karanlık.

593 56 68
                                    

aysel git başımdan, ben sana göre değilim.
ölümüm birden olacak seziyorum.
hem kötüyüm, karanlığım, biraz çirkinim.
aysel git başımdan istemiyorum.

benim yağmurumda gezinemezsin, üşürsün.

dağıtır gecelerim sarışınlığını.

uykularımı uyusan nasıl korkarsın,
hiçbir dakikamı yaşayamazsın.
aysel git başımdan ben sana göre değilim.
benim için kirletme aydınlığını.
hem kötüyüm, karanlığım, biraz çirkinim.

                                      - Atilla İlhan
.
.
.
.

28 Mayıs 2022

Hande'den

Pencereden içeriye sızıp ilk iş asıl Güneș'imin koyu sarı saçlarına konan ışıklar, göğsümde yeşil gözlerini kapamış huzurla uyuyan Zehra ve bütün bir gece bir dakika bile uyumadan, hiç sıkılmadan yüzünün her detayını izleyen ben.

Minik, turuncu ve pek görünmeyen çilleri vardı yanaklarının üzerinde. Uyurken hafifçe büzülen, biçimli, canlı bir pembeye sahip dudakları. Beni azarlarkenki ciddiyetinden eser yoktu böyleyken, içinde kötülüğe dair hiçbir şey barındırmıyormușçasına masum bir yüzü vardı.

Uzun bir süreden sonra, hatta hayatımda ilk defa bir gecemi daha uyuyamayarak geçirmeme rağmen hiç olmadığım kadar huzurluydum. Fakat bir taraftan da korkuyordum. Gerçekten bir güneşti Zehra, benim karanlığıma bulanmasından korkuyordum.

Daha karşı karşıya geldiğimiz ilk andan itibaren yüz üstü bırakmıştım onu. Tanıştığımız günün akşamı geçirdiğim yoksunluk krizi yüzünden hastanelik olmuş, dört günümü beyaz duvarlar arasında geçirmiştim.

Aldığım ağır antidepresan ve sakinleştiriciler yüzünden bir zombiden farkım kalmıyordu. Ancak aldığım düşük dozdaki uyuşturucular ayağa kaldırabiliyordu beni. Can dostum dediğim İlkin yine köşe bucak kaçmaya başladığımı anlayıp da o gece evime gelmemiş olsaydı geberir giderdim büyük ihtimalle.

Yetimhane denen o bok çukurunun bana kazandırdığı tek iyi şeydi İlkin. İki bileğimden oluk oluk kan akarken de o yanımda olmuştu, çalıştığı barın tuvaletinde elimde şırıngayla bayıldığımda da.

Tüm bunlara rağmen hastaneden kaçar kaçmaz ilk soluğu bir meyhanede zil zurna sarhoş halde almıştım. Ben de buydum işte, alkolik annenin bağımlı çocuğu. Tanrı'nın karşısına güneşten hallice bir kadın çıkarıp acısına acı ekleyen çocuğu.

Bir yanım 'sen benim uykularımı dahi uyuyamazsın, git yazık etme kendine' diyip onu boynumdan kovmak istiyor, bir yanımsa ruhumun hiç şahit olmadığı bu huzuru, kalbimin aldığı alevi ömrümün sonuna kadar benimle saklamak istiyordu. Kabul ediyordum yavaş yavaş.

Sevmek nedir, sevilmek nedir asla öğrenememiștim. Bu yüzden adını koyamasam da bu kadına karşı kalbimin ayrı bir odası olduğuna emindim sadece.

Ben gözlerimi ona dikmiş, düşüncelerimin arasında kaybolurken Zehra yavaş yavaş hareketlenmeye başladı. Gözlerini açmadan burnunu boynuma sürttü önce, ardından gerinip yeşillerini benimle buluşturdu.

Zehra'dan

Artık uyanmamı istercesine inatla gözüme gözüme vuran güneş yüzünden gözlerimi aralamakta zorlandım. Her sabahkinin aksine burnumun ucundaki hafif vanilya kokusu aklımı karıştırsa da içgüdülerime engel olamayarak daha çok çektim o kokuyu içime.

papatyalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin