persephone ve hades.

695 66 71
                                    

Indeed, it's wrong to you near me.
One could call me cruel and deceiving.
But in your sacred air, I'm full of light.
Your loving arms are the true delight,
To which I'm lost.
                                   - Tamino
.
.

*medyadaki videoyu bu bölüm için hazırladım, hem şarkıya hem de yorumlara bıraktığım anlamına bakmanızı tavsiye ederim.

**italik yazılar hikaye için önemli.

.
.
.
.

16 Haziran 2022

Zehra'dan

Bütün bir gece sadece 3 saat uyuyabilmiș, geri kalanında da Hande'nin nefes alıșverișlerini dinleyip onu kontrol etmiştim. Ona ne olduğunu tam olarak bilmiyordum. Başına buyruk biriydi, psikoterapi tedavisini ve ilaçlarını aksatıyor ya da düzensiz dozlarda alıyor olabilirdi.

Uzun bir süre ağır ilaçlarla aldığı tedavinin bir yan etkisi olabilirdi belki de geçirdiği kriz. Ama bilmiyordum işte, sorunca öğrenebileceğimi de pek sanmıyordum. Her ne olursa olsun öğrenmeyi ve ona yardım etmeyi kafama koymuştum.

Hayatıma girdiğinden beri bana hiç sahip olamadığım hayatı bahșetmiști, hak ediyordu iyi olmayı.

Arkasına dönmüş, cenin pozisyonunda yatan Hande'nin beline sardım kollarımı. Yüzümü ensesine gömüp kokusunu içime çektim ciğerlerime işlemek istercesine. Sevdikçe sevesi geliyordu insanın resmen, birkaç küçük öpücük kondurdum boynuna.

Kahve gözlerini yavaşça araladı önce, güneş bal rengine dönüştürdü onları. Kollarını açmaya çalışıp gerindi, kendini çok fazla kasmıștı dün gece, hala ağrısı olmalıydı. Ardından arkasını dönüp kollarını boynuma sardı, başını da göğsüme saklayıp derin bir nefes aldı.

Yüzümde bir gülümsemeyle her hareketini izledim sadece, ardından saçlarına bir öpücük kondurdum.

"Hande? İyi misin birtanem?"

"İyiyim." hala göğsümde olduğundan boğuk ve uykulu çıkmıştı sesi.

"Kalkalım mı artık? Saat geç oldu bir şeyler yemen lazım, yattıkça daha çok ağrın olur."

"İstemiyorum uyuyalım." anlaşıldı, mızmız bir adet Hande'yi yataktan çıkarma çabasına girecektim.

Ancak hiç niyetim yoktu buna, kalkmaya çalışınca koala gibi bacaklarını da belime sardı, bir iç çektim. Pekala madem beni bırakmaya niyeti yoktu, ben de bırakmazdım.

Olduğum yerde doğrularak halihazırda kolları ve bacaklarıyla bana sarılan Hande'yi de sıkı sıkı tutup ayağa kalkmamla ufak bir çığlık attı.

"Zehra! Ne yapıyorsun ya, düşüreceksin ikimizi de! Ayrıca bırak beni uyumak istiyorum!"

debeleniyordu kucağımda inmek için ama ondan daha yapılıydım. Kollarımla iyice sardım belini kaçmaması için.

"Bir bebekten farkın yok Hande, öğlen oldu zaten. Hem epey hafifsin seni taşımak da kolay, yemek yedireceğiz sana."

ben mutfağa giden koridora girdiğimde pes edip oflayarak kollarını iki yandan sarkıttı ve başını omzuma koydu. onu mutfak tezgahına oturtup dolaba yöneldim.

"Dolabında bira ve şaraptan başka besin varmış gibi 'sana yemek yedireceğiz' diyor bir de."

elimdeki yulaf paketi, ve meyveleri tezgaha bırakarak hala söylenen Hande'nin iki yanına ellerimi koyup önüne geçtim. çekik gözlerini yeşillerime dikmiş kızgın bir ifadeyle bakıyordu.

papatyalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin