Selamm, yeni bölümünüz geldi!
☆ basalım yine
●●●
Kapıyı kapatmıştım ve kilitlediğimden emin olduktan sonra, onu odama davet etmiştim.
Anlaşılan oydu ki, bu gece bana uyku haramdı.Odamın ışıklarını açmıştım ki yüzünü daha net görebileyim. İkimiz de yatağımın üstüne oturmuştuk.
"Mine neyin var, söylemeyecek misin artık?" sorduğm soruyu cevaplamayı amaçlayarak ağzını aralamıştı.
"Esin, gittim içtim ben. Çok içtim, öyle böyle değil. Merakıma yenik düştüm içtim. Taksiyle zar zor geldim buraya kadar." söylediklerini dinlerken başımı sallayarak onaylıyordum. Tane tane anlatmasını beklediğim şeyleri çok sabırsızca anlatıyordu. Ani çılgınlıklarından birisi olsa gerekti bu da.
"İlhan nerede Mine?" bu soruyu sormamla beraber Minenin ağlaması artış göstermişti. Ağlamalar yerini hıçkırıklara bırakmıştı. İlk başta ayrıldıklarını düşünsem de onun dediklerinin beni asıl gerçeğe ulaştıracağını bildiğimden, kendimi onun söylediklerine odaklamıştım.
"Kızar diye gidemedim yanına Esin. Kıyamaz ki o bana. Neden yaptın der, cevabım yok..." bir süre susmuştuk. O ağladı biz sustuk, o ağladı biz yine sustuk. Ayağa kalkmıştım ve Mineyi de benimle kaldırmıştım. Baktım böyle olacak gibi değil, saçma sapan şeylere ağlıyor, ona bir duş aldırma kararı almıştım.
Beni çok korkutmuştu bu saatte...
Banyoya girmiştik beraber ve soğuk suyla yüzünü yıkamaya başlamıştım. "Biraz daha iyi misin?" sadece başını sallayarak olumlu cevap vermekle yetinebilmişti.
Ona duş almasını söylemiştim. Daha sonra yanıma, mutfağa gelecekti. Ona limonlu su yapıyordum iyi gelir ümidiyle.Benim pijamalarımı vermiştim onları giymişti. Saçındaki havlu düştü düşecekken fark edip, havluyu, saçıyla sırtı arasına aldığında, biraz daha ayıldığını anlamıştım.
Masaya karşılıklı olacak şekilde oturmuştuk. Elimdeki limonlu suyu uzattığımda, "Bu ne?" diye sormuştu. Sadece "Limonlu su." demekle yetinmiştim.
Yavaş yavaş içmeye başladığında bana bu duruma nasıl geldiğini anlatmaya başlamıştı.
Bir süre sonra sakinlediğini fark edip, neredeyse tamamen ayıldığını var sayarak, bir şeyler söylemiştim "İlhanı aramamı ister misin, Mine? Gelsin seni alsın. Eminim anlayışla karşılayacaktır."
Başını sallamıştı sadece. O kadar çok konuşmuştu ki onay verirken sadece başını kullanıyor olmayı tercih etmişti.•••
Mineden aldığım onayla İlhan'ı aramıştım. Mineyi almıştı ve eve vardıklarında beni aramalarını söylememin üstünden yaklaşık yirmi dakikadan fazlası geçmişti bile. Gözüm kulağım telefondaydı. İyi olduklarına dair bir şey söyledikleri an uyuyacaktım.
Saat gece yarısı 01:00'i geçmişti bile. Biraz daha beklememin ardından çalan telefonla beraber içime bir rahatlık oturmuştu. Mine arıyordu. Açmıştım "Esin, Mine gayet iyi uyuyor şu anda. Ara dediğin için aradım. Endişelenilecek bir durumu yok. Çok teşekkür ederiz sana da" beni arayan kişi İlhanmış. Ben soru sormadan bana Minenin küçük bir son durumunu vermişti bile.
"Tamam İlhan, lütfen öp onu benim için. Hadi iyi geceler," dediğimde o da bana iyi geceler dilemişti sonrasında kapatmıştım.
Telefonumu kenara koyup uyumaya çalıştım ama çok heyecanlıydım çünkü ertesi gün full hazırlık yapacaktım.
Sadece bir günüm kalmıştı. Bu ülke dışında bir ülkeye adım atmama son bir gün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yunan Esintileri
RomanceGerek ailevi gerek arkadaş çevresinde oldukça sıkıntı yaşayan Esin'in pes etmeden kendi ayaklarının üstünde duruşuna büyük destek olan birisi vardı. Bu Adonisle Esin'in hikâyesi. Bu hikaye şiddet betimlemeleri, cinsellik, küfür ve/ya çeşitli yetişki...