Mantomu giyip kapişonu ile başımı örttüm. Gerdanımı düğmeledim. O da, koridora kadar beni geçirdi. Elleri yine omuzumdaydı. Vedalaştıktan sonra beni götürecek at arabasına binip konağa girdim. Gaz lambasını yakıp yukarı Çelebi'nin yanına gittim. Tam odasının kapısını açacaktım ki karşımdaydı.
"Ayyy kokuttun Çelebi!"
"Saat çok geç oldu. "
"Haklısın ama Padişah, Sadrazam ve Vezir Halil Paşa ile birlikte yemek yedik. Bırakıp gelmezdim. Uyumuyor musun?"
"Seni bekledim."
"Peki tamam ben geldim işte. Hadi uyuyalım bugün çok yoruldum ve işime yarayan bilgiler edindim. Çok iyi bir uykuyu hakettim."
Montumu çıkarıp ona döndüm. Hay Allah dönmez olaydım.
"Mila bu ne Allah aşkına!"
"Ne anlamadım?"
"Sen o adamların karşısında böyle mi durdun?"
Yanına gittim. Yatağımın kenarına oturdum.
"Çelebi yemeği terasta yedik. Teras soguktu. Üzerimde mantom ve başımda örtüm vardı."
"Bu elbiseyi Padişah mı verdi?"
"Hayır bunu üstüm kirlenince saraydaki terziden aldım." Bu tartışmayı noktalamanın zamanı gelmişti.
"Bugün sarayda ayağım burkuldu sonra düşer gibi olunca eteklerim çamura bulandı. (Eteğimi hafif açarak ve ayağımı ona uzatarak gosterdim.) Bak Çelebi biraz şişti."
Eline alıp baktı.
"Önemli birşeyim yok Çelebi. Yürürken hafif zorlanıyorum o kadar."
"Sen şuraya yat da bakayım."
"Peki o zaman sen bilirsin."
Yastığa başımı koydum eteğimi dizime çektim ve ayağımı serbest bıraktım. Ayak bileğime masaj yapıyordu. Onun dokunması beni bir hoş yapmıştı. Bu sefer o da Hünkar gibi masaj yapmaya başlamıştı. Hünkar'ın yaptığı masaj kadınlık duygularımı harekete geçirmiş olsa da, o benim için ufak bir heyecan; Çelebi'nin dokunuşu ise, Çelebi'ye duyduğum hoşlantının heyecanıydı. Ben o arada kendimden geçtim gözlerim kapanıyordu uykuya teslim oldum. Bugün aşırı yorulmuştum.
Gece uyandığında üzerime yorgan örtmüş kendi de uyumuştu. Ben ise yine geleceğe gidemezsem diye düşünmeye başlamaktan yine kendimi korkutmuştum. Bu korku ile yanıma destek aradım.
Yerde yatan Çelebi ile benim yattığım yatağın arasına yattım.
Sabah kalktığmda Çelebi'nin bana baktığını gördüm. Bal gibi beni izliyordu. Sanki beni izlemiyormuş gibi;
"Hatun neden yatağında değilsin?"
"Ben gece bir ara korkmuştum da rahatsız mı oldun?"
O sırada kapı çaldı yardımcıları geldi belliydi. "Ben odama geçiyorum. Sen yatağımı ve yorganını toplarsın."
Dün paşayı ve bize yemekte hizmet eden cariyenin bakışmasını görmüştüm. Bugün saraya gitmenin bir yolunu bulmalıyım. Hünkarın bana yaptırdığı altın rengi parlament desenli elbiseyi giydim. Ona birşey hediye etmeliyim ne alsam acaba?
Bu arada şayet paşa sultanı Hünkarın haremi ile aldatıyorsa, bunun cezası idamdır sultan ne yapacak acaba?
Osmanlıca not yazarak masaya bıraktım.
Bugün saraya gideceğim. Gece geç gelirim.
Not yazarken de bir yandan planlar yapıyordum. Buldum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PAYİTAHT'TA AŞK - 17. Yüzyıl
Historical FictionTarihi Kurgu Kategorisinde 1numara -11.11.2023 Zaman -11.01.2024 1numara. Mila, hayatının en zor anını yaşarken kendini birden 1682'de Aysima olarak bulur. Aşık olduğu adam ile modern zamana, evine dönmenin yolunu mu bulacak yoksa geçmiş zamanda mı...