Biliyordum,
Gözlerinde gördüm.
O ateş,
Ah sevgilim,
Uçurumun kıyısındayım.
Tut beni.WILDES- Woman in Love
"Silahı düzgün tut." Çatıda uzanmıştık dayımla. Hemen önümüzde keskin nişancı silahım vardı. On altı yaşıma az kalmıştı, bu yüzden bana alacağı hediyeyi öğrenmek için dayımı sıkıştırıyordum.
"Hala söylemeyecek misin?" diye homurdandım ufak gece dürbününden sokağı izleyerek.
"Güzel bir hediye," dedi dayım koyu renk gözlerini kısarak. Saçlarının yanları kırlaşmıştı, vücudu kaslarla doluydu. Dövme dolu kolunu ileri uzatıp silahın açısını değiştirdi.
"O elbise mi yoksa? Sana fotoğrafını atmıştım," dedim kafamı arkaya çevirerek. Dayım at kuyruğu yaptığım saçlarımı çekiştirince ona dil çıkardım.
"O elbiseyi de alırım ancak annene gösterme. O da istiyor sonra," dedi. Bir an için sessiz kaldım. Dayım ile annem iki gün önce büyük bir kavga etmişti. Annem benim kiralık keskin nişancı olmamı istiyordu. Bu isteğinin dayımın kazandığı büyük paralardan dolayı olduğuna emindim. Annemin para sevdası tüm kişiliğinin, tüm değerlerinin önüne geçiyordu. Dayım ise yaşımın küçük olduğunu yeteneğimin kolaylıkla suistimal edileceğini söylüyordu. Annem dayıma senden daha iyi, kıskanıyorsun diye bağırmıştı.
Dayım ise tek kelime etmeden evi terk etmişti. Dayımın beni kıskanmadığını biliyordum, öyle bir adam değildi. Kimseyle konuşmazdı, siyah gözlüklerini gözünden hiç çıkarmazdı. Şu an gece görüşünden görebilmek için saçlarının arasına kaldırmıştı.
"Bu geceki görevi sen yapacaksın," dediğinde yüzüm ciddileşti.
"Parayı da alırım ama," dedim dalga geçercesine. Dayımın yüzüne sırıtarak bakıyordum ancak onun yüzündeki ifade bozulmamıştı. Dayım daima ciddi bakardı, doğru düzgün güldüğünü hiç görmemiştim. Bir ara ona arka arkaya espriler yapar dayımın mimikleri oynamadığında ise kahkahalara boğulurdum. Onunla dalga geçmeme bir şey demezdi.
"Birkaç kağıt veririm. Annen ona gönderdiğim parayı bitirmiş," dedi. Buna şaşırmamıştım, iki gün eve o kadar kargocu gelmişti ki dar koridorumuz paketlerle dolmuştu. Hepsi de ünlü tasarımcıların ürünleriydi. Üç gündür evde sadece pilav yiyorduk. Su damacanamız boşalmıştı ve paramız ona bile yetmemişti. Çeşmeden akan su çok kireçliydi, zorla içtiğimde bütün gece mide bulantısından uyuyamamıştım.
Normalde, annemin bonkör olduğu zamanlarda, bana verdiği harçlıkları biriktirmiştim ancak çıkarmaya korkuyordum. Çünkü annem hepsini alıyordu. Defalarca onunla kavga etmiştim, kendime aldığım kıyafetleri eve saklayarak sokuyordum. Annem üzerimdekilere dikkat etmiyordu, ettiği zaman ise zengin bir arkadaşımın bağışladığını söylüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MORANA
Teen FictionMorana. Morana 'ölüm' demekti. Arsen Morana gözlerinde ölümü taşıyordu, damarlarında kurbanlarının kanı akıyordu. Düşmanları toprak oluyor Morana tarih yazıyordu. Tara'nın yaşadığı şehir olan Savana'da herkes kimden uzak durması gerektiğini biliyord...