Tebdili Kıyafet Padişahla Karşılaşma

1.7K 78 11
                                    

"Bre Hatun önüne baksana dikkat etmez misin?" O anda Padişah ve Vezir yanımıza geldiler "Ne oluyor burada?"

"Adam sende kimsin sanane adam sanane?"

Padişahla göz göze geldik. Ben de daha şimdi görmüş ve ilk bakışımda tanımış gibi şaşırdım. Numaradan şaşırdım. Ama sırrı bende güvendeydi. Kimseye çaktırmayacaktım.

Bardakları kırılan adama dönerek "Zararını telafi edeceğim. Tüm bu bardaklar ne kadar?"

Adamın istediği parayı adama verdikten sonra, Padişaha bakakaldım. Bir önümdeki kumaşlara bir Padişaha bakiyordum. Padişahın arkamdan geleceğini düşünerek kumaş dükkanına gittim.

Öyle de yaptı. Yanıma gelip kumaşlara bakarak "Aysima Hatun burada ne işiniz var. Burası senin evine uzak değil mi?"

Tebdili kıyafet olduğu için orada selam duramazdım sadece gülümsemekle yetindim.

Sesimi kısarak kulağına doğru, "Hünkar'ım kusura bakmayın galiba tebdili kıyafet ile esnafı teftiş ediyorsunuz. Bu yüzden size saygımı gösteremiyorum."

"Aysima Hatun işini hallet de gel kahve içelim."

Yine sesimi kısarak; "Emredersiniz Hünkar'ım."

"Acele etme" dediğinde, elim onun dokunduğu kumaşa değerken eline dokunmuştum. Şaşkınlıkla göz göze geldik. Elimi çektim. "İşim bitti Hünkarım."

Padişah yanındaki Vezir Halil Paşa'ya "Bunları arabaya götürün" dedi. Vezir de kaftanından çıkardığı keseden birkaç altını esnafa verekek kumaşları taşıması için yeniçerilerden birine verdi.

"Hahaha Aysima Hatun. Senin yerinde başka bir hatun olsaydı, hiçbir hatun tebdili kıyafet demezdi orada Padişah olduğum anlaşılırdı. Metanetine ve zekana hayran kaldım doğrusu.."

"Teveccühünüz Hünkar'ım. Sizden bu güzel sözleri işitmek her kulunuza mazhar olmaz."

"Gel seninle saraya gidelim akşam yemeğe kal misafirim ol. "

"Padişahım bu kulunuza çok fazla tevazu gösteriyorsunuz."

"Alaa Hatun alaa."

"Padişahım, bir şeyi merak ediyordum. Paşa kimdir bugün hep yanınızdaydı merak ettim?"

"Mahpeykerim'in Zevci Halil Paşa."

"O adamlar da öyleyse yeniçeri?"

"Evet çok akıllı bir hatunsun vesselam. Hadi atlara binelim."

"Hünkar'ım elimdeki çantaları at arabasına bırakacağım eve götürsünler."

O arada çantayı at arabasına bırakıp arabacıya, kısa zamanda bir şeyler yazıp verdim. "Bunu Kadı Hazretleri'ne ver lütfen. "

Arkamı döndüğümde, arkamda Padişah'ın ve Vezir'in ata bindigini gördüm.

"Atla bakalım Hatun!"

"Hünkarım ben ata binmedim hiç. Korkarım ben. Ben en iyisi at arabamla geleyim." dedim.

Arkama baktığımda arabası gitmişti. Padişahı bir gülme tuttu tabi.

"Peki başka çarem yok sanırım."
Ata binmiş padişaha bakarak, "Ama bir hanım size, (kısık sesle) Padişaha nasıl dokunabilir?"

"Atla hatun hadii.."

Ata zor da olsa atladım ve padişahın arkasına bindim. Ellerimi nereye koyacağımı bilmiyordum. At hareket etmeye başlayınca, korktum ve ani bir hareketle padişaha sarıldım. Bacaklarım da padişahın bacaklarına değdi. İstemeden ama. Ben o sırada İskender bizi böyle görse üzülür mü diye düşünüyordum. Neden üzülsün ki, sevmiyor belki de. Bilmiyorum bazen hoşlanıyormuş gibi hissediyorum ama belki de aklı hala eski karısında.

PAYİTAHT'TA AŞK - 17. Yüzyıl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin