Tekrardan merhabalar!
2. Bölümle karşınızdayım.Yorum yapıp oy vermeyi unutmayınız!
●●●
Bugün kafedeki herkes büyük bir telaş halindeydi. Ben dahil herkes dip, köşe, bucak, her neresi varsa kusursuz etmeye çalısıyorduk. Hepimiz hızlı hızlı deviniyor, yanlışlıkla birbirimize çarpıyorduk.
Mine aceleden, bana yakın zamanda gelmişti kafeye. Erkendi yani. Hayret! İsteyince oluyormuş demek. Ali bugün kulaklıkla değildi, bu da demek oluyordu ki ciddi bir gün hepimizi bekliyor. Nevriye abla hepimizden daha tecrübeliydi, kendisini değiştirmesi gereken bir alışkanlığı yoktu. Açıkçası Mine ve Aliden sonra Nevriye ablanın her günki gibi olması tatlı gelmişti gözüme.
Çok geçmemişti. Müdürün odasındaydık, Melih beyin odası. En iyi ışık alan oda burasıydı, nadir girdiğimizden midir bilmem ama çok hoşuma gidiyor ve bende her seferinde merak uyandırıyordu. Melih bey de tatlı adamdı, hepimizden önce o gelir kafeyi ilk o açardı. Yeni yeni torun sahibi oluyordu ve bize de bir şeyler ısmarlıyordu sıkça. Ama Şef bey buraları Melih abiye emanet edip müdür yaptıysa vardır bir bağları diye düşünmüştüm. Sahi ya, bu adama biz neden hep Şef diyorduk ki. Nedir yani, 'bey' diye hitap edilebilecek bir ismi mi yoktu diye düşünürken Melih bey konuya girmişti.
"Biliyorsunuz ki birazdan Şef hepimizin karşısında olacak. Sizden ricam normalde davrandığınız gibi davranmanız, fakat daha dikkatli olmanız. Özellikle uyarıyorum bir sakarlık çıkartmazsanız, hepimiz buradan bugün mutlu ayrılırız." demişti büyük bir uyarışla. Böyle şeylerin ihtimallerini düşünüyor olmak istenezdim ama Melih bey yapmayın dediyse biz kesin yapardık diye düşünmüştüm.
Hepimiz onaylayıp odadan ayrılmıştık. Herkes kendi işine pür dikkat odaklıyken, bizim mutfağa doğru yüksek yankılanan topuklu sesleri gelmişti. Başımı kapıya çevirdiğimde ciddi duruşlu siyah ceket etek ve topukludan oluşan kombiniyle bir kadın görmüştüm. Yanında duran göbeği burnunda adam da Şef olsa gerekti. Duruşumu düzeltip bakışlarımı işime ayırmıştım, ki mucizevi bir şey görmüş gibi durmayayım. Kadın giydikleriyle beni etkilemedi değildi, asaleti de yerindeydi aslında ama bunu bilmesine hiç gerek yoktu.
"Musluklar değiştirilecek, dolapları yenileriz ve derin dondurucuya da bir el atılabilir. Bunların hepsini not al Büşra." diye konuşmuştu yanındaki kadına planlarcasına. Kadın istisnasız her dediğini elindeki tablete not alırken, göz göze geldiğimizde kendimi tekrar işime vermeye dönmüştüm.
"Günaydın hanımlar! Keyifler nasıl? Var mı şikayetleriniz, eksikleriniz, gerek fazlalarınız?" demişti çabasız duran bir alayla. "Estağfurullah, Şef yok hiç bir eksiğimiz." demişti Nevriye abla saygıyla eğilip selam verirken. Eğilmesine de gerek var mıydı o kadar bilememiştim. Sanki çok bir olayı yoktu. Ne yapacağımı o kadar bilmiyordum ki o an.
"Siz nasılsınız genç bayan? Sustuğunuza göre var bir kusurumuz." demişti bana dönerek. "Hayır efendim yok," demiştim hızlıca.
"Olamaz zaten! Ayrıca uyarımdır, efendim değil Şef demenizi istiyorum. Defalarca kez söyledim, ancak bazılarınızın sorunu kulaklarında olsa gerek" dediğinde yüzüne ıslak sarı bez çarpmış olmak isterdim ama henüz kovulmak için erkendi bana. Buralardan kaçma gibi bir hedefim olduğunu hatırlamak iyi gelmişti. Uzun bir süre bize ve odanın birçok yanına göz gezdirdikten sonra mutfaktan uzaklaşmışlardı. Çok rahatlamıştım.
Ben rahatladım diye sevindiğim sıralar, kafenin ön mekandan yoğun sesler yükselmeye başladığında, Nevriye ablayla bakışıp, koşar adımlarla o yöne doğru ilerlemiştik. Neler oluyordu?
![](https://img.wattpad.com/cover/355090086-288-k144849.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yunan Esintileri
Roman d'amourGerek ailevi gerek arkadaş çevresinde oldukça sıkıntı yaşayan Esin'in pes etmeden kendi ayaklarının üstünde duruşuna büyük destek olan birisi vardı. Bu Adonisle Esin'in hikâyesi. Bu hikaye şiddet betimlemeleri, cinsellik, küfür ve/ya çeşitli yetişki...