"Bu evrenden sana geliyorum..."
On beşinci Bölüm
-
Karanlık.
Sesler.
Kalabalık.
Kaos.
Kaostan nefret ederim.
Görüntüler bir var, bir yoktu. Fakat sesler sürekliydi.
Balık keki satan adamın, elimdeki cep telefonunu alarak karşıda çıldırmış olan Namjoon'a durumu anlatırken bağırması.
Siren sesleri, korna sesleri, ambulansa alındığımda bağırıp duran ilk yardım ekibi...
Sonra da hastane, büyük bir kaos, gözlerimi açabildiğim çok kısa bir an Yeonjun'un ıslak köpeğe benzer bir ifadeyle bana bakarken kopardığı yakarışlarını anımsıyorum.
Ağzımdan hayal meyal tek bir kelime çıkmıştı.
"Jeongguk."
Ya da ben çıktığını sanmıştım. Çünkü sonrasının tamamen karanlık olduğunu hatırlıyorum.
Uyandığımda beyaz bir hastane odasındaydım. Ne kadar süredir burada olduğumu bilmediğim için adeta çıldırarak uyanmıştım.
Onu götürmüşlerdi. Jeongguk'u alıp götürmüşlerdi. Korku dolu ifadesini aklımdan çıkaramıyor, ona ne yapacaklarını düşünmek bile istemiyordum.
Yaşayıp yaşamadığımı bilmiyordu ve bunun onu ne kadar kötü etkileyeceğini kestiremiyordum.
Daha korkunç olan ise, ben onun yaşayıp yaşamadığını bilmiyordum.
Ona bir şekilde ulaşabilme ihtiyacıyla boğuştuğum yataktan kalkmaya çalışırken ilk duyduğum ses Jihyun'un olmuştu.
"Taehyung! Aman Tanrım! Uyandı, Yeonjun abin uyandı!"
Gözlerimi açar açmaz onun şişmiş gözaltları ve yorgun yüzüyle karşılaşmıştım. Ona seslendiği an ise muhtemelen ameliyata alınmadan önce sesini duyduğum andan beri burada olan Yeonjun, bir hışım içeriye girmişti.
Üzerinde pijamaları ve yarım yamalak giydiği bir hırka vardı. Sürekli canlı görmeye alıştığım yüzü öyle soluk ve telaşlıydı ki, kardeşimin benim için bu kadar endişelendiğin görmek beni kısa bir an şaşırtmıştı.
"A-abi, ne oldu? Nasıl oldu bu, kim yaptı bunu? Namjoon Hyung beni aradığında çıldırmış gibiydi! Senin vurulduğunu ve onun gelemeyeceğini söyledi bana! Nayoung delirdi, ilk uçakla buraya gelecekti ama şu an uyandığını bilmiyor. Abi, Jeongguk nerede?"
Gözlerimi sıkıca kapattım ve taramalı tüfek gibi konuşan kardeşim zaten ağrıyan kafamı sikerken az önceki bütün sevimliliğini yitirdi gözümde.
"Yeonnie sus, kafamı sikiyorsun sus."
Ağzını tek çizgi haline getirip sıkıca kapatırken, konuşmaya devam etmek istediği bariz, kendine engel olmak için elini de dudaklarına kapattı ve olduğu yerde tepinmeye başladı.
Doğrulmak için hareketlendiğim sırada Jihyun beni tuttu ve "Saçmalama yat yerine." Dedi. "Kıyamet bile kopsa kalkmayacaksın iyileşene kadar."
Sahiden de zorlanmıştım. O beni yerime yatırmaya çalışırken ona karşı koymak çok zordu. Evet, ikisini de çok seviyordum fakat bilmedikleri bir şey vardı. Kıyamet gerçekten de kopuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ojos Así
Fanfiction"Göklerdeki Rabbim, sana yalvarıyorum Onun gözlerinde hayatı görüyorum" Mini-fic | taekook