Pankart (Part 2)

94 13 0
                                    


Sesli bir küfür savururken bundan kurtulmanın bir yolu olup olmadığını düşündüm ister istemez. Ateş Topu denen yerden nefret ediyordum. Aşırı gürültülü bir dans kulübüydü. Ne zaman gitsem mekânın tamamı kendinden geçmişçesine dans eden bir sürü insanla dolu olurdu. Hatta bazen o kadar dolu olurdu ki, sanki her an kapı ve pencerelerden taşarak dışarı döküleceklermiş gibi hissederdim onları izlerken.

Ama mekandan hoşlanmamamın asıl sebebi, her seferinde bana asılmayı kendine görev edinmiş olan ve inatla pes etmeyen barmendi. İsis ve arkadaşları da dâhil olmak üzere bardaki birçok kız onu çok yakışıklı buluyordu. Gerçekten de öyleydi. Ama aynı zamanda embesilin tekiydi. Üzerindeki yoğun ilgi onu ukala, kendini beğenmiş ve megaloman biri yapmıştı anlaşılan. Bu yüzden bardaki hemen hemen her kıza, istediği anda onları elde edebileceğini belli edecek şekilde davranırdı. Çünkü bu doğruydu ve bu durum midemi bulandırıyordu. Onun küçümser bakışları altında ezilmeyi sorun etmeyen ve bir bakışı, bir gülümseyişiyle kendini kaybeden kızlar onu bu hale getirmişti muhtemelen. Ama ben inkâr edemeyeceğim yakışıklılığına rağmen iğrenç karakteri sebebiyle onu hiç de çekici bulmuyordum. Tam da bu yüzden, onun için saplantı haline gelmiştim. Çok güzel ya da çok çekici olduğum için değil, onunla ilgilenmediğim, her seferinde onu reddettiğim için onun ilgi alanındaydım. Bu durum çevremdeki birçok kişiyi sinirlendiriyordu.

Oraya gittiğimde olacakları biliyordum. Her seferinde aynı şey olurdu. Beni fark ettiğinde barı başka birine bırakır ve hemen yanıma gelirdi. O ana kadar o mekânda az da olsa eğleniyor olsam bile o andan itibaren yeniden eğlenme şansım kalmazdı. Varlığından rahatsız oluşumu inatla fark etmeyişi beni her zaman şaşırtmıştı. Ayrıca bu kadar çok sık ret cevabı aldığı birine karşı inatla hala çaba sarf etmesi daha da şaşırtıyordu. Gurur ya da rencide olmak kelimelerinin anlamını bilmediğini düşünüyordum çoğu zaman.

İsis'in arkadaşlarına göre bana âşıktı. Oysa ben bunun sadece bir saplantı olduğunu biliyordum. Belki de onu reddeden ilk kızdım. Muhtemelen benimle bir gece, tek bir gece bile geçirebilse ertesi gün tüm o büyü kaybolacak, ben de diğer kızlar gibi olacaktım onun için. Bunun bilincindeydim ama sırf ondan kurtulabilmek için bile olsa kafasının içi bu kadar boş olan biriyle olamazdım. Bu yüzden de Ateş Topu'na her gittiğimde bu eziyeti çekmek zorunda kalıyordum.

Tabii ki bu durumu bildiği halde beni oraya sürüklediği için bunun suçlusu İsis'ti. Bu yüzden de sinirleneceğini bilsem de eve uğrayıp üzerimi değiştirmek yerine yanlarına iş kıyafetlerimle yani yünlü kumaştan siyah bir pantolon ve kol manşetleri ve yakası siyah olan pamuklu kumaştan basit bir beyaz gömlekle giderek onu cezalandırma hakkını kendimde buluyordum.

Bu gecenin benim için kolay geçmeyeceğini biliyordum. Aslında büyük ihtimalle bunda İsis'in, mekânın ya da Haurun'in etkisi çok azdı. Bu geceyi asıl zorlaştıracak olan şey az önce yaptığım şeydi. Tavan arasında hazırladığım o ortam...

O düzenek bir şekilde hayatımı değiştirecekti, bunu biliyordum. Nasıl olacağıysa iki varsayımdan ibaretti. İlki basit olan sonuçtu. Yani hiçbir şeyin olmadığı, hiç kimsenin gelmediği, hazırladıklarımı hiç kimsenin görmediği bir olasılık senaryosu... Diğeriyse... İşte o bambaşka bir şeydi. Karşı taraftan birilerinin tavan arasına çıktığı, düzeneği gördüğü ve benden yardım beklediği versiyonu... İşte bu gerçekten de olmasını beklediğim ama aynı zamanda gerçekleşmesinden deli gibi korktuğum bir sonuçtu. Bu dilemma ile ne yapacağım hakkındaysa hiçbir fikrim yoktu.

Kafamdaki düşünce yumağı Ateş Topu'ndan içeri girdiğim anda dağıldı. İçeride o kadar yoğun bir ses karmaşası vardı ki, böyle bir ortamda kafanızda düşüncelere yer olmazdı. Bu yüzden silkelenip kendimi kulübün ahengine bırakmaya karar verdim.

KAPI (KIYAMET ÖYKÜLERİ SERİSİ 1. KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin