1.2

123 32 0
                                    

"Sessizlik her zaman kaçış için güzel gözükse de, bazen iyi bir yol değildir."

"Seni bir kenara öldürüp atsam, kimsenin haberi olmaz Hyunjin. Seni öldürmeyi miyim? Bence evet! Bedenindeki izler can yakıcı değil mi? Öyleyse amacıma ulaşmış olurum."

Sesler yine yaklaşıyordu. Bu sefer kaçamıyordu, bacaklarını hareket ettiremiyordu.

"Burada mısın minik fare?"

Yüksek bir kapı çarpma sesi ile yerinde titredi. Ses çıkartmamak için ağzının üzerine ellerini kapatarak sessiz sessiz ağlamaya devam ediyordu.

"Neredesin Hyunjin? Benden kaçamazsın, bunu çoktan öğrenmiş olan gerekiyordu."

Yanımdaki diğer dolabın kapağı yüksek sesle açıldığında korkuyla bağırmamak için ellerini daha sıkı bastırdı ağzına.

" Ah! Hadi ama Hyunjin! Çık artık, daha yapmam gereken bir sürü işim var. Aptal gibi seni arayarak bitiremem günümü."

Parmakları ile dolapların üzerinde ritim tutan adam Hyunjin'in olduğu dolaba gelmişti. Aradaki deliklerden yüzünü görmesin diye sola çeviren Hyunjin, hâlâ korku ile titriyordu.

Adam dolap deliklerine yaklaşarak içeri baktığında Hyunjin o an nefesini tuttuğunu fark etmemişti.

"O sanırım burada yok."

Tam ayaklanan adam ile seviniyordu ki dolabın kapağının sertçe açılarak saçının kavranması ile boş olduğunu anlamıştı Hyunjin.

"Sana benden kaçamayacağını söylemiştim değil mi? Şimdi cezanı çekme vakti minik fare"

''''
Hyunjin için artık rutin olan sıçrayarak kalkma yine gerçekleşmişti. Hızlı hızlı nefes almaya çalışan adam, aldığı nefesler boğazına diziliyormuş gibi nefes alamıyordu.

Yanındaki komidinin üstünde duran şişeden birkaç yudum su içerek kendini rahatlatmaya çalıştı.

Denemeleri nafileydi. Nefesleri sıklaşmıştı, zorlanıyordu ve en büyük sorun krize girmek üzereydi. Farkında olmadan sürekli kafasında dönen kabusu ile elleri hemen duvarın üzerindeki tuşa gitti.

Kendini zapt edemiyordu, ona yardım gerekiyordu. Krizi çoktan başlamıştı, artık hiç nefes alamaması, saçlarını çekmeye başlayam elleri ve çoktan titremeye başlayan vücudu ile bunu anlamak çok da zor değildi.

Hızla odasının kapısı açılırken gelecek doktorun Minho olmasını beklemiyordu. Seri adımlarla yanına gelen Minho, direkt Hyunjin'in ellerini saçlarından ayırarak kendi elleri arasına aldı.

"Minho, çıkmıyor kafamdan. Tam diyorum düzeldi, bu sefer rüyalarım beni kovalıyor. Ben artık çok yoruldum, asla onu yenemeyeceğim."

Çoktan akmaya başlayan gözyaşları ile konuşmaya çalıştığında hâlâ kendine zarar vermeye çalışıyordu. 

Minho hiç sesini çıkartmadan sadece kendine zarar vermesini engellerken, Hyunjin içini boşaltırcasına ağlıyordu.

Ağlaması yavaşlamaya başlayan Hyunjin ile Minho kendini geri çekecekken buna izin vermedi Hyunjin.

"Biraz daha yanımda kalır mısın? Sen varken en azından düşüncelerim ile boğuşmaya bir süre de olsa ara verebiliyorum."

Minho sadece ellerini okşayarak ona olumlu bir cevap verdi.

"Bir şeyleri bana anlatman gerektiğinin farkındasın değil mi Hyunjin?"

Karşı taraftan gelen baş sallaması ile sözlerine devam etti Minho. "Neredeyse buraya geleli bir yıl olacak Hyunjin, seni sıkmak istemiyorum ama bana bir şey anlatmıyorsun. Son üç aydır düzenli olarak kabuslarla uyanıyorsun ve bugün ilk kez kabustan sonra kendine zarar vermeye çalıştın."

Derin bir iç çekti Minho. "Kabuslarında ne gördüğünü ne bana söylüyorsun ne de günlüğe yazıyorsun. Bilmediğim bir konu üzerinde sana yardım edemem Hyunjin. Eğer seni zorlayacaksa hepsini anlatmasan da olur ama bana artık bir şeyleri anlatmalısın. Yoksa tek yaptığın kendini bitirmek olacak."

Sözlerini bitirmesi ile beklenti dolu gözlerlerle Hyunjin'e baktı. Küçük olanın korktuğu her hâlinden belliyken bir süre ses çıkartmadı.

"Şu an değil ama sana söz veriyorum anlatacağım, sadece bazı şeyleri aşmam gerek. O zamana kadar bekleyebilir misin doktor?"

Minho bunun sözünü alması ile gülümsedi. "Bazı şeyleri aşacaksan eğer bekleyebilirim. O kadar ay bekledim, biraz daha bekleyerek bir şey kaybetmem."

Böyle söylemesi ile Hyunjin de gülümsemeden edemedi.

İkisi sadece birbirlerine bakarken, yüzündeki gülümseme yavaşça solan Hyunjin ile Minho kaşlarını çatarak ona baktı.

"Aslında bir konuda haklıydın Minho."

Anlamamazlık ile kafasını sallayam Minho ile bakışlarını ikisinin birleşik ellerine çevirdi Hyunjin.

"Bazen sen olmadığın zamanlarda Ryujin beni kontrol etmeye geliyor, biliyorsun zaten. Geçenlerde yine beni kontrole geldiğinde konuşurken, annemle babamın buraya geldiğini söyledi."

Minho da doğru olduğunu söylemek için kafasını salladığında Hyunjin devam etti. "Sana çocukluğumla ilgili bazı şeyler anlatmışlar."

"Ryujin sana raporları mı anlatıyor Hyunjin?"

Telaşla kafasını salladı hemen Hyunjin. "Ona kızma sakın, ben zorladım onu. Başta uzun bir süre anlatmadı bana ana ben onu çok zorlayınca anlattı. Sadece anne ve babamın kısmını anlattı, başka hiçbir şey bilmiyorum, gerçekten."

"Her ne olursa olsun sana benim dışımda kimse raporların hakkında bilgi veremez. Buna Ryujin de dahil Hyunjin."

"Özür dilerim, kızacaksan bana kız. Ryujin'i ben zorladım."

İç çekti. "Bunu sonra konuşacağız Hyunjin. Sen devam et anlatmaya. Ailenin yanlış anlattığı bir şeyler mi var yoksa?"

"Aslında yok, onlara göre ama."

Yine anlamamazlık ile sordu. "Nasıl yani?"

"Senin dediğin gibi travmam çocukluktan kalma ama onlar bunu bilmiyor."

•••

my demons, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin