0.1

303 24 26
                                    


"Hayat ölüm ve yaşam savaşı gibi, cesursan yaşarsın."

Elindeki sigarasından derin bir nefes daha alarak bakışlarını sanki camı delmek istermiş gibi olan yağmurda tutmaya devam etmişti Minho. Mesaisinin bitmesine yaklaşık bir saat vardı ve o da bu süreyi sigara içip hasta raporlarını inceleyerek geçiriyordu.

Tüm dikkati ile üç gün önce yatırılan hastanın raporunu incelerken kapıyı çalmadan içeri giren bedenle bıkkınlıkla nefesini dışarı bıraktı.

"Sana kapıyı çalmayı öğretmediler mi Ryujin? Kapıyı çalmadan girmemen konusunda birçok kez uyardığımı hatırlıyorum." Karşısındaki bedenin söylediği şeyleri dinlediği çok da söylenilemezdi.

"Bana bu lafların işlemiyor Minho, bende sana bunu birçok kez söylediğimi hatırlıyorum." Elindeki dosyaları Minho'nun önüne bırakarak karşısındaki koltuğa oturdu hemen.

"Yarım saate kadar yeni bir hastan gelecek, o yüzden bugün biraz geç çıkabilirsin. Hastan yine biraz sıkıntılı, kısa bir görüşme olmaz diye düşünüyorum." Önüne çektiği siyah dosyanın kapağını yavaşça araladı Minho.

Hasta adı ve soyadı: Hwang Hyunjin

Yaş: 27

Teşhis: Şizofreni ve anksiyete bozukluğu

Minho tanım kısmını geçerek raporları incelemeye başladı. Her okuduğu ile kaşları daha çok çatılıyordu.

"Neden Incheon'dan buraya sevk edilmiş?" Bakışlarını dosyadan zorla kaldırarak saçları ile uğraşan Ryujin'e baktı.

"Incheon'da bir doktora saldırmış aynı zamanda birçok kez doktor değişikliği yapılmasına rağmen hiçbirine tek kelime bile etmiyor. Buranın daha iyi olacağını düşünerek sana vermişler hastayı."

İç çekerek devam etti. "Kendini sürekli resim çizerken görmüşler. Çizdiği resimler çok farklı türden resimler, daha çok karalama gibi."

"Anlıyorum, bende hasta olsam kendim gibi bir psikiyatrist isterdim. Ben devamına bakacağım, şimdi çıkabilirsin. Biraz utanırsın belki diye söylüyorum çık artık odamdan, kapıyı çalmadan da girme bir daha."

Ayaklarını yere vurarak kalktı Ryujin. "Çok sıkıcısın Minho, bıktım senden. Ayrıca egoist herifin de tekisin, lanet sana."
Kapıya doğru ilerlerken homurdanmayı da ihmal etmiyordu.

Bu sefer dikkatini yeni dosyaya vererek tek tek raporlarını inceleyerek vakit öldürmeye başladı Minho.

"Dokunma bana! Kendim yürüyebilirim. Kullanabildiğim iki tane ayağım var, dokunmayın bana!"

Koridordan yükselen ses ile kafasını kaldırmış kaldırdığı gibi de bu sefer kapıyı çalarak giren Ryujin ile karşılaştı.

"Hastan geldi, şimdi odaya geçecek. Önce onunla mı, yoksa ailesi ile mi görüşmek istersin?"

"Cevabım hep aynı Ryu, sorma artık. Sen çıkabilirsin, devamını ben halledeceğim." Kafasıyla onaylamış ve çıkmıştı Ryujin.

Deri dönen koltuğundan kalkıp ağır adımlarla odadan çıktı. Kapıda üç tane güvenliğin beklemesi ile göz devirerek hastanın odasına girdi.

"Öncelikle merhaba Hyunjin, ben yeni psikiyatristin Lee Minho." Sözlerini bitirerek içeri girdiğinde yatağın üstüne oturmuş boş gözlerle ona bakan bedenle derin bir nefes çekmeden edemedi. "Bana biraz kendinden bahsetmek ister misin Hyunjin?"

Omuz silkti. "Hakkımda zaten her şeyi bilmiyormuş gibi neden böyle şeyler söylüyorsun doktor?"

Karşısındaki sandalyeye otururken mırıldandı Minho. "Raporlar çok da önemli değil Hyunjin, bana lazım olan şey senin kendi isteğinle bana açılman."

Karşıdan hâlâ bir yanıt gelmeyişi ile yine konuşmaya başladı. "Bana arkadaşlarından bahsetmek ister misin Hyunjin? Raporda üç tane olduğu yazıyordu ama ben bunları senden öğrenmek istiyorum. Bir yol aşmak istiyorsak senin benimle iletişimde olman gerek Hyunjin. Yoksa kafandaki sesler asla susmayacak, bunu biliyorsun."

Yine bir derin bir sessizlik oluştu ne Minho ne de Hyunjin'den ses çıkıyordu. Yaklaşık on beş dakika sonra üzerindeki gözlerden rahatsız olarak yerinde kıpırdandı Hyunjin.

"Zex, Elie ve Lucy onların adı. Lucy daha çok küçük bir çocuk sürekli oyun oynamamı ve güzel vakit geçirmemi söylüyor. Elie ise buna sürekli karşı çıkarak buradan yani hastaneden kaçmamı söylüyor. Zex ise..."

İç çekti. "O ise sürekli kendimi öldürmem gerektiğini ve yaşamaya değecek biri olmadığımı söylüyor. Zex genelde kendini sürekli belli etmiyor, bazen üç saate bir bazen de günlerce gözükmediği oluyor. Zex çıktığında Elie ve Lucy kayboluyor, Zex gittikten sonra çıkmayı tercih ediyorlar."

Elindeki deftere not alırken pür dikkat karşındaki bedeni dinlerken duyduğu ile kaşlarını çattı Minho. "Peki Zex'i en son ne zaman gördün?"

"Şu an görüyorum doktor." Gülümseyerek duvara bakarken konuştu. "Tam arkadaki duvara yaşlanmış ve yine ölmem gerektiği hakkında şeyler söylüyor."

"Başka bir şeyden bahsediyor mu peki?" Not almayı kısa bir süreliğine bırakarak gözlerini Hyunjin'in üzerinde tuttu, o ise hâlâ pür dikkat duvara bakıyordu.

"Tedavinin hiçbir işe yaramayacağını ve en sonunda hakkettiğim sonu yaşayacağımı yani öleceğimi söylüyor doktor." Parmaklarının kenarlarını kopartmaya başladığını gördü Minho.

"Zex'i bana çizebilir misin peki? Çok fazla resim çizdiğini duydum ve gördüm, senden bunu isteyebilir miyim?"

Bakışlarını duvardan çekmeden kafasıyla onayladığında Minho cebindeki diğer kalemi ve elindeki defterin arka sayfasından birkaç sayfa kopartarak Hyunjin'e uzattı.

"Şu an çizer misin, başka bir zaman mi gelmeliyim peki?"

"Şu an çizerim doktor, bana sadece biraz zaman tanı." dedikten sonra önüne masayı çekerek kafasını kağıtlara gömmüştü.

Neredeyse yarım saat beklemenin sonunda Hyunjin yavaşça kafasını kağıttan kaldırmış ve aynı hızda Minho'ya uzatmıştı.

Gördüğü görüntü ile birazda olsa içinin ürperdiğini hissetti o an.

"O böyle işte doktor, sürekli bir duvarın veya dolabın arkasına geçerek bana ölmem gerektiğini fısıldar. Sonra kaybolur ama dedikleri benimle kalır, siz bunu anlamadığınız için ona asla yaklaşamıyorsunuz. Şimdi müsaden varsa dinlenmek istiyorum."arkasına yaslanmadan önce tekrar konuştu. "Şimdilik hiçbiri gözükmüyorken."

•••

Hyunjin'in Zex çizimi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hyunjin'in Zex çizimi

my demons, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin