p ; 5

1.1K 82 41
                                    

sınır: 15 yorum

Maçın 90+5. dakikasında Kahveci abimin attığı beşinci gol ile oturduğum yerden zıplayarak kalktım ve sevincimi oldukça sesli bir şekilde yaşadım. Asisti Dusan yapmıştı. Birbirlerinin üzerine atlarken sanki maç 5-0 değilmiş gibi seviniyorlar, hırslarını izleyen herkese gösteriyorlardı.

Maç öncesi İrfan Can'dan çaldığım atkımı boynumdan çıkardım ve elimde sallayarak taraftarların tezahüratına katıldım. Bitiş düdüğü çaldığında ise takımın taraftarların yanına gitmesini izleyip bir süre de öyle eğlendikten sonra takım ile karşılaşmadan direkt arabama yürüdüm.

Toplantıdan kalan belgeleri yan koltuğa attıktan sonra telefonuma gelen bildirim ile elimi cebime attım.

İrfan:
çıktın mı?
maç sonrası için kutlama yapalım dedik becao'nun evde
eğer yorgun değilsen sen de gel

Nilsu:
konum atsana

İrfan:
📍

Arabayı çalıştırdım ve ilk önce eve gittim. Çünkü Rodrigo'nun evi bana on dakikalık bir mesafedeydi. Üzerimi değiştirdim, belgeleri bıraktım ve parfümümü tazeledim. Biraz daha oyalanıp Rodrigo'nun evine geldim. İki katlı güzel, beyaz bir villaydı. Büyük ihtimalle bir havuzu da vardı.

Kapıyı Rodrigo açmıştı. ''Hoşgeldin.'' diye tatlı bir şekilde karşıladı beni. Elinde de şeker kasesi vardı. ''Şeker ister misin?'' Türkçe dediği bu şeye kahkaha atarak başımı salladım ve bir tane aldım. İçerisi ana baba günü gibiydi. Tüm takım, artı bir de eşleri de buradaydı. Hepsi ile uzaktan kısaca selamlaştım ve koltuklar dolu olduğu için koltukların hemen arkasındaki yemek masasının sandalyesine oturdum. Play Station oynamaya hazırlanan Osayi ve Ferdi'nin yanında Fred'de vardı. Fred'in eşi Monique, hamile olduğundan yüksek sesten kaçınmak istercesine odanın en köşesinde birkaç kişi ile sohbet ediyordu.

Yanlarına gitmek için kalktığımda beni, kapı zili durdurdu. Rodrigo açarken daha kim gelmiş olabilir diye kapıya bakmam ile Begüm'ü görmem bir oldu. Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi irkildim. Begüm, İrfan Can'ın liseden arkadaşıydı. Hayır arkadaşım değildi, arkadaşıydı. İrfan ile aynı lisede okumuş, aynı ortamlarda bulunmuştuk ama Begüm bana sadece onun yüzünden ağlayarak ayrıldığım bir kutlamada annem ve babamın beni almaya gelmesinden sonra geçirdiğimiz kazayı hatırlatıyordu. Emniyet kemeri mi? Evet, arabada kemeri takan tek ben olduğum için sadece ben hayatta kalmıştım.

Gözlerim anında İrfan'ı aradı ve buldu. Bana dönüp 'konuşacağız' işareti yaptı ve Begüm ile selamlaşıp onu içeriye aldığı gibi yanıma geldi. Duvar kenarına çekildiğimizde kaşlarımı çattım. ''Begüm ne demek gelebiliyor böyle bir kutlamaya? Ne zamandır konuşuyorsunuz?'' Sertçe ona yönelttiğim soruları sakinlikle cevapladı. ''Bana yazmış, ben de mesajını yanlışlıkla açmış bulundum. Maça davet falan filan zırvalamış işte. Maça davet etmek zorunda kaldım. Çıkışta da beni bulup peşime takıldı.'' Begüm'ü süzdü. ''Görünüşe göre üzerini falan değiştirmiş.'' Derin bir nefes alıp ellerimi yumruk şeklinde sıktım. Kabus gibi olan anılar dolaşıyordu aklımda. ''Nadiren sen yurt dışına gittikten sonra birkaç kez konuşmuştuk o kadar. Söylesene Nilsu, ne yaptı bu kız sana? O gün mezuniyette yaşananlar değil gibi sebebi. Niye benden saklıyorsun?'' Biraz düşünsen anlarsın diye düşündüm içimden. Söylemek istiyordum ama dilim varmıyordu işte.

''Nilsu?'' diyerek geldi bana yaşattıklarından hiçbir haberi olmayan Begüm. ''Ne kadar değişmiş, zayıflamış, güzelleşmişsin. Duyduğuma göre tasarımcı olmuşsun.'' Gülümsemeden ona baktım ve ''Hm hm.'' dedim ağızımı bile oynatmaya gerek duymayarak. ''Artık sık görüşürüz herhalde. Bana elbise falan dikersin.'' Attığı kahkaha beni gram güldürmemişti. Onun yerine gözlerimi devirip salona baktım. Bize dönük koltuklardan birinde sorgulayıcı bir şekilde bakan Dusan dikkatimi dağıttı. Ona baktığımı görünce yarım ağız gülümsedi. Bu gülümseme garip bir şekilde Begüm ve onun hatırlattıkları yüzünden kurumuş içime su serpilmesi gibi gelmişti.

tell me ; dušan tadićHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin