"Senin gözlerinde sonsuza dek yaşamak..."
Yedinci Bölüm-
"Özet olarak, o gemi eksiksiz bir şekilde yola çıkacak fakat Dubai'ye yetişmeyecek."
İçinde aile üyelerimin de yer aldığı yirmi küsur ileri düzey yetkili personelden gelen itirazları dinlemeden, "Toplantı burada bitmiştir." Dedim ve arkama dönerek ofisime doğru ilerledim.
Namjoon'a işaret vererek onu peşime taktım ve Yeonjun'un arkamdan koşuşturmasını duyduysam da yavaşlamadan ilerlemeye devam ettim.
"Ya beklesene! Üç milyar doları çöpe atıyorsun, bari sebebini açıkla insanlara!"
Namjoon bana ofisimin kapısını açarken içeri daldım. O arkamdan girip kapıyı kapatamadan kardeşim ona yetişti ve ofise dalar gibi girdikten sonra, içeriye şöyle bir bakmasıyla kendine kısaca çeki düzen verdi.
Jeongguk, koltuğuma oturmuş ve bilgisayarın başından sanki kötü bir şey yaparken yakalanmış gibi elini ayağını çekerek uzaklaşmıştı. Ben toplantıya gitmeden Ateş ve Su oynuyorduk, muhtemelen tek başına oynamaya çalışmıştı.
Yeonjun'u birden görünce tanımadığı için korkmuş olmalıydı.
Fakat hangisi daha çok şaşkındı bilmiyorum.
Tanımadığı biri içeri bodoslama dalarken korkan Jeongguk mu? Yoksa tozunu alırken bile personelin yanlış anlaşılmamak için işini çabucak yapıp önünden kaçtığı koltuğumda bir başkasının oturduğunu gören kardeşim mi?
"Vay anasını... Merhaba sebep."
Kardeşim gürültücüydü fakat aptal değildi, yine de ona böyle dediği için gözlerimi devirmeye engel olamadan büyük üçlü koltuğa kendimi atıp ayaklarımı masaya uzattım ve onların kendi içinde tanışmalarını bekledim.
"M-merhaba, Jeongguk ben."
"Ben de Yeonjun, abimin kardeşiyim. Seni canlı gördüğüme sevindim."
Jeongguk onun neyden bahsettiğini anlamadığını adeta bağıran bakışlar atarken, "Adını duymuştum, benziyorsunuz." Demişti bozuntuya vermemek için.
Neyse ki anlamamıştı, Yeonjun onu bir sosyete magazincisinin yaydığı fotoğraflardan görmüştü ama bunu Jeongguk duymadan ortadan kaldırmıştık. Korkmasını istemiyordum, kendine gelmeye başlasa da henüz o güven hissiyatını kazanmış değildi.
"Biz mi?"
Yeonjun beni ve kendisini işaret ederek yanaklarını şişirip insana benzemeyen bir ifadeyle gülmesini engellemeye çalışıyormuş gibi göründü ve sonra da dudaklarını büzerek "Babam duysa çok mutlu olurdu." Dedi. Ördek surat, şirin mirindi ama bazen ağzında hiçbir şeyi gizli tutamadığı için gıcık oluyordum ona.
Henüz aile meselelerimizi bilmediği için bu Jeongguk'a, bildiğim için de bana pek komik gelmemişti ama yine de onun hiçbir şeyi bozuntuya vermeden kardeşime insan muamelesi yapması oldukça tatlıydı.
"Eee, aile toplantısına da geliyor musun?"
Kendini karşımdaki tekli koltuğa attıktan sonra Jeongguk'la konuşmaya devam etti bir süre daha. O ise parlak gözlerini bir benim, bir kardeşimin arasında gezdirirken iyice yerine sinecek gibi oldu.
"Geliyor." Dedim onun yerine cevap vererek. Yanımdan ayırmayacağım konusunda ciddiydim. Ya ben gitmeyecektim ya da o gelecekti ama yanımdan ayrılmayacaktı. Ne yazık ki kaçabileceğim bir toplantı değildi bu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ojos Así
Fanfiction"Göklerdeki Rabbim, sana yalvarıyorum Onun gözlerinde hayatı görüyorum" Mini-fic | taekook