Safirler ve Zaman

1K 36 2
                                    

Girdiğim transtan beni İskender'in sesi çıkardı. Bayılmışım, ayıldığımda son durakta İskender'in kucağındaydım.

"Biraz önce olanları yalnız ben görmedim değil mi?"

"Ben de gördüm."

"İskender eve gidip mavi safiri araştırmam lazım." İskender hızlı hızlı yürüyen benim elimi tutuyordu. Benim için endişe duymasa bunu yapmaz.

İnternette safir diye araştırınca Satürn çıktı. Zamanın efendisiymiş. Neden olmasın? Belki de tüm bunların anahtarı saturndür.

"İskender bak ilk zaman yolculuğumun yani 21 Aralık 2020 saat 21:21 doğum haritasını çıkardım. Ayrıca 24 Ekim 1682 09:30 ikisinde de Satürn Jüpiter ile kavuşmuş.

17 Mayıs 1683 saat 17:10 da yine Jüpiter ile kavuşmuş.

Ama 8 Şubat 1683'de tekrar kavuşmuşlar. O zaman neden zaman değişmedi acaba?"

"Sana ay simali kızım dedi. Bence dediği her şey önemli. Kolyenin üzerinde çok durdu. Bu yolculuklarında kolye yanında mıydı hep?"

"Evet arada bir çıkardığım oldu. Belki 8 Şubat 1683'de kolye yoktu bilmiyorum. Ama Satürn ve Jüpiter'in kavuşması 20 yıl sonra. O zaman geçmişe dönemeyeceğiz demektir.

"Mila yanılıyorsun. O yaşlı adam mavi ile pembe safir tekrar birleşecek dedi."

"Mavi safir internette Satürn olarak geçiyor. Satürn de mitolojide zamanın tanrısı. Peki pembe safir? Pembe de aşkın rengi İskender o da olsa olsa Venüs olur herhalde."

"Peki Venüs ile Satürn ne zaman birleşecek?"

Biraz uğraştıktan sonra doğum çarkını kullanmayı öğrenmiştim. Venüs ve Satürn'ün birlesecegi tarihi buldum. 6 Şubat 2021 saat 10:07. Daha 45 gün var. Zaten bu kolyeyi takmazsam birşey olmaz sanırım.

"Gece deli gibi çalışıp bir sürü tarih çıkardım. Merak ettiğim şey ay ile Satürn her ay kavuşuyor. O zaman neden olmuyor?"

"Bak ben de birşeyler buldum Mila. Kolyende 7 renk var. Bak karşılık gelen gezegenler:"

Mavi Satürn
Jüpiter kahverengi
Yeşil Merkür
Sarı Güneş
Siyah Mars
Pembe Venüs
Renksiz ay

"Sanırım çeşitleri... Bu mantığa göre ay renksiz safir, o yüzden parlamıyor. Belki de sadece Satürn'ün ışığını diğerlerine yansıtıyordur?"

"Hay ağzını öpeyim İskender. Bence de haklısın!"

Yine utandı iki gözümün çiçeği.

"İskender'im canım, bak artık nasıl zaman degistireceğimizi biliyoruz. Gerekirse kolyeyi bundan sonra hiç takmam. Bir daha o zamana gitmeyiz." derken elini tutuyorum. En azından artık elimi tutmama izin veriyordu.

"Gel seninle televizyon izleyelim." Başımı onun omzuna yaslayıp elini tutarak televizyon izlemek de ayrı bir romantizm. Ne olduğu farketmez, orada öyle oturmak harika.

"Gidelim buradan. Gidelim İskender. Gerekirse bağ bahçe yaparız. İşi gücü bırakırım. Babamdan kalanlar bize yeter ne dersin? Sana sahte bir kimlik çıkartırız. Kimliğe çok ihtiyacın olmadan yaşarız olmaz mı?"

Bana kısık ve gülen gözlerle baktı. Yanaklarımı ellerinin arasına aldı ve dudaklarıma öpücuk kondurdu.

"Gidelim Mila gidelim. Nereye istersen oraya gidelim. Bana sadece sen lazımsın."

Sonra ben de onu öptüm. Zorla kısalttığım sakallarının çeneme batmasına aldırış bile etmiyordum.

Ding dong! Ding dong!

PAYİTAHT'TA AŞK - 17. Yüzyıl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin