Ben öptüğüm için mi rahatsız olmamıştım? Kılıç abi de beni Melih gibi yanağımdan öpse rahatsız olur muydum? Melih öptüğünde yanağımı silip küfür ettiğimi hatırlıyordum. Kılıç abiyi öptüğümde rahatsız değildim.
Dudaklarımdan merakla dökülen cümlenin dizginlerini çoktan elimden kaçırmıştım. "Öpsene bi' beni." Dediğimde, ağzımdan çıkanı kulağım duymamıştı bile...
Kılıç abinin afallayan bakışları yüzümde turladığında, anladığı şeyi teyit etmek amacıyla konuştu. "Napayım?" Çok büyük bir şey söylememiştim. Alt tarafı bir tane öpecekti. Niye bu kadar büyük bir şeymiş gibi tepki veriyordu?
"Yav öp bir tane." Dedim elimi yanağıma götürüp hafif bir tokat attım. Ben de onu öpmüştüm sonuçta. "Yapıştır gitsin." Dedim bakışlarımı yüzüne çıkarırken.
Kılıç abinin bakışları etrafta turladığında, kimse var mı yok mu diye kontrol ediyordu. "Yav sikecekmiş gibi ne geriliyorsun, yapıştır bir şey olmaz." Dedim çokta önemli olmadığını vurgulamak adına.
ağzımın üstüne vurdu bir tane. Uyuşan dudaklarımı elimle ovalarken, "terbiyesizlik etme." Dedi sinirle. Ona kınayan bakışlar atıp dudağımı son kez ovaladım.
"Yav bir tane yanağımdan öpeceksin alt tarafı, biz Melih ile ellemeli şakalar bile yapıyoruz kimse yanlış anlamaz rahat ol." Dedim onu biraz olsun rahatlatmak için, lakin onun an be an değişen bakışlarını hesap edememiştim. Bana derisini yüzmek isteyen kasap gibi bakmaya başladığında, yutkunup bir adım geri attım. "Yapmıyoruz." Dedim arkama kısa bir bakış atıp geri geri kaçmaya başladım. "Melih benim dünya ahiret kardeşim." Burnundan soluyarak üstüme gelmeye devam ettiğinde, düşmemek adına arkamı kontrol ettim. "Yav kardeşim diyorum, en son umreden gelen babaannesinin zemzem suyunu ikram etti çocuk." Ellilik rakıydı bu ama olsun, sıvı sonuçta.
Sırtım sert betona yaslandığında, refleksle duvara bakıp tekrar ona döndüm. Tam dibimde bitip, elini çenem ile boğazımın bitişiği noktaya sarıp kafamı yukarı kaldırdı. "Diyorum ki, Kılıç sakin ol çocuk ilk kez görmüş böyle şeyleri." Dediğinde, yutkundum. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. "Sonra o çocuk geliyor gözümün içine baka, baka bana milletle nasıl elleştiğini anlatıyor!" Yanlış anladığını düşündüğüm için eline tutundum.
"Valla öyle değil." Dedim yanlış anladığını düzeltmek niye bu kadar önemliydi benim için bilmiyorum ama bileğini kavradım. "Melih görüp görebileceğin en amcı çocuk, yemin ederim ondan yamuk çıkmaz." Dediğimde bakışları yüzümde gezindi. Doğruluğunu teyit etmek için incelediğini düşünüp sessizce düşünmesini bekledim.
"Ayça?" Diye sorduğunda, biraz dikeldim, tutuşu gevşedi ama boğazımı bırakmadı. Yüzlerimiz hâlâ çok yakındı."zamanında reddetmiştim, sende gördün yine reddettim." Dediğimde, bir elini belimin yanındaki duvara yasladı.
Ben bulunduğumuz pozisyonu düşünürken, birden yanağımda hissettiğim sıcak dudaklar ile donakaldım. Kılıç abi baskın bir öpücük bırakıp, sıcak dudaklarını yanağımdan çektiğinde gözlerimi kırpıştırdım.
Gözlerim anında onun gözlerine çevrildiğinde, ne diyeceğimi bilemedim. Öpücüğünün tatlı baskısını yanağımda hissediyordum. Gözlerimi tekrar kırpıştırdım.
"Öptün." Dedim en alakasız tepkiyi vererek. Dudakları kıvrıldığında, gözleri yüzümde gezindi. "Öptüm." Dedi. Yüzünde çok garip bir gülümseme vardı. Hayatındaki en güzel haberi alan insan gülümsemesi gibi.
"Niye böyle oldu ki?" Dedim o elini boğazımdan çekip karşımda dikelirken. Gözleri yakama çevrildiğinde, ilgili bir şekilde sordu. "Ney, nasıl oldu?" Dedi göz kırpıp. Gözlerimi kırptığı gözlerinden çekemedim.