Üstüme giydiğim siyah kot pantolonumu çekiştirirken, Merve'nin gelmişine geçmişine sövüyordum.
"Ya Apo sen benim Şevkiye babaannemden ne istiyorsun? Kadın yaşlı be yaşlı." Dişlerimi sıkıp ona baktığımda, şirince gülümseyip kemerimi uzattı. Gözlerinin içine sinirle bakıp kemeri aldığımda, ellerini arkasında birleştirdi.
"Yav diyorum tamam bu gerizekalı bir yere kadar mantıklı bulmuş yapmış, o kadar polis memuru beni Sakarya nehrinde ararken de mi aklına yanlış bir şeylerin olduğu gelmedi?" Dedim sinirle. Tamam gerizekalıydı, salaktı, maldı ama benim arkadaşıma bu kadar zirve salaklık fazlaydı.
"Yav sen kendini bilmiyor musun? Dediğini yapmasaydım çok kızacaktın. Hem şey diye düşündüm 'apo bizimkilere ders vermek için ölü numarası yapmak istemiş olabilir.' Bana çok mantıklı geldi." Dediğinde, çarşafsız yatağa oturup bacak bacak üstüne attı. "Ben de arkadaşıma destek olmak için içimdeki 2014 ergen kızını çıkarıp ilgisu modunu serbest bıraktım. Mahalleli ve baban sana sormadan aslı astarı olmayan bir iftiraya inandıkları için bu dersi hak ettiklerini düşündüğünü düşündüm." Dediğinde, cüzdanımı cebime sıkıştırıp sabır çektim.
Saçlarımı karıştırıp kolumdaki morluk kapansın diye üstüme Merve'nin o gün getirdiği hırkayı giydim.
"Sen bir daha mümkünse düşünme." Dedim sinirle. Merve gözlerini kısıp bana kötü bakışlar attığında, orta parmak çekti. "Nankör puşt." Dediğinde gözlerimi büyüttüm. Anında yataktan atlayıp salona koştu. Sinirle peşinden koştuğumda, masanın diğer tarafına geçip kendini garantiye aldı.
"Merve." Dediğimde, sandalyeye tutunup devam etmem için yüzüme baktı saf saf. "Sana bir IQ testi mi yapsak? Aptal mısın sen acaba?" Dedim kaşlarımı ciddi bir ifade ile çatarak.
"Allah belamı versin ki bana çok mantıklı geldi, o gün senden sonra da baya içmiştim gittim babana nispet yapar gibi dedim, sonra ertesi sabahta kahveye gittim." Dediğinde kafamı masaya vurup Allah'tan sabır diledim.
"Kılıç abinin numarası var mı sende?" Dediğimde, telefonunu çıkarıp tetikte bekledi. Tek gözü ile beni kontrol ederken, bir yandan rehbere girdi. Hafif hareketlendiğimde anında kafasını kaldırdı. "Tamam tamam dokunmayacağım, numaraya bak." Dediğimde kafa salladı.
O numarayı kontrol edip kafasını kaldırdığında, göz kırptım. "Yokmuş." Dediğinde, dudaklarımı büzüp kafa salladım. "Taksi çağır biran önce gidelim mahalleye." Dedim kapıya doğru yürürken.
Beraber evden çıktığımızda, işlek caddeye kadar yürüdük. Sonra bir doblo taksi durduğunda, ikimizde arkaya geçip adresi verdik. Üç gündür hiç evden çıkmadığım için dışarıda olmak bir nebze nefes aldırmıştı.
Bir süre sonra daldığım yerde, Merve'nin kolumu dürtmesi ile irkilip kafamı ona çevirdim. "Leyla Leyla davranmasana oğlum, geldik." Dediğinde kafa salladım. Mahalelinin tepkisini merak ediyordum.
Kendi helvana yetişiriz inşallah.
Arabadan inip düşünmekten vazgeçtim. Zaten düşündükçe işin içinden çıkamıyor daha da sinirleniyordum. En azından kafam rahat olurdu.
Parayı ödeyip mahallenin ara sokaklarını kullanmayı tercih ettik. Bizim evin arka bahçesinden girdiğimde, büyük bağırışlar duyup duraksadım. Merve ile göz göze geldiğimizde, bakışlarımı ön bahçeye çevirdim.
Kapının dışında park edilmiş onlarca araba ile duvara tutunup kapının önüne baktım. Halam, teyzem, dayım, amcam, kuzenlerim derken onlarca insanın aglaşarak evimize girdiğini gördüğümde alt dudağımı ısırıp elimi alnıma vurdum. Senin yapacağın işi sikeyim Merve!