When I'm around slow dancing in the dark,
don't follow me you'll end up in my arms.
- Joji
.
.
.
.15 Haziran 2022
Uzun süreli ikna uğraşlarımdan sonra onun yaralarını temizlemek için birkaç malzeme almak adına nöbetçi bir eczane bulmuștuk Hande'yle. Ben içeride kasaya ödeme yaparken Hande dışarıda telefonla İlkin'le konuşuyordu.
"Evet onunla gideceğim."
..."Oha İlkin! Abart biraz daha amına koyayım."
..."Ya Elif seni yanına yanaştırmıyor mu ne yapıyor, ne bu sapıklık? Defol git karının yanına kapatıyorum ben."
..."İlkin bir imada daha bulunursan o motoru alır şarampole yuvarlarım."
ben onu duyduğumu belli etmemek için kahkahalarımı yutarak dışarı çıktığımda o da telefonu kapatıp, sanki az önce küfür kıyamet kavga eden o değilmiş gibi tatlı tatlı gülümseyip koluma girdi tekrardan.
Bir deli dolu, bir sakindi. iki hali de devrelerimi yakmaya yetiyordu bir şekilde. ama birini seçecek olsam sanırım şu anki uysal halini seçerdim. Ne dersem onaylıyor, arada salak salak bana bakıp gülümsüyor ve sanki sığınacak bir yer arıyormușçasına bana sokulup duruyordu.
Neyden olduğunu bilmeden onu korumak istiyordum. Elimde olsa bir ömür kollarımda tutar, bebeğim gibi gözlerdim. Hiç alışkın olmadığım, hiç tanımadığım şeyleri bu son 1 ayda deneyimliyordum. Garipti.
İkimiz de ufak konuşmaların dışında bir şey söylemeden benim evimin önüne geldik. apartman kapısını açıp Hande'ye yol verdim, Arkasından da ben merdivenleri çıkmaya başladım.
"Seni bu merdivenlerden ayık kafayla çıkarken görmek de varmış."
"Efendim?"
"En son buraya geldiğinde kucağımda bir kediye küfrettiğin için benden özür diliyordun."
"Yani şu anda da yapabilirim onu aslında..." içinde dört beş kişi falan vardı bunun.
"Hande."
"Efendim."
"Yürü." evin kapısını açtıktan sonra onun ardından eve girdim.
.
.
.
.Kendi ceketimi portmantoya astıktan sonra onunkini de aldım.
"Ben mutfağa geçiyorum, sen şu poşeti al bakalım." dedim içinde baticon ve birkaç sargı bezi olan poşeti verirken.
"Jefri'yle oynayabilir miyim biraz?"
yatağımın üstüne yatmış salak salak debelenen tüy yumağına bakarak masumca sormuştu. bir elimle çenesini tuttum ve gamzelerine birer öpücük bıraktıktan sonra cevap verdim.
"tabii ki de oynayabilirsin, özlemiştir o da seni. kendi gibi tatlı bebenin birini bulunca..." al al yanaklarıyla beni cevaplamadan yatakodama koşturdu. bir lokmada yememek için kendimi gerçekten zor tutuyordum.
Bir elimde içinde küçük bir havlu olan sıcak su leğeni, diğer elimde de bir kupa adaçayıyla odama girdiğimde kapının pervazına dayanıp bir süre karşımdaki manzarayı izledim.
Hande yatağıma uzanmış, Jefri'yi de eline almıș burnunu onun burnuna sürtüyor, yüzünü öpücüklere boğuyordu. Normalde ben dokunmak istesem içinden canavar çıkan evladım da halinden gayet memnun, hiç sesini çıkarmıyordu.
Bir süre içimi ısıtan bu tabloyu izledikten sonra gelen farkındalıkla Hande'ye seslenip yanına adımladım.
"Hande, o kadar yaklaştırma hayvanı suratına. Yara bere içindesin zaten bir tırmık da ondan yiyeceksin şimdi."