“Yapma. “ diyor, “Olmaz.” diyorum “Sözüm var, geleceğim diye söz verdim ona. Bilmiyor musun?"
.
.
.
.1 Ağustos 2022
Zehra'dan
Kamp ateşinde akşam sohbetleri, gün içinde bitmek bilmeyen atışmalar, güneşin tepemizde olmasına rağmen deniz görmemișçesine yapılan deve güreşleri ve dahasıyla geçen güzel bir tatilin ardından eve döneli 2 gün olmuştu. Gerçekten her birimize iyi gelmişti bu, en çok da Hande'ye. Dünya umrunda değilmiş gibi doyasıya eğlenmiş ve babasının konusunu da hiç açmamıştı.
Döndüğümüz gün sormaya yeltendim kararını ancak hiç oralı olmadı bile. Yokmuş gibi davranıyordu, her sorununa yaptığı gibi. Onu darlayıp mutsuz etmek de istemiyordum. Onun evinin salonundaki geniş koltukta beraber uzanmışken o izlemekte inat ettiği bir dc filmini, ben ise tam karşımda duran tuvallerini incelemekle meşguldüm. Üstü kapalı olan hala aynı yerde duruyordu, Hande'nin verdiği sözlerin, yahut söylediği şeylerin ne zaman yerine oturacağını merak etmiyor değildim.
"Hande çok sıkıldım ben ya, sabahtan beri birbirlerini dövüyorlar işte nesinden zevk alıyorsun bunun?"
düşüncelerimde daha fazla kaybolmamak için bir iç çekip, kucağımda yarı oturur pozisyonda dururken bir yandan patlamış mısırını yiyen Hande'ye baktım kafamı eğerek. söylediklerime kızmış olacak ki hala ağzı doluyken kaşlarını çattı, epey kızgın bir sincaba benziyordu şu an.
"Harley ve Ivy için izliyorum ben, aynı biz. İzlesen sen de anlardın."
bahsettiği karakterleri izledim bir süre. sarışın olan ağzının ayarı olmayan, hiçbir şekilde düşünmeden direkt olaya giren, öleceğini de bilse önüne gelene kafa tutan bi tipti. kızıl olansa devamlı onun götünu toplamakla meşguldü. haklıydı yani, benzemiyor değildik. tekrar sıkıntıdan içimin şiştiğini belli edercesine oflarken Hande'nin telefonuna gelen mesajla onun da dikkati dağıldı.
"Başka bir şey dilesen olacakmış. Cansu 'İlkin'in bara gideceğiz Zehra' mı da getir özledim.' diyor. Sosyal kelebekler sizi."
kıskançlığını belli etmemeye çalışırcasına konuşmasına kıkırdayarak küçük bir öpücük kondurdum dudaklarına. ardından ayaklanıp onu da hazırlanması için yukarı iteklemeye başladım.
"Hadi hadi gidelim geldiğimizden beri kök saldın şu koltuğa ya!"
"Yani sadece orada kalmadık hatırlatayım."
piç piç gülerek yaptığı imaya kalçasına sağlam bir tokat geçirerek cevap verdim ancak ona geri adım attırmak yerine bakışlarını iyice değiştirmişti bu hareketim.
"Hande bakma bana öyle vallahi pişman olursun." yok hala aynıydı, yavaş yavaş üzerime geliyordu bu sefer.
bu sefer ayağımdaki terliklerden birine davrandığımı görünce koşa koşa merdivenlerden çıkmaya başladı.
"15 dakikaya hazırlanıyorsun Hande!"
merdivenin en yukarıdaki basamağından aşağıya sarkıp dil çıkardı bu sefer. gerçekten çocuktan farkı yoktu, elimdeki terliği fırlattım ancak kahkahalarla kaçarak odasına girdi. beni görmediğinden emin olduktan sonra hafifçe gülmeme engel olamadan onu beklerken etrafı toparlamaya başladım ben de.
.
.
.
.İlahi Bakış Açısı
Barın önüne geldiklerinde Hande, üzerlerindeki motorcu montlarıyla dışarıda bekleyen İlkin'in arkadaşlarıyla selamlaştı. Ardından bara girmesiyle Zehra da onu takip etti.