itaya gelmeseydin. Haksız mıyım?"
Giuilla öfkeli gözlerle Nova'nın ona yaklaşmasını izliyordu. Tam dibine gelince durdu ve yere eğilip tamamen Giuilla'nın hizasına geldi. Yavaşça tepsiyi toparlıyordu. Giuilla o an elini kaldırıcak gibi oldu. Öfkesi, yorgunluğundan üstün geliyordu. Nova'nın yüzüne sertçe vurmak istedi. Öfkesi her ne kadar üstün gelsede. Etkili olan yorgunluğuydu. Elini kaldıramadı. Içinden geçmedi... "pek bir işe yaramazdı zaten" diye düşünerek, umutsuzluğa düştü.
Nova tepsiyi toparlayınca ayağa kalktı ve hücrenin dışına ışınlandı.
Nova:"o kadar da vicdansız değiliz merak etme Giuilla. Bizler tarafsız tanrılarız. Sadece K'itayı korumayı amaçlıyoruz."
Giuilla:"siktir git."
Giuilla yavaşça bacaklarını kendine çekti ve kollarıyla bacağını sarmaladı. Nova aniden sessiz kalakaldı. Kaşlarını hafifçe çattı. Sonrasında uğraşmaya değmez diye düşünüp odadan dışarıya gitti. Giuilla gözlerini kapattı ve kafasını da bacaklarına gömdü.Güneşli ama çokta sıcak olmayan bir gün... Xerno Şatodaki odalarının birisinde bir sandalyeye oturmuş. Masadaki kağıtları inceliyor ve bir şeyler not alıyordu. Dışarıdan birisi kapıyı tıklattı. Xerno gözlerini kağıtlarindan ayırmayarak gözlüğünü düzeltti.
Xerno:"gel."
Eymen yavaşça kapıyı açıp içeriye girdi. Kapıyı geri kapattı. Üstünde gündelik kıyafetleri vardı. Siyah bol bir gömlek, altında kot pantalon. Gömleğin alt kısımlarını pantalonunun içine sokmuş, kemerle bağlamış pantalonunu. Üstündeki gömleğin sol tarafında, omzuna yakın bir kısımda beyaz bir şerit var. Ellerinde parmaksız, sadece baş parmağına uzanan siyah eldivenler vardı. Emin olabiliriz ki bu eldivenler aslında bir kolluk. Belinde asılı duran bir kılıç kını duruyordu. Bu Iswordun kınıydı. Maskesini biraz daralttı ve içeriye doğru yaklaştı.
Eymen:"merhaba Xerno."
Xeeno:"eymen? Oh.. hoş geldin."
Kafasını yavaşça kaldırdı ve arkasına yaslanıp kağıdı bıraktı.
Xerno:"biraz dolu bir zamanda geldin. Ne oldu?"
Eymen:"ne oldu ki, Ne yazıyorsun?"
Xerno iblis kuyruğunu yavaşça masaya çıkarttı ve bir defterin üstüne koydu. Ellerini birbirine yaklaştırıp parmak uçlarını birbirine dokundurdu göğüs hizasındayken.
Xerno:"Günlük."
Kuyruğunu kaldırıp deftere vurdu.
Xerno:"dedektifim. Unuttun mu yoksa?"
Eymen:"uhh.. hayır ancak... neden günlük?"
Xerno:"çözdüğüm gizemleri veya başımdan geçen ilginç olayları, incelediğim olayları yazdığım bir günlük. Bunu bu işe başladığımdan beri yapıyorum!"
Eymen:"oh... anladım. harika, Harikaa..."
Eymen gözlerini yavaşça odayi incelemek için çevirdi. Odayı biraz inceledi...
Xerno gülümseyerek Eymene bakıyyordu.
Xerno:"ee? Ne bu hazırlık."
Xerno'nun ona seslendiğini duyunca hemen Xerno'ya döndü.
Eymen:"ben mi? Ah.. şey... tam da onu anlatacaktım... ben babami ziyarete gideceğim."
Xerno:"ohhh? Öyle mi?"
Kafasını yana yatırdı. Yüzündeki gülümseme solmuştu.
Eymen:"evet... acaba hapishane nerede Xerno?"
Xerno yavaşça ayağa kalkarken konuşmaya başladı... kuyruğunu aşağıya eğdi
Xerno:"kendi ellerinle yardım ettiğin babanın... hapse girmesi, çok mu koydu?"
Ayağa kalktıkdan sonra elini masaya koyup, parmak uçlsrını masaya sürterek Eymen'e doğru yaklaşmaya başladı kuyruğunu sallarken.
Eymen:"ha..."
Xerno:"yoksa suçluluk mu duyuyorsun Eymen Crimson? Hangisi... büyük ihtimalle ikiside."
Sağ elini cebine koymuş, sol elinide masadan ayırmış bir şekilde Eymen'in yanına geldi ve etrafında dönmeye başlamıştı yavaş ve minik adımlarla.
Xerno:"ama suçluluk duymana gerek yok, o bir Haindi. Biliyorsun, değil mi?"
Eymen sessizce Xerno'ya bakıyordu. Xerno arkasına geçincede diğee tarafa dönüyordu onu geri görmek icin.
Xerno:"tanrılar dahi bizden yana."
Eymen:"Xerno..."
Xerno hafif gözlerini kıstı ve tebessüm etti.
Xerno:"biz en doğrusunu yaptık. Eğer yapmasaydık, krallık çökecekti. Belkide diğer krallıklar bizi işgal edicekti. Kölelik çekecektik... ama hayır. Şu anda K'ita en iyi dönemlerini yaşıyor. Askeri ve ekonomik yönde tüm krallıklardan öndeyiz... önceden de böyle miydi sanıyorsun? Baban bir başarısızlık kralıydı Eymen. Ben ise bu Pırlantalara yeni bir çağ yaşatmaya geldim."
Eymen:"Xerno!"
Xerno:"sadece... bunları unutma istedim."
Diyerekten ofisindeki sandalyenin arkasinda bulunan geniş cama doğru yürümeye başladı.
Eymen:"mmh.."
Xerno:"oraya gittiğin zaman büyük ihtimalle baban seni tersleyecektir. Öfkesini, nefretini kusacaktır. Her zaman yaptığı gibi."
Sol elini beline doğru götürdü ve saygın duruşunu aldı. Camdan dışariyı izleyerek Krallığa bakınıyordu.
Xerno:"ama bunlara rağmen... gitmek istiyorsan. Senin bileceğin iş."
Eymen:"öyle. Bu yüzden boş konuşmayı bırak da yardımcı ol."
Xerno:"peh... Banane amına koyayim. Nova ile Dante'ye sor."
Eymen:"grrh... tam bir vakit kaybısın."
Xerno tebessüm etmeye devam ederken Eymen arkasini dönüp hızlı adımlarla yürümeye başladı ve Xerno o anda konuşmaya başladı.
Xerno:"niçin. Acelen mi var. Babandan nefret sözleri duymak-"
Sözünü bitiremeden Eymen kapıyı çarptı. Xerno hemen arkasina dönüp kapıya baktı.. eymenin gittiğini görünce kaşlarını çattı ve derin bir nefes alıp, vererek geri sandalyesine yöneldi.
Xerno:"aptal çocuk."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Müthiş Bir Krallık : K'ita
FantasyK'ita krallığının başına gelen facialarla yüzleşen bir ekibin yanlış kararlar sonucunda kötü yola düsmesi ve yol ayrımlarına girmesi.