Dünyalar Farkı

154 14 10
                                    


Hayatınıza dokunan bazı insanlar vardır. Onları görmek içinizin huzurla dolmasını sağlar. Ama bazı insanlar vardır ki, onların yüzüne baktığınız anda suratlarına bir tane patlatmamak için kendinizi zor tutarsınız. İşte şu anda Horus'a karşı hissettiğim şey de tam olarak buydu. Suratına okkalı bir yumruk indirme isteği... Duygularımı karşılayan eylem tam olarak buydu.

Hala olan biteni kavrayamıyordum. Horus, böylesi bir faciadan kendini ve kardeşlerini kurtarmak için gelmiş geçmiş en çılgınca ve belki de en saçma şeye inanmış, kapının varlığına bel bağlamıştı. İşte şimdi burada, o kapının önündeydi ama içeri girmek istemiyordu. Tam da bu yüzden onu anlayamıyor, olanı biteni kavrayamıyordum. Bu durum da gittikçe sinirimi bozuyordu.

Satis'le bu konuyu konuşmuştuk. Açıkçası o da bu duruma anlam verememişti. Hatta aşağıya Horus'la birlikte ineceğimden neredeyse emindi. Sonuç beklediği gibi olmadığında da en az benim kadar şaşırmıştı. Benden farklı olarak o kızgın değildi. Bense öfkeden kuduruyordum. Bu yüzden de bütün gece uyuyamamış ancak sabaha karşı uykuya dalabilmiştim.

Hayatımda kötü gittiğini söyleyebileceğim tek şey de bu değildi. Vosret'in Rast'taki görüşmeleri sona ermişti. Yani artık bakımevindeydi ve onun varlığının her geçen gün beni biraz daha rahatsız ettiği gerçeğine karşı yapabilecek hiçbir şeyim yoktu. Ben de elimden gelen tek şeyi yapıp, gün boyunca onunla karşılaşmamak için uğraşıp durdum. Bunu neredeyse başarıyordum da. Ama beni bizzat odamda ziyaret etmeye karar vermesi planlarımı bir miktar sekteye uğratmıştı.

Öğle yemeğinden dönüp de onu odamda bulduğumda oldukça şaşırmıştım. Hatta belki de gereğinden fazla şaşırmıştım. Çünkü yüzümdeki ifade onu tedirgin etmişti. Tabii bu konuda yapabilecek bir şeyim yoktu. Horus'un ortaya çıkışıyla öğrendiğim her gerçekle birlikte Vosret gözümde biraz daha iğrençleşiyordu. Maalesef ki tüm bu duyguları içimde yaşamak zorundaydım. Bu yüzden de her zaman yaptığım gibi kendimi toplayıp Vosret'e karşı oynamaya başladım. Yapmacık gülümsemeler, yalandan kıkırdamalar, içtenlikten uzak konuşmalar... Rast'taki toplantıdan, diğer katılanlardan ve yeni yönetmelikten bahsedip durdu. Bense olabildiğince sakin kalmaya çalışarak ve ara ara onu dinlediğimi göstermek ister gibi başımı sallayarak kendi ofisimde, eğreti bir eşya gibi dikilip durdum.

Son günlerimin belki de en sıkıcı bir saatinden sonra sonunda gitmeye karar verdiğindeyse son raddeme gelmek üzereydim. Onun anlattıklarını dinliyor gibi görünsem de aslında kafamın içinde dönen tek şey, olduğum yerden fırlayıp yakasına yapıştığım ve tüm olan bitenin hesabını sorduğum bir sahneydi. Tabii bu asla gerçekleşmeyecekti. Yine de düşünmesi bile güzeldi. Neyse ki bu düşüncelere kendimi fazla kaptırıp bir anlık galeyana gelerek ona saldırmama fırsat vermeden gitti.

Onun çıkışıyla birlikte ben de kendimi ofisten dışarı attım. Otomata gitmeye ihtiyacım vardı. Aslında tam olarak ihtiyacım olan şey çikolataydı. Kötü ruh halinden çıkmanız için ihtiyacınız olan karanlık savar tam olarak buydu. En azından biz kadınlar için böyleydi. Ama otomat çikolata bulabileceğim bir yer değildi. Büyük kasaya yakın bir yerde, kahvelerle birlikte kilitli cam dolaplarda saklanıyordu çikolatalar ve hesabında yeterince deviti olanlar tarafından alınmayı bekliyordu. Bu yüzden de otomatın önünde dikilirken Vosret'in ruhumda açmış olduğu yarayı tamir etmek için otomattan alabileceğim en şekerli şey olan kuru meyveli tahıl barlardan kaç tane yemem gerektiğini hesaplıyordum. Sanırım böyle bir yarayı onaracak kadar tahıl bar yoktu bu dünyada. Yine de bir yerden başlamak gerekiyordu.

Dördüncü paket tahıl bardan sonra biraz gevşemeye başlamıştım. Vosret'e karşı hissettiğim nefrette bir azalma yoktu elbette ama Horus'a olan öfkem az da olsa dinmişti. Sanırım duruma onun açısından bakmaya çalışıyordum. Gerçi o şekilde bile yine de davranışını saçma ve yanlış buluyordum ama korkusunu da anlayabiliyordum. Kendi vahşi dünyasından kaçarken tamamen yabancı bir dünyanın içine düşmekten korkuyordu ve muhtemelen korkusunun büyük çoğunluğu kendisi için değil kardeşleri içindi. Bu yüzden de ona uzun süre kızgın kalamayacağımın farkındaydım.

KAPI (KIYAMET ÖYKÜLERİ SERİSİ 1. KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin