Yine yağmurlu olan bir günde hastanenin camları kırılmamak için direnir gibiydi. Hastanede ise alışılmış temponun aksine sakinlik vardı. Bunu fırsat bilenler ise arkadaşları ile sohbet edecek yer arıyordu.
Minho ise her zaman olduğu gibi önünde yığınla olan raporları incelemekteydi.
"Minho! Biz kapalı bahçeye gidiyoruz sende gelsene."
Ryujin'in yine kapı çalmadan girmesi ile Minho'dan bir göz devirme kazanmıştı.
"İşim var Ryu, siz gidin. Ben gelmeyeceğim."
Masanın karşısına geçti Ryujin. "Bir gün şu odanda raporları incelerken ölü bulunacaksın diye korkuyorum. Bir insan nasıl izin günlerinde bile çalışabiliyor anlayabilmiş değilim."
Minho ise sadece omuz silkmekle kalmış ve raporlara tekrar dönmüştü.
"İyi bari bizle gelmiyorsan hastalarına bak, bir çoğu seninle görüşmek istiyordu akşama doğru. Şimdiden çık sen, yaşam belirtisi verirsin en azından."
Tek kaşını kaldırarak baktığında Ryujin dil çıkartıp hızla odadan çıktı.
"Bir gün ya o beni çıldırtacak ya da ben onu boğazlayacağım."
Bir süre daha raporlar ile ilgilendikten sonra eline not defterini alarak tek tek herkesi ziyaret etmeye başladı.
Çocuk bir hastanın odasından çıkarken omuzuna atılan el ile refleksle kendini geri çekti.
"Aşkım psikiyatrist olarak harcanıyorsun, bu refleksler ile senin askerî bir birimde çalışman gerekirdi."
İç çekti Minho. "Boş yapıyorsun Seungmin, ben işimden gayet memnunum."
Minho'nun koluna girmiş ve dudaklarını büzerek ona baktı. "Yalnız minik kalbimi kırıyorsun koca adam, haberin olsun."
"Aegyo ile beni kandıramazsın, ayrıca sen niye geldin?"
"Aşk adamımın yanına gelemem mi ya?"
Minho kendini tutamadan gülerken Seungmin'i kolunun altına alarak odasına ilerledi.
"Gelebilirsin tabii de, sen gelmek yerine ayağına çağırmayı tercih ettiğin için genelde şüphelenmedim değil."
Kendini deri koltuğun üstüne atan Seungmin ile o da kendi koltuğuna oturdu.
"Doğru düşünüyorsun, normalde gelmezdim zaten. Benim hastane değişikliği olacak gibi, yeni psikiyatristler geliyormuş benim hastaneye. Hastanede en eski ve yerini değiştirmek isteyen de ben olduğum için beni buraya göndermeyi düşünüyorlar. Bende hemen onayladım."
Dosyaları düzenleyip masanın kenarındaki dolaba koyarken güldü. "Beni asla yalnız bırakmıyorsun değil mi? Önceden de böyleydin, sırf ben gitmek istediğim üniversitede yalnız kalmayayım diye tercih listende birinci sıraya yazmıştın."
Sadece gülümsemek ile yetindi Seungmin. İkili bir süre daha sohbete devam ettikten sonra saatin fazla ilerlemesinden ötürü Seungmin veda ederek hastaneden ayrıldı.
Tam hastaneden çıkacakken bugün Hyunjin'i kontrol etmeyi unuttuğunu fark eden Minho, çantasını bırakarak Hyunjin'in odasına ilerledi.
Kapısını birkaç kez tıklatarak içeri girdiğinde bacaklarını kendine çekerek oturmuş bir Hyunjin gördü.
"Bir haftadır ne yapıyorsun bakalım?"
Gördüğü bedenle sadece omuz silkmekle yetindi Hyunjin.
"Hiçbir şey olmadı. Sadece resim çiziyor ve günlük tutuyorum."
Sesindeki soğukluğu hisseden Minho, birkaç adım atarak aralarındaki mesafeyi azalttı ve karşısındaki sandalyeye oturdu.
"Bir sorun mu var Hwang?"
Olumsuz anlamda başını sallasa da bir şey var gibi hissediyordu Minho. Çünkü Hyunjin her ne kadar çoğu zaman kendini geri çekse bile ilk gününden itibaren bu kadar soğuk davranmamıştı.
"Pekâlâ, daha fazla istemediğin bir şey hakkında konuşmayacağım. Yine de haberin olsun her ne konuda olursa olsun, seni dinlemeye hazırım Hyunjin."
Varla yok arasında ufak bir tebessüm bıraktı Hyunjin ardından tekrar boş gözlerle Minho'ya baktı.
Hyunjin'in konuşmayacağını anlayan Minho ayaklanmış ve sol tarafta bulunan masanın üstündeki günlüğe uzanmıştı.
"Son dört günü hiç yazmamışsın, bir sebebi var mı?"
Omuz silkerek yanıtladı. "Belirli bir sebebi yok, yazmak istemedim."
"Kendin bu zamana kadar hep istediğini ve bunun sana iyi hissettirdiğini söyleyerek yazmak istemiştin."
Derin bir iç çekip defteri geri koydu.
"Birden bu şekilde kendini her şeyden soyutlaman normal değil Hyunjin. Yine de sen anlatana kadar zorlamayacağım seni."Kafasını salladı. "Daha fazla bir şey konuşmayacaksak bana müsaade eder misin? Uyumak istiyorum."
Bu isteğini kabul etmiş ve odadan sessizce ayrılmıştı.
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my demons, hyunho
Fanfiction"Zaten bir savaşta değil miyiz doktor? Yaşam savaşı gibi." elindeki kağıdı parçalamaya devam ederken konuştu. "Buna hangi gözden baktığın önemli; sana göre bir savaş gibi gözükse de, çoğu kişi bunlar için hayatın ufak acıları der."