"O yanımdaydı..."
"Kim yanındaydı Hyunjin? Kim bu kadar şiddetli kriz geçirmeni sağlıyor?"
Ağzını açtığında ağlayacağını bildiği için konuşmazken başını eğerek bakışlarını bileklerinde tuttu.
"Hyunjin, kaçarak bir yere varamayız, biliyorsun değil mi?"
Onaylarcasına kafa salladı. "O zaman neden anlatmıyorsun bana?"
Ellerini kulaklarına kapatarak ağlamaya başladığında, Minho yine kriz geçireceğini anladığını gibi bileklerinin yaralı kısımlarının üstünü tutarak kendine bakmaya zorladı.
"Beni bırakmıyor Minho, tam diyorum artık görmeyeceğim yine geliyor. Ben artık çok korkuyorum, sanki her an beni öldürebilir gibi geliyor."
Kaşlarını çattı. "Kim sana zarar veriyor Hyunjin? Zex mi?"
Hıçkırıkları arasında zar zor konuşurken mırıldandı. "Her şey beni çok zorluyor Minho, herkes, her şey. Ben artık dayanamayacağım."
"Her şey çok güzel olacak Hyunjin, sadece biraz daha zamanı var."
Korkmuş hâli hâlâ geçmemişken Minho daha fazla zorlamamış sakinleşmesini beklemeye başlamıştı.
Bir süre sonra başını omzuna bırakmış nefeslerinin düzenli hâle gelmişti. Konuşmak için uzaklaşacağı zaman çoktan uyuduğunu görmesi ile yatağına yatırmıştı.
Odadan ayrılmış ama kısa bir süre sonra elinde ilk yardım seti ile geldi Minho. Önce kelepçelerden parçalanmış bileklerine pansuman yapmış, ardından yaranın açık durmaması için bandaj ile üstünden iki tur geçmişti.
Kafasında yankılanan seslere dur diyemediği için direkt odadan çıkmış ve koridordaki masasında duran Ryujin'in yanına gitti.
"Hwang Hyunjin'in çocukluktan kalma bir travması var mı?" Genç kız direkt olumsuz anlamda kafasını salladı. "Bana Hyunjin'in ilk hastane raporlarını getir, odamdayım."
Bir önceki hastane raporlarını incelemeye devam ediyordu Ryujin'in gelmesini beklerken. Hyunjin'i tetikleyen ciddi bir şey vardı, ailesi veya raporlar yok dese de vardı.
Küçük yaşta hastaneye yatması ve gençliğini hastanede geçirmesi önceden yaşadığı bir şey olduğunu gösteriyordu.
O düşünceleri ile cebelleşirken Ryujin elinde kalın ve siyah iki dosya ile içeri girdi.
"İlk hastane raporları yatırılmasından daha geç alınmaya başlamış, eksik kısımlar fazla ama elimizdeki Hyunjin'e dair en eski belgeler bunlar."
Onu onaylayarak odanan çıkmasına müsaade etti.
Gözleri önündeki dosyalarda gezinmiş ardından bekletmeden ilk dosyanın kapağını açtı.
Hasta adı ve soyadı: Hwang Hyunjin
Yaş: 12
Teşhis: Şizofreni ve anksiyete bozukluğu'Erken ergenliğe girme ile başlayan anksiyete ve hayali arkadaş adı altında şizofreniye yakalanma.'
'Üç farklı karakter görüyor. Bunlar Elie, Lucy ve Zex.'
'Elie, Hyunjin'e zarar vermiyor. Hyunjin kendini baskı altında hissetmeye başladığında onunla konuşuyor.'
'Lucy, Hyunjin'e zarar vermiyor. Lucy küçük bir kız çocuğu, düzenli olarak Hyunjin ile konuşuyor. Hyunjin resim çizerken yanında çoğu zaman Lucy oluyor.'
'Zex, Hyunjin'e zarar veriyor. Fiziksel olarak zarar vermese bile, Hyunjin'in düşüncelerinde büyük bir rol alıyor. Zex yanında olduğunda durgun oluyor, kendini toplumdan soyutlamaya çalışıyor. Zex duvarlara gizleniyor ya da kapı arkalarına saklanarak Hyunjin ile iletişim kuruyor. Zex'in olduğu ortamda saldırma eğilimi yüksek oluyor.'
'20 Mart 2000 doğumlu olan Hwang Hyunjin'e, 24 Haziran 2012 tarihinde teşhis koyulmuştur.'
'Herhangi bir çocukluk travması olmasa bile yaşadığı bir takım şeylerin altında duruyor.'
'Sakinleştirici onu deli ediyor, onu gördüğü an vurdurmamak için her şeyi yapabiliyor.'
'Hareketlerini kısıtlanmasını istemediğini söyledi, bu onun için önemli!'
'İlk yatış sürecinde ailesi ile görüşme gerçekleştirdi, ilerleyen zamanlarda ise buna son vererek gelmelerini istemedi. Ailesi yine de gelmek istese bile hâlâ görüşmek istemiyor'
Ve daha yazan onlarca madde...
Hepsini tek tek okurken herhangi bir dikkat çekecek madde arıyordu. Gözleri maddeler üzerinde hızla kayarken oda Minho'nun son ses çalan telefonu ile sessizliğini kaybetti.
"Changbin? Bir sorun mu var?"
Karşıdan yanıt beklerken bir yandan da okuduğu raporların notlarını alıyordu.
"Hayır, bir sorun yok. Bu akşam içmeye gidelim mi?"
Bir süre cevap vermese de onayladı. "Gideriz sen diğerleri ile konuştun mu?'
"Arayacağım şimdi onları da, en zor senden izin çıktığı için ilk senden başlayayım dedim."
Ufak bir kıkırtı bıraktı Minho. Elindeki kalemi bırakarak arkasına yaslandı. Gözleri tavandayken "Bugün iyi günümdeyim koca adam. Dokuz gibi?"
Karşıdan gelen onayla ufak bir veda ardından telefonu kapattı.
"Biraz kafa dinlemek bana da iyi gelecek."
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my demons, hyunho
Fanfiction"Zaten bir savaşta değil miyiz doktor? Yaşam savaşı gibi." elindeki kağıdı parçalamaya devam ederken konuştu. "Buna hangi gözden baktığın önemli; sana göre bir savaş gibi gözükse de, çoğu kişi bunlar için hayatın ufak acıları der."