8 Şubat 2021

1K 37 3
                                    

"Beni al Melek Hatun, Şehzade'yi bırakın nolur!" 

"Sizin aranızda ne oldu Melek Hatun?"

"Sen karışma Aysima."

"Neden? Kötülüklerin ortaya çıkacak diye mi Yekpare, seni sinsi yılan? Beni iyi dinle Aysima Hatun! Yıllar önce Padişah'ın cariyesiydim. Bu şeytan bebeğimi düşürdü. Üzerine de bana iftira atarak beni saraydan attırdı. Sadrazam ileymişim ben! Sen olsan acır mıydın? Ben ne yaptım? Sadrazam ile bu planı yaptım. Ulak gönderdim şimdi Padişah'a. Bakalım geldiğinde sizi bulabilecek mi?"

"Melek Hatun, Şehzade'nin ne suçu var?"

"Mahpeyker benim ne suçum vardı?"

Kapı açıldı ve eski Sadrazam geldi. Yekpare eski Sadrazam'a yalvarmaya başladı. Eski Sadrazam Kamil ve Melek Hatun bizi içeride bırakıp gittiler. Onlar yokken dördümüz de ellerimizdeki ipi çözmeye çalıştık. Ben Savcı iken, olur da bir gün bu duruma düşersem diye iplerden nasıl kurtulacağımı öğrenmiştim.
Ustalıkla ipleri çözdüm. Üçünün de şaşkın bakışları altında hemen gidip Şehzade'nin bileğindeki ipleri de çözdüm. Mahpeyker ve Yekpare'nin iplerini de çözüp bir çıkış yolu aradık fakat nafile... Tek çıkış geldiğimiz yerdi. Melek Hatun geldiğimiz yerde bulunan kapının dibine ok ve yayını bırakmıştı. Onları kapının dibinden aldım. Ayrıca Manisa'daki saraydan çıkarken bacağıma bağladığım hançeri de çıkardım. Üçünün de gözleri faltaşı gibi açıldı ben bacağıma bağladığım hançeri çıkarırken. "Sen bacağında hançerle mi geziyorsun Aysima Hatun." dedi Mahpeyker.

"Sen casus musun?" diyen Şehzade'ye de şöyle bir bakış attım.

"Tamam şimdi herkes sussun! Kaç kere eşkıyalardan kaçtım ben! Artık hançer ile geziyorum. Şimdi herkes yerine geçsin. Bağlıymış gibi oturun. Şehzade'm sen de kapının arkasında dur. Onlar gelince bu hançer ile onlara saldır."

Çok geçmeden Sadrazam, Melek Hatun ve Almanca konuşan birkaç kişi geldi. Şehzade, öndeki Kamil'i hançer ile korkutarak bağladı. Ben ise Almanca konuşan iki kişiyi ok ile vurup ellerinden birinin tüfeğini diğerinin ise hançerini aldım. Dördünü de bağladıktan dışarıya bir göz gezdirdim. Dışarıda 4 tane daha asker vardı. Üzerimize gelmeye başlamışlardı. Önden ben çıktım sonuçta elimde tüfek vardı. Bu zamanda tüfek pek az yerde var. Epey korkutucu. 4 asker de tüfeği görünce geri çekildi. Şehzade ben tüfeği tutarken dördünü de bağladı. O arada arkamda bir hışırtı duydum. Bir adam, Şehzade'nin üzerine geliyordu. Aralarına giriverdim. Adam onun yerine kılıcı yanlışlıkla bana savurdu. Ne yapacağım ben bu kavga durumlarında araya girme işini?

"Sultan'ım! Sultan kendine geldi. Hekimi çağırın. Hekimi çağırın."

Gözlerimi yavaş yavaş açarken yanıma koşarak Şehzade ile Hünkar geldi. Arkalarında Yekpare ile Mahpeyker de vardı.

"Aysima'm, Sultan'ım. Yine yine kurtardın benim Şehzade'mi bana bağışladın."

Hava aydınlıktı. Satürn'ün kavuşması gece on buçuktaydı. Neden? Neden gidemedim? Ellerimle gerdanımı tuttum. Kolyem yoktu. Kolyem olmadan gidemem ki!

"Kolyem, kolyem nerede?" fısıltıyla. Sesim çıkmıyordu.

"Ben de Sultan'ım askerler bulmuş." Cebinden çıkardığı kolyeyi boynuma takarak.

"Kaç gündür yatıyorum?"

"15 gün oldu."

29 Ağustos'daki tutulmayı da kaçırdım. Sırada 7 Eylül vardı. Ayağa kalkmaya çalıştım. 15 gün olduysa bugün ayın 1 yada 2si.

"Kalkmam lazım. Payitaht'a dönelim."

"Yat Aysima tam iyileşmedin."

Manisa Sarayı'ndan ayrılırken Yekpare bana çok içten sarıldı. Şehzade de artık beni seviyordu bence.

Üç gün daha yatıp Mahpeyker ve Hünkar ile Payitaht'a doğru yola çıktık. Yolda Padişah beni omzundan hiç ayırmadı.

2 gün süren yolculuğumuz sonunda bitmişti. Bugün 7 Eylül. Bugün saat 7 civarında Satürn yine bir gezegenle kavuşacak. Manisa'da hiçbir şey bulamadım. Padişah haremden Has odaya giderken "İbrahim yolculuk beni yordu. Ben dinleneceğim. Yarın gelirim yanına." diyerek gelmemesini söyledim. O da anladı. "Dinlen Sultan'ım. Yarına çok iyi ol."

Daireme çekilip "Beni kimse rahatsız etmesin. Dinlenmek istiyorum Ahsen. Eşyaları yarın yerleştirsin."

"Peki Sultan'ım."

Başımdaki örtüyü çıkardım. En basit elbisemi giydim. Kendi zamanımdan buraya gelirken cüzdanım hariç herşeyi kulübede bırakmıştım. Cüzdanımı da yanıma alıp Padişah'ın bana Manisa'ya gimeden önce aldığı saate bakarken saatin gelmesini bekliyordum. Birden sarsıldım fakat oda hala aynı gibiydi. Beş on dakika daha bekleyerek geleceğe gidememiş olmanın sınırı ile "Ahsen! Ahsen! Ahsen nerdesin? Nerede bu kız yahu?"

Kalkıp kapıyı açmaları için kapıya vurdum. Kimse açmadı. Tekrar vurdum. Saraydan çıt çıkmıyor. Kapıyı açıp dışarı çıktım. Koridorlarda kimse yoktu. Duvarlardaki gaz lambaları yanmıyordu. Hayır duvarlarda gaz lambası yoktu ki, tavanda avize vardı. Aaaah inanmıyorum kendi zamanımdayım. 2021'deyim.

Bu sefer hazırlıklıydım. Yanımda cüzdanım olduğundan dolayı, taksiye binerek taksicinin meraklı bakışları eşliğinde eve gittim. Kapının önündeki paspasın altında bulunan yedek anahtarım ile kapımı açtım. Üzerimdeki kıyafetleri de çıkararak modern kıyafetlerimi giydim. Masanın üzerinde bulunan leptopumu açtım ve zamanda neler değiştirmişim onları kontrol etmeye koyuldum.

Damat İskender Çelebi Paşa (1655-1735)

1680 Sinop Nahiyesi
1682 Eyüp Kadılığı
1683 Kapıkulu Veziri
1688 Anadolu Beylerbeyi
1699 Sadrazam

İskender Paşa'nın ilginç bir hikayesi vardır. Sultan İbrahim Han'ın hasta kız kardeşi Nadide Sultan ile evlendikten sonra Sultan, ölür. Paşa, kendini iş ile eylemek için İstanbul'dan uzak bir yere tayin ister daha sonra Padişah, onu İstanbul'a geri getirip Eyüp Kadılığı'na atar. Genç yaşında güzel ahlakı ile önce Müderrislik sonra Kadılık yapmıştır ardından Padişah, yeğeni Nazenin ile evlenmesini buyurarak onu vezirliğe yükseltmiştir. Daha sonra dönemin Padişah'ı 3. Ahmet tarafından Anadolu Beylerbeyi olarak atanmış ve başarıları göz önüne alınarak Sadrazamlığa yükseltilmiştir.

Teyzesinin kızı ve hamisi olduğu Olcay Kaptan'ın kızı Seyyah Aysima Hatun, zekası ile Padişah'ın dikkatini çekince Padişah onun uğruna kanunlar değiştirir, köleliği kaldırır. Aysima Hatun, babasıyla gemilerde seyahat etmesinden ve başka ülkeler görmesinden dolayı erkek gibi yetişmiştir. Okçuluğu ve ateşli silahları kullanmadaki başarısından dolayı, Padişah'a ve Şehzade'ye yapılan suikastlerin başarısız olmasına neden olmuştur. Padişah'ın diğer erkek çocuklarının genç yaştaki ölümü de hesaba katıldığında Aysima Hatun Şehzade'yi kurtarmasaydı kimi tarihçilere göre, Osmanlı Devleti yıkılabilirdi. Aysima Hatun Manisa'da yaralandıktan sonra ortadan kaybolur. Köle ticareti yapan eşkıyalar tarafından hem de sarayın içerisinde kaçırıldığı tahmin edilmektedir. Ortadan kaybolması casus olduğu iddialarıni güçlendirse de, köle ticareti yapanların kaçırdığı düşünülmektedir.

Seyyah Aysima Hatun kısacık ömrüne rağmen tarihin en etkili kadınları listesine ismini yazdırmıştır. Kölelik hakkındaki adımları dünya tarihinde köleliğin kaldırılmasında domino etkisi yaratmıştır. Onu Osmanlı Devleti'nin ilk hafiye kadını olarak da bilmekteyiz.

Vay be hem benim hem İskender'in hakkında neler yazmışlar. Bu arda İskender epey uzun yaşıyor. Geçen sefer o zamanda kaybolduğu için ölüm tarihi görünmüyordu. Şu an o zamanda kaldığı için görebiliyorum. Ayrıca Manisa'ya gitme nedenim, Osmanlı'nın devamını getirmek içindi. Şehzade'yi kurtarıp devletin devamını sağladım. Kesin zamanda oynayıp birşeyi bozdum. Bu da tamiriydi Allah bilir!

Şehzade demişken, aklıma bir şey takıldı. 3. Ahmet mi? Şehzade onu 1699'de Beylerbeyi mi yapacakmış? O zaman İbrahim 5 sene içerisinde ölecek demektir!

PAYİTAHT'TA AŞK - 17. Yüzyıl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin