p ; 7

1.2K 95 53
                                    

okumayan varsa diye gecen bolumu kontrol edin bildirim gelmemis olabilir
sınır: 15 yorum

Akşam eve bir poşet küçük kumaş ile gitmiştim. O yorgunluğu üzerimden atabilmek için ilk işim banyo yapmak oldu. Sonrasında Dusan'ın üst kattaki odasını hazırladım. Onun odası koridorun sonundaydı. Benimki ise koridorun bir diğer ucunda.

Ev temiz sayılırdı. O yüzden herhangi bir değişiklik yapmadan salonun ortasına poşeti boşalttım. Hepsini dokularına göre ayırırken kapı çaldı. Ayağa kalkarken telefondan saatime baktım. On buçuk civarı olduğuna göre gelen Dusan'dı.

Kapıyı açmadan önce boydan ayna ile karşı karşıya geldim. Kıyafetim pek ev kıyafeti gibi değildi. Zaten çoğunlukla evde pijama tarzı şeyler giymezdim. O yüzden hızlıca yapabileceğim tek şeyi yaptım ve saçımı onardım. Ona güzel gözükme çabaları değildi bu. Hayır, tabi ki değildi.

Kapıyı açtığımda görmeyi beklediğim manzara bu değildi. Dusan'ın sabahki halinden eser yoktu. Suratı asık bir şekilde kapıya yaslanmış beni bekliyordu. Kaşlarımı çattım. "İyi misin?"

Gözlerini bana doğru kaldırdı. Kapıdan çekildim ve içeriye girmesi için yol verdim. Buruk bir şekilde gülümseyip içeriye adımını attı. İlk yaptığı şey etrafa bakınırken ceketini çıkarmak olmuştu. Askılığa astı ve bana döndü. "Evin çok güzelmiş." dedi. Sorumu tekrar ettim. "İyi misin Dusan?" Yine gülümsemeye devam etti. Ama gözlerinin dolduğunu gördüğümde şaşkınlığımı gizleyemedim. "İyi değilsin. Gel, oturalım." Salona doğru iki adım anca atmıştım ki kolumdan tutup beni döndürdü ve sıkıca sarıldı.

Bir an öylece kalakaldım. Açık saçlarım boynumu kapatıyordu. O da saçlarımın üzerinden koymuştu kafasını boynuma ve belimi de sıkıca kavramıştı. Asla Dusan'ın yapacağı hareketler değildi bunlar. Ailesi ile ne yaşamış olabileceği aklımı kurcalarken ben de ona sarıldım. Kafam istemsizce onun boyun girintisine girdi. Kokusunu burnuma doğru çektikçe sarhoş oluyor gibi hissetmiştim ama çabuk toparlandım. Beni tekrar dağıtan şey omuzumda hissettiğim ıslaklıktı.

Ondan uzaklaşıp yüzüne bakmak istedim ama o izin vermedi ve bana daha sıkı sarıldı. "Dusan," dedim boyun girintisinden boğuk bir şekilde. "Şşt," dedi. "Sus lütfen, biraz böyle kalalım." Sessizliğim ile onu onayladım.

Birkaç dakika geçtikten sonra yavaşça benden uzaklaştı. Ama elleri hala belimde duruyordu. Kirpiklerindeki hafif ıslaklığı gördüm. Parmaklarım istemsiz olarak gözlerine gitti. Bu hareketim onun gözlerini kapatmasına sebep oldu. Yavaşça kirpiklerindeki gözyaşlarını işaret parmağımın tersi ile temizledim.

"Kahve ister misin?" diye sordum ellerimi tekrar kendime çekerken. Küçük bir tebessüm ile kafasını salladı ve ellerini belimden çekti.

O salona girdiğinde ben de salonla birleşik olan mutfakta sırtım ona dönük halde kahveleri yapmaya koyuldum. İlk defa onu mizahsı hallerinden uzak, üzgün ve ciddi görüyordum. Bu ufaktan bir üzmüştü beni. Ağlamıştı resmen. Omuzumda hem de.

Olan kahveyi bardaklara doldurup içeriye götürdüm. Onu, benim gruplandırdığım kumaşları toplayıp poşete doldururken gördüğümde aniden sesimi yükselttim. "Dur, dur, dur, dur." Bunu derken hızlı adımlar ile küçük kahve masasına bardakları bıraktım. Bir elinde poşet, bir elinde de kumaşlar ile öylece kalmış bana bakıyordu. Kumaşların çoktan karışmış halletini görünce nefesimi dışarıya verdim. "Gruplandırıyordum onları ben." Elinden yavaşça poşeti alırken mahçup bir şekilde bana baktı. "Kusura bakma. Öyle dağılmış görünce toplayayım dedim." Ne olmuştu bu adama? İçine pamuk döşemişler gibi davranıyordu son birkaç saattir. Tesiste de böyleydi.

tell me ; dušan tadićHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin