"Doktor, senden bir ricada bulunabilir miyim?"
Hyunjin'den gelen soru ile kafasını çizimlerden kaldırmış ve onaylar anlamda kafa sallamıştı.
"Biraz kağıt verebilir misin? Çizim yapmak istiyorum ama yeteri kadar kağıdım olmadığı için olan kağıtlarımı da bitirmek istemiyorum."
Onu onaylayarak konuştu. "Bekle beni bal çocuk, geliyorum şimdi."
Hyunjin'den gelecek cevabı beklemeden kendi odasına gitmiş ve açılmamış bir paket A4 kağıdını alarak tekrar Hyunjin'in odasına gelmişti.
"İşte, artık rahat rahat çizim yapabilirsin. Ah... Hatırlamışken. "
Cebinden çıkarttığı tükenmez ve çizim kalemlerini de masanın üstüne bırakmış ve tekrar Hyunjin'in yanına oturmuştu.
"Bir şey istediğin zaman bana söyleyebilirsin, aramızda güvenli bir bağ kurmak istiyorsak eğer temel önemli bal çocuk."
Yanağını sıkarak önüne döndüğünde Hyunjin gözlerini çekmeden hâlâ onu inceliyordu. Minho tekrar Hyunjin'in çizimlerine bakarken genç olan sanki yanındaki adamı hafızasına kazımak ister gibi inceliyordu.
"Bir şeye odağımı verdiğimde çok yakışıklı olduğumu söylerler."
İç çekti. "Doğru söylüyorlarmış o zaman doktor."
"Yine formundasın, beklemeden cevap vermeler falan."gülümseyerek konuştuğunda Hyunjin de ufak bir tebessüm bıraktı.
Bakmaya son verdiği çizimleri Hyunjin'in baş ucundaki komodine koyarak yanındaki gence döndü.
"Şimdi gitmem gerek bal çocuk, halletmem gereken bazı işlerim var. Sende ben tekrar gelene kadar bir sürü resim çiz ki, sonraki gelişimde tekrar onlara bakayım."
Hyunjin'in kafa sallaması ile ayağa kalkarken kapının çalması ile ikisi de kapıya dönmüş Minho'nun onayıyla içeri tam girmeden kafasını gösteren Ryujin gözükmüştü.
"Minho bölmek istemezdim ama istediğin kişiler geldi."
"Geliyorum hemen." Ryujin odadan çıktığında hemen o da arkasından çıktı.
Bekleme koltuklarında oturan ikiliyi gördüğünde kafası ile selam vermiş ardından odasına geçmesi ile onlar da arkasından gelmişti.
"Öncelikle kusura bakmayın, sizi böyle apar topar çağırmak istemezdim."
İkisi de sorun olmadığını belirtmek istercesine kafasını sallayarak ve gülümsedi.
"Sorun değil Bay Lee, Hyunjin ile ilgili bir sorun yok değil mi?"
Onları reddederek önüne başka bir defter çekerek ikiliye baktı.
"Lafı uzatmayı çok sevmem o yüzden sizden de aynı şeyi bekliyorum, lütfen. Hyunjin çocukken veya ergenliğinde yaşadığı bir travmatik olay var mı? Onu gerçekten derinden etkileyen."
Direkt aldığı olumsuz cevapla notunu alırken konuşmaya devam etti. "Hyunjin ilk şizofreni tanısı konduğunda ve konmadan önce nasıldı, size ve çevreye nasıl tepkiler verdi?"
Bir süre düşündü ikili ardından babası konuşmayı başlattı. " Hyunjin aslında çocukken aşırı hiperaktif bir çocuktu. Sürekli oyun oynar, deliler gibi ortalıkta koşturdu. Sonra da günün yorgunluğu ile direkt uyku saatinde uyuyakalırdı. Hyunjin ortaokula başladığında kendini kapatmaya başladı. Sürekli oyun oynamak isteyen çocuk, artık sadece kulaklığını takarak resim çizmek istiyordu."
Soluklanma ihtiyacı hissederek ufak bir nefes aldı. "O zamanlar erken ergenliğe girdiğini düşünürek çok da garipsemedik. Bir süre sonra işler çığırından çıkmaya başladı, geceleri çığlık atarak uyanıyor ve asla geri uyuyamıyordu. Ona neler olduğunu sorduğumuzda sanki birileri onu izliyormuş gibi hissettiğini söylerdi."
Önündeki sudan büyük bir yudum alırken bu sefer karısı konuştu. "Başta kabus gördüğünden düşünsek de, artık hiç odasından ve yatağından çıkmıyordu. Hastaneye gittiğimizde öğrendik şizofreni hastası olduğunu. Doktora neden olduğunu sorduğumuzda travmatik bir etki yüzünden olabilir dedi ama Hyunjin'i derinden etkileyen bir olay olmadı. Okulunda arkadaşları ile arası iyiydi yani bize o şekilde söylüyordu. Derslerinde de oldukça başarılıydı ama hastalığı çıkınca ne kadar ısrar etsek de okula gitmek istemedi, bizde bir süre sonra ona uyduk."
Kalemi elinde bir yandan döndürürken ebeveynlerin dediklerini kafasında tartıyordu.
"Hyunjin sizle hastaneye yattığını andan beri görüşmüyor, bunun belirli bir sebebi var mı?"
İkisi de olumsuz anlamda kafa salladı.
"İlk yatırıldığı zaman birkaç kez bizimle görüştü ama bir süre sonra gelmemizi istemedi, sürekli geldiğimizde gitmemiz gerektiğini söyledi. Biz yine de gelince bu sefer doktoru gelmememiz gerektiğini, biz gittikten sonra kriz geçirdiğini söyledi. O zamandan beri de görüşemiyoruz."Son dediklerinden sonra bir süre kimseden ses çıkmadı. "Vaktinizi bana ayırdığınız için teşekkür ederim Bay ve Bayan Hwang."
Ayağa kalkması ile onlarda ayağa kalktı. Ufak bir selamlaşmadan sonra odadan çıktıklarında Minho kendini geri sandalyesine attı.
"Senden daha farklı bir enerji alıyorum bal çocuk, umarım ben yanlış çıkarım."
•••
•••
ŞİMDİ OKUDUĞUN
my demons, hyunho
Fanfiction"Zaten bir savaşta değil miyiz doktor? Yaşam savaşı gibi." elindeki kağıdı parçalamaya devam ederken konuştu. "Buna hangi gözden baktığın önemli; sana göre bir savaş gibi gözükse de, çoğu kişi bunlar için hayatın ufak acıları der."