Bir yanımda Padişah bir yanımda İskender

1.2K 51 10
                                    

Konağa yavaş yavaş yürüdük. Konağa vardığımızda, konakta bir telaş vardı. İskender telaşı önemsemeden, "validem mühim bir konuda seninle konuşmak isterim." Bizi gören teyzem, Hadi oğlum şimdi konuşmanın sırası degil. Baban önden ulak göndermiş. Ulak, Padişah'ın bu gece konağımızın yanındaki sarayında kalacağını lakin, akşam yemeğe Sadrazam ile bize geleceğini söyledi.

Şaşkın şaşkın İskender'e baktım. Allah'ım yüzümü güldürüyorsun ama ardından neden ağlatıyorsun? Şimdi Padişah'ın sırası mıydı?

İskender hemen yardımcılarına zaten kardan temizlenmiş yolların tekrardan temizlenmesi konusunda emir verdi. Sonra da bana dönerek fısıltıyla, "Sen merakta kalma, Padişah gider gitmez konuyu valideme açacağım."

Biz gelene kadar yemekleri yapmışlar, evdeki temizliğin üzerinden geçmişler. Neyse en azından Padişah gece burada kalmayacak. Teyzem yanıma geldi ve "Yavrum git hadi üzerine daha güzel bir şey giy. Padişah ile Sadrazam konağımıza geliyor. Onları iyi karşılayalım. Gel elbiselerinden birini seçelim seninle."

Odama gidip üzerime haki yeşili gerdanı kapalı, kolları, dirsekten sonrası tüllü bir elbise giydim. Saçıma da aynı renkte tülden baş örtümü taktım. Bu renk gözlerimi ön plana çıkarıyor. Teyzem istediği için bu rengi giydim. "Maşallah kızım çok güzel oldun."

Biz odadayken Padişah, Sadrazam ve İskender'in babası geldiler. Merdivenlerden hızlıca indik. Merdivenlerden inerken çıkardığımız ayak sesleri onların dikkatini çekmiş olmalı. Anında merdivene doğru, bize baktılar. Padişah beni hemen tanıdı ve bana şaşkın şaşkın tekrar baktı. Padişah bana bakarken, ben Padişah'ın dikkatli bakışını anladı mı diye İskender'e baktım. O da beni süzüyordu. Beni güzel bulmuş olmalı.

"Hoşgeldiniz Padişah'ım?" diyerek teyzem eğildi. O eğilince ben de gözlerimi yere dikerek eğildim. Padişah teyzeme doğru gelip "Hoşbuldum Firdevs Hatun." Gözlerini bana çevirerek, "Sen de mi buradaydın Aysima Hatun?"

"Evet Hünkar'ım. Kütahya'ya geleli 10 gün oldu. Teyzemi merak ediyordum. O yüzden geldim. Kadı Hazretleri ile tekrar Payitaht'a döneceğim."

"Ala Aysima."

"Sadrazam Serdar Paşa'm, Sarı İsmail Paşa'm sizler de hoşgeldiniz."

Teyzem Sofaya kurdurttuğu masanın baş köşesine Padişah'ı oturttuktan sonra beni, eşi Sarı İsmail Paşa'nın yanına götürerek tanıttı. Sonra hepimiz masaya geçerek yemeğe başladık. Masanın bir köşesinde Padişah diğer köşesinde İskender'in babası vardı. Padişah'ın sağ tarafında Sadrazam ve İskender, sol tarafında ise ben ve teyzem oturuyorduk. Yanımda Padişah çaprazımda İskender... Pembe Ağa'nın dediği gibi derin sulardaydım. Ne yapacağım Allah kahretmesin beni! Her lokmamda ya İskender ya da Padişah ile göz göze geliyordum.

"Sarı İsmail Paşa, bana bu sefer için akıl veren hatun kimdi bilir misin sen?"

"Haşa Padişah'ım size akıl vermek kimin haddine?"

"Öyle deme Paşa. Yeğeniniz Aysima Hatun, bu sefere çıkmamı o sağladı. Zehir gibi aklı var. Erkek olsaydı genç yaşında büyük işler başarırdı. Payitaht'a gelmesinden bu yana kısa zaman geçti lakin, onun zekasını, hafiyeliğini Payitaht'ta bilmeyen kalmadı. Payitaht'a döndüğümüzde onu ödüllendireceğim. Bundan sonra da sık sık onu görüp sefere çıkacağım zaman mutlaka ona da danışacağım. Onun aklı yüz erkeğin aklına bedeldir." Teyzem ve beni hiç tanımayan eniştem, gururla bana bakıyordu. Bilseler ki, bunlar zekadan değil zamanı bilmemle alakalı...

"Hem tüfek kullanmayı bilir hem ok atmayı bilir. Babası onu erkek gibi yetirtirmiş. Böyle her işten anlayan hatun, dünyada sanmıyorum ki bulunsun."

PAYİTAHT'TA AŞK - 17. Yüzyıl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin