'sadece sen ve ben'
Hyunjin odasında büyük tablosunu bitirmek için artık son detaylarını yaparken, kapının birkaç kez tıklatılması ile odağı oraya kaymıştı."Merhaba Hyunjin, ben Seungmin. Seninle bir şey konuşmak için buraya geldim."
İsminin tanıdık gelmesi ile düşündüğünde Minho'nun arkadaşı olduğunu hatırlaması ile onayladı onu.
"Önce Minho'nun seninle konuşmak istediği bir şey var, sonrasında ben konuşacağım seninle."
Elindeki telefonu Hyunjin'e uzattığında başta garipsemiş olsa bile Minho'nun görüntüsü ile gülümsedi. "Günaydın, ne yapıyorsun?"
"Dediğin tabloyu bitirmek üzereyim, son kısımları için uğraşıyordum. Bir şey mi oldu da?" olumsuz anlamda başını salladı Minho. "Bugün randevuyu Seungmin ile yapacaksın. Seninle aynı bizim yaptığımız gibi birtakım sorular soracak ve senden onları o an nasıl düşünüyorsan, çekinmeden söylemeni istiyorum."
İç çekti Hyunjin. "Peki neden bunu seninle yapmıyoruz?"
"Bunu Seungmin sana detaylı olarak anlatacak. Kendini gergin hissedeceğin bir durum yok, Seungmin de benim arkadaşım ve işinde başarılı bir psikiyatrist. Bana ve Ryujin'e karşı nasıl tedirgin olmadan yaklaşabiliyorsan, ona da öyle olmanı istiyorum senden."
Sadece başını sallamak ile yetindi Hyunjin. Ekrandan gülümseyen Minho içini bir tık rahatlatsa da, gerilmekten kendini alamıyordu. "Sana güveniyorum ve seni seviyorum."
Minho'nun sözleri gülümsemesini büyütmüştü. "Bende seni seviyorum."
Konuşmayı bitirdikten sonra telefonu Seungmin'e geri uzattı. Her zaman Minho'nun oturduğu koltukta oturan Seungmin ona gülümsemiş ve telefonunu sessize alarak cebine yerleştirdi.
Bacak bacak üstüne atarken konuştu. "Klasik bir şekilde başlayalım o hâlde. Bugün kendini nasıl hissediyorsun Hyunjin?"
"İyi sadece şu an biraz gergin hissediyorum."
"Benden çekinmeni gerektirecek bir şey olmasa bile neredeyse üç yıldır bu konuşmayı sadece Minho ile yaptığın için seni anlıyorum. Peki neden burada olduğumu tahmin edebiliyor musun?"
Olumsuz bir cevap.
"Seninle hastane yolculuğumuzun sonuna gelebiliriz ama bunu senin bana verdiğin cevaplar belirleyecek. Doktorun yani Minho'ya göre artık insan içine rahatça çıkabilir ve ayaklarının üzerinde durabilirsin."
Hyunjin'in ona heyecanlı gözler ile bakmasına gülümsedi Seungmin. "Normalde bu tarz durumlarda ekstra psikiyatrist randevusuna gerek kalmaz ama Minho ile bir ilişki içerisindesin. Bu yüzden sadece Minho'ya göre çıkış işlemlerin yapılamıyor, bu onu istemedi ve benim çıkış işlemlerin ile ilgilenmemi istedi. O yüzden sana soracağım ve sende benim sorularıma olduğu gibi cevap verceksin, konuşmak istemezsen baş sallayabilirsin anlaştık mı Hyunjin?"
Gelen olumlu cevapla gülümsedi ve defterinj önüne çekti Seungmin. "Üç ayrı kişilik gördüğün yazıyor raporunda, onları hâlâ görüyor musun?" reddetti.
"En son onları ne zaman gördün?" bir süre düşünmenin ardından "Seo-jun'un kaçırmadan önceki gelişinde," dedi.
Not alırken konuştu. "O gelmeden önce onları sık sık görür müydün?"
"Sadece kriz zamanlarımda."
"Ne sıklıkla kriz geçirirdin ve bunun sebebi neydi?"
Aslında bunların hepsi elinde cevapları olan sorulardı ama cevaplarını Hyunjin'den özellikle duymak istiyordu. "Haftada iki veya üç kezdi ve genelde de kabuslarımdan kaynaklı oluyordu."
"Kabuslarında ne görüyordun? Hatırlıyor musun?" sadece olumsuz bir cevap aldı.
Soru-cevap şeklinde neredeyse iki saate yakın devam ederlerken son sorunun cevabı ile defteri kapattı Seungmin. "Dürüst olduğun için teşekkür ederim. Sana detaylı bilgilendirmeyi yapacağım. Ufak bir bilgilendirme yapayım, artık benim hastamsın. Çıkış işlemlerini yapabilmem için."
Şaşırsa bile bir bildiklerini olduğunu düşünürek sabahtan beri içini kemiren soruyu sordu Hyunjin. "Acaba bugün Minho gelecek mi?"
Seungmin reddetti. "Minho'nun kız kardeşi biraz rahatsızlandı, sana söylememi istedi. Tamamen aklımdan çıkmış, ailesi ile arası iyi değil bildiğin üzere. Minju'ya şimdilik o bakıyor."
Ufak bir teşekkür ederek yatağına uzandığında derin bir nefes verdi Seungmin. Cebindeki telefonu çıkartmış ve görüntülü olarak Minho'yu aramaya başladığında, Hyunjin'in yanına koydu telefonu. "Konuşmanız bitince telefonu Ryujin'e verirsin, görüşmek üzere Hyunjin."
Karşısındaki bedenin yüzünün direkt gülmesi ile beklemeden odadan çıktı Seungmin. "Bir sorun mu var Seungmin?"
Ekrana bakmadan konuşan Minho ile ufak bir kıkırtı bıraktı Hyunjin. Onun sesini duyması ile direkt ekrana baktığında, ikisi de gülüyordu bu sefer.
"Ne yaptınız güzelim, bir problem olmadı değil mi?"
Direkt başını salladı Hyunjin. "Hayır, aksine oldukça rahat geçti."
Bununla derin bir nefes aldı. Hyunjin'in Seungmin'e karşı rahat olmayacağı düşüncesi içini kemirmişti. Bir yandan önündeki çorbayı karıştırırken bir yandan da Seungmin'in ona sorduğu soruları öğrenmek istedi. "Söyleyemem, Seungmin ikimizin arasında kalacağını ve sana daha sonra bilgilendirme yapacağını söyledi. Bana kesinlikle bir şey anlatma sen dedi."
İkisi birkaç gün boyunca sürekli telefondan görüşerek konuşurken, bugün Minho hastaneye tekrar geliyordu.
Sabah yüzündeki öpücükleri hissederek uyanan Hyunjin direkt gülümsemeye başladı. "Kalk bakalım uykucu, kalkma vakti."
Hastanede kumaş pantolon ve gömlek görmeye alıştığı Minho'nun siyah bir eşofman takımı ile geldiğini görünce direkt kaşlarını çattı. "Neden böyle giyindin?"
"Çıkış işlemlerin tamamlandı artık, bende yakının olarak seni almaya geldim." Vücudunu inceleyen bakışları duyduğu şey ile şaşkınlıkla yüzüne çıktığında, Minho'nun güler yüzü ile karşılaştı.
Elindeki giysi çantasını Hyunjin'e vermiş ve birkaç dakikalık işi olduğunu söyleyerek yanından ayrılmıştı. Hâlâ buna zar zor inanan Hyunjin, Minho'nun kıyafetlerini üzerine geçirmiş ve onu beklemeye başlamıştı.
Çıkış işlemlerini tamamen bitirdikten sonra Hyunjin'in eşyalarını alarak hastanenin dışına çıktılar beraber. "Minho, şaka gibi geliyor."
Arabayı çalıştırırken güldü. "Ben sana demiştim, bir gün seni bu hastaneden ben çıkaracağım diye."
Bu dediğine Hyunjin de gülerken hemen yanağına bir öpücük bıraktı. Kısa bir sürede eve ulaşırken, Minho elini tutarak içeri soktu. "Daha önce gelmiş olsan bile, evimize hoş geldin sevgilim."
Anında bu cümle ile Hyunjin'in gözleri dolarken elindeki karton poşeti yere bırakarak Minho'nun boynuna sarıldı. Minho da ona karşılık verirken akan mutluluk gözyaşları ile gülümsedi.
"Seni çok seviyorum Minho."
Ayrıldıklarında Minho direkt kelebek öpücükler bırakmaya başladı Hyunjin'e. Bununla ufak kahkahalar atan Hyunjin, dayanamayarak kısa ama duygulu bir öpüşme başlatmış ve bunu en kısa şekilde tutarak ayrılmıştı.
Hyunjin'i tekrar bir öpüşmenin içine çekmeden önce ise söylediği şey ile Hyunjin'in kalbini hızla artırdığına emin bir şekilde konuştu.
"Üzgünüm güzelim ama bu konuda benimle yarışabileceğini sanmıyorum."
•••
Mantık hatası veya yazım yanlışı varsa kusura bakmayın biraz hastalıktan geberdiğim için geç gelen bir bölüm oldu.
Ayrıca yarın my demons birinci yılına giriyor... Ben bir ara her ay bir bölüm attığım için bu kadar uzun sürse de artık bitmek üzere.
♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my demons, hyunho
أدب الهواة"Zaten bir savaşta değil miyiz doktor? Yaşam savaşı gibi." elindeki kağıdı parçalamaya devam ederken konuştu. "Buna hangi gözden baktığın önemli; sana göre bir savaş gibi gözükse de, çoğu kişi bunlar için hayatın ufak acıları der."