Sonunda, başardım. Hayalini kurduğum stada ayak bastım. İlk maçıma çıkıyorum. Kalbim yerinden çıkacak gibi atıyor, taraftarın sesi kulağımı dolduruyor :
" Re re re ra ra ra Cimbom Cimbom çok yaşa!"
"Uğruna ölmektir bu sevda!"
En sevdiğim tezahürat, en sevdiğim arma ve en sevdiğim taraftar. Hâlâ inanamıyorum buna.
°
°
°
°
°
°Ben, Gece Karaaslan. 22 yaşında hayalini gerçekleştirmek üzere olan bir futbolcuyum. Küçüklüğümden beri Galatasaray hayranıyım ama hiçbir zaman maçlarını statta izleme fırsatım olmamıştı. Hikâyem lisede üçüncü sınıfta başladı. O zamanlar hayali tıp kazanmak olan çalışkan bir öğrenciydim. Hem sınavlara çalışır hem maç izlerdim. Futbol benim için büyük bir tutkuydu. Evet, başlamak için biraz geç kalmıştım ama başlamıştım işte. Beni futbola başlatan o güç ise Kerem Aktürkoğlu idi. Kendisi her zaman benim idolümdü. Hep örnek aldım onu ; mentalini, tarzını, sabrını, hırsını, kendini geliştirme isteğini ve daha nicesini.
Sadece bir kereliğine futbol oynamak istemiştim beden dersinde. Her şey o gün başladı. Öğretmenimiz bende yetenek olduğunu ve iyi değerlendirmem gerektiğini söylemişti. Ailemle bu konuda çok tartışma yaşadık, onlar da haklılardı. Geleceğim söz konusuydu sonuçta ama en sonunda bana destek çıktılar. Futbol kursuna gitmeye başladım. Antrenmanlar başta çok yoruyordu çünkü aynı zamanda ders de çalışıyordum. Bir süre böyle devam edince alışmaya başladım ki futbolda baya bir ilerlemiştim. Yeni hareketleri hemen öğreniyor, kondisyonumu geliştiriyordum. Bir gün kendi memleketimin takımının altyapısına seçildim ve bütün maraton o zaman başladı. Sonrasında 19 yaşıma geldiğimde kadın a takımına seçilmiştim. O gün benden mutlusu yoktu. İki sene boyunca orada oynadım ve iyi sonuçlar elde ettim. Kendimi çok geliştirmiştim ve artık daha iyi yerlere gitmem gerekiyordu.
Antrenman yaptığım tesisin kafeteryasında otururken menajerim geldi yanıma, bana büyük bir sürprizi olduğunu söyledi. Merak ediyordum ama çok da önemsememiştim açıkçası. Sonrasında ağzından kalbimi durdurabilecek güçlükte olan o cümle çıktı :
"Galatasaray seninle görüşmek istiyor."
Olduğum yerde donup kaldım, yıllardır hayalini kurduğum, içimde bir yerlerde saklı olan o şey gerçekleşiyordu. Kendime gelemiyordum. Hemen görüşmenin yapılmasını istedim, tabii ki oynadığım kulübün bana katkısı çoktu ama Galatasaray beni istiyordu ve geri çevirmeye hiç niyetim yoktu. Bu işlemler hızlıca halloldu ve transferim gerçekleşti.
Galatasarayla tanışma hikâyem böyle işte. Bugün İstanbul'a uçağım var. Heyecandan ölecek gibi hissediyorum. Gidip imzamı atacağım ve resmi olarak Galatasaray oyuncusu olacağım. Hâlâ bir rüyaymış gibi geliyor her şey. Eğer bir rüyaysa da uyanmak istemiyorum.
"Gece, hadi gel artık! Uçağı kaçıracaksın!"
Annemin bağırışını duyunca kendime geldim ve son kez baktım odama. Vedalar hep zordu ve ben hiçbir zaman sevmemiştim. Bavullarımı zaten çoktan indirmişlerdi. Şahsi çantamı da alıp aşağı indim. Annem ve babam beni bekliyordu. Her ne kadar havaalanına gelmek isteseler de gelmelerini istemedim, dedim ya vedaları sevmem. Yanlarına gidip ikisine birden sıkı sıkı sarıldım.
"Keşke gelseydiniz benimle, sizi böyle bırakmaya gönlüm el vermiyor."
"Biz de çok isterdik canım kızım ama biliyorsun herkes burada. Zaten biz o koca şehirde, kalabalıkta yapamayız. Zaten çok sık geliriz biz senin yanına merak etme. Annen hemen özler seni." dedi ve ufak bir kahkaha attı babam.
"Tabii ki özlerim canım, o benim birtanem. Kendine iyi bak güzel kızım olur mu? Seni çok seviyoruz, yolun bahtın açık olsun. Bu arada seni televizyondan izleyeceğiz, gollerini görmek için sabırsızlanıyoruz."
Güldüm ve "Ben de sabırsızlanıyorum anne, ve merak etmeyin siz gelemezseniz de ben gelirim. Artık gideyim uçağıma geç kalıyorum. Sizi çok seviyorum." dedim. Sonrasında yanlarından ayrılıp arabaya doğru ilerledim.
"Biz de seni çok seviyoruz güzel kızım." dedi babam ve onlara gülümsedim. Sonrasında arabaya bindim ve kornaya basarak çıktım evden. Menajerim çoktan havaalanına gitmişti ve beni bekliyordu.
Yarım saatlik yolculuğun ardından havaalanına vardım. Menajerim yanıma geldi ve bavullarımı aldık. Özel bir uçak ayarlanmıştı. Bütün işlemleri halledip uçağa geçtik. Uçakta kısa bir video çekilmişti, transfer tanıtımı için. Sonrasında bir şeyler yiyip uyudum.
Birkaç saat sonra artık İstanbul'a iniş yapmıştık. Uçaktan indiğimde bir grup görevli beni karşıladı. Oradan otele geçtim. Bugün dinlenip yarın imza atmaya gidecektim. Odama çıktım ve camdan dışarı bakıp sesli bir nefes verdim. Hayatımda bir anda neler olmuştu böyle? Artık farklı bir şehirde farklı bir takımdaydım hem de istediğim takımda. Yüzüme yorgun bir gülümseme yayıldı.
" Çok emek verdim ve karşılığını alıyorum, bu benim hakkım." diye sesli bir şekilde düşündüm. Yavaş yavaş uyku etkisini gösteriyordu vücudumda.
Duş aldım ve sonra hemen yatağa bıraktım kendimi. Yarın önemli bir gündü ve benim dinç olmam gerekiyordu. Yeni günler yeni başlangıçlar.
....................
Selamlar, bu benim yazdığım ilk hikâyem. Hatalarım olabilir, bunun için sizden özür diliyorum. Umarım seversiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Magic of the Night 🪄 | Kerem Aktürkoğlu
Fanfiction"Oynamak istiyorum." "Olmaz, ayağın-" "Ne olursa olsun, bu maçı Kerem için oynayacağım." Bu hikayedeki kişi ve kurumların gerçekle bir ilgisi yoktur. Tamamen hayal ürünüdür. Görseller benzetme için kullanılmıştır.