8

570 108 32
                                    

"Yedi denizleri aştım..."


Sekizinci Bölüm

-

Kimseye bir şey söylemeden apar topar çıktığımızda, Jeongguk telaşlansa bile bir şey sormadan bana ayak uydurmuştu.

Hiçbir şey sormuyor, öylece bana bakıyordu. Muhtemelen yola bakmaktan korktuğu için pek fazla seçeneği yoktu. Çok hızlı gidiyor olsam bile beni uyarmıyordu fakat kemerine tutunan ellerinde parmak boğumlarının beyazlamasından anlıyordum yaşadığı gerilimi.

Bunu ona yapmak istemiyordum ama sakinleşebilmem şu an için imkânsız görünüyordu.

"Korkma."

Başka bir şey söyleyemeden yaptığım uyarı sonrasında "K-korkmuyorum." Demişti kekeleyerek. Direksiyonu sıkan parmaklarım biraz daha sıkılaşırken başımı salladım yavaş yavaş.

"Güzel, korkacak hiçbir şey yok çünkü."

Gözlerimi kısa bir an ona çevirdiğimde başını ağır ağır sallamaya devam ediyordu ve gözleri dolmuştu.

"Ağlama Jeongguk."

Burnunu çekti ve dolu gözleri akmaya başlarken "Ağlamıyorum." Dedi.

Lanet olsun ki onu telaşlandırıyordum. Muhtemelen şu an anda bu öfkemin sebebinin bambaşka bir şey olduğunu zannediyordu.

Aklıma ilk gelen gerekçeyi ona açıklarken "Kimse nerede olduğunu öğrenmedi, endişelenme. Bu konu Rashad'la ilgili değil." Dedim kısaca.

"Ama benimle ilgili, değil mi?"

Kaşlarım çatılırken arabayı yavaşlattım ve otobanda oluşumuzu umursamadan kenara çekip durdum. Araba durduğunda Jeongguk'un kemeri tutan elleri yavaşça gevşeyerek düştü ve sessizliğim sürüp giderken yeniden kendine işkence etmeye başladı.

"Aileni bulduk."

Durdu.

Elleri, gözleri, nefesi, bir an için titremesi bile durdu ve birkaç saniye sonra kesik bir iç çekti içine.

"Ne yapayım?" Oldukça soğuk bir tutumla sorduğu soruya iç geçirmeden edemesem de, "Hiçbir şey." Dedim oldukça net bir şekilde. Bir şey yapmayacaktı zaten. "Yapacak olan sen değilsin. Yalnızca onları senin önüne getirmek, diz çöktürüp yalvartmak istiyorum."

Dudaklarını birbirine bastırdı ve "Demek o kadar iyi durumdalar?" diye sordu. Biraz önce ağladığı için iç.çekmeye devam ediyordu. Ben bu çıkarımı nasıl yapabildiğini sorgulayamadan yüzünde buruk bir gülümseme yer edindi ve gözleri boşlukta süzülmeye devam etti. "Bu kadar öfkelendiğine göre güzel bir hayat yaşıyor olmalılar."

Annesi olacak orospunun çocuğunu sattıktan sonra çocuk işçilere karşı bir dernekte yükselebilmek için tonlarca bağış yaptığını nasıl söyleyecektim ki ona? Benim, sinirlerimi bozduğunda bir kaşık suda boğmamak için direndiğim babam bile onlardan kat ve kat daya iyiydi.

"Önemsiz, çok yakında sahip oldukları her şeyi feci şekilde kaybedecekler."

Omzunu silkti ve yanağına doğru süzülen bir damla yaşı çabucak silerek "Bana ne." Dedi. "Benim bir ailem yok, yabancıların ne yaptığı da beni ilgilendirmiyor Taehyung, neden söylüyorsun ki bana bunu?"

"Çünkü bedelini ödemeleri gerekiyor."

Ben ona bakarken, o ilerlediğimiz yoldan gözlerini ayırmadan burnunu çekti ve "Ne yaparsan yap, senin işine karışacak değilim. Sadece yabancılarla muhatap olmak istemiyorum. " dedi.

Ojos AsíHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin