"Hayal gücünden yoksun, isimsiz bir şarkı..."
Üçüncü Bölüm
-
Adının Jeongguk olduğunu öğrendiğim kişi birden bire odamı basmış, birkaç dakika içerisinde beni zıvanadan çıkacağım bir hale getirmiş, kapım alacaklı gibi çalmaya başlayınca da korkudan neye uğradığını şaşırarak banyoya saklanmıştı.
Daha doğrusu onu ben saklamıştım, direktif vermesem pek de hareket edecek gibi görünmüyordu çünkü.
Onun görünmediğinden emin olduğumda kapıya doğru ilerledim ve açıkçası kapıyı sonuna kadar açarken sarf ettiğim öfke hiç de rol icabı değildi.
"Neler oluyor?" diye sordum sertçe. Kapının önünde, bu gün Rash'ın yanında gördüğüm şeffaf gözlüklü zayıf adam duruyor ve alacaklı gibi çalan kendisi değilmiş gibi yüzüme gülümseyerek bakıyordu. Arkasında birkaç iri adam, elinde de yine aynı deri dosya vardı.
"Rahatsız ettiğim için üzgünüm, fakat en son bu tarafa geldiği görülen birini arıyoruz."
"Beni böyle saygısızca rahatsız etmenizin sebebi ne peki?"
Kendimden o kadar emindim ki, adam bir an yerinde kıpırdanmadan edememişti.
"Bu kanatta sizden başka konaklayan biri olmadığı için, onu görüp görmediğinizi sormak adına çaldık kapınızı."
Kaşlarımı derince çattım ve öfkeli bir gülümseme yüzümde yer edinirken "Kapımı çalmadınız, odama zorla girmeye çalıştınız." Dedim, bana cevap vermeden gülümsemekle yetindiğinde ise iyiden iyiye sinirlenmiştim.
"Gördüğünüz gibi kapım kilitliydi, buraya biri geçemez. Geçmiş olsa da eminim ki fark ederdim."
Kapıyı yüzüne kapatacağım sırada ayağını araya koydu ve yine aynı gülümsemeyi sundu bana. Yüzünü dağıtacaktım bu şerefsizin.
"Yine de, kontrol etmek isteriz."
Aynı tehditkâr gülümseme belirdi yüzümde. "Zorla odama girmeye çalışıyorsunuz, bu saygısızlığı Bay Rash duyunca size ne yapacak tahmin edemiyorum." Dedim.
"Bu riski alıyoruz." Dedi adam pişkin pişkin. Bilerek mi yoksa acemilikten mi çoğul konuştuğunu anlamamıştım. Tek anladığım adamın son nefesini benim ellerimde vermek istediğiydi.
Derince bir iç çekerek, istifimi bozmadan açtım kapıyı.
"Sadece sen gireceksin." Dedim adama, adım atacağında ise elimi göğsüne koyarak durdurdum onu, "Buradan çıkarken de böyle gülümseyebilecek misin merak ediyorum." Dedim ve iter gibi bırakarak içeriye geçmesine izin verdim.
Bir an bozulacak gibi olan ifadesini düzeltti ve odanın içine doğru ilerledi. Uyarmış olmama rağmen onlara hiçbir şey söylemediği için onunla birlikte diğer adamlar da girdi içeri.
Bunun bir dönütü elbette ki olacaktı.
Ben ise sırtımı açık banyo kapısının arayı belli belirsiz gösteren köşesine yaslayarak "Önce banyoya bakın da aradığınız her kimse siz görmeden kaçmasın." Dedim.
Adam alayıma karşın bir süre duraksamış olsa da, kuşkulu bir tavırla banyoya doğru yürüdü ve şöyle bir baktı içeriye. Bomboş olan geniş banyo yüzünün kızarmasına sebep olurken, "Sapık gibi çamaşır sepetimi de karıştırmak ister misin?" diye sordum.
Bana güvenmediği bariz belli olurken, misafir dairesi için neden bu kadar geniş olanı seçtiklerini bilmediğim çamaşır sepetine baktı ve tereddütte kalsa da içine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ojos Así
Fanfiction"Göklerdeki Rabbim, sana yalvarıyorum Onun gözlerinde hayatı görüyorum" Mini-fic | taekook