BÖLÜM 20: PANDORA'NIN KUTUSU

58 4 0
                                    

İyi okumalar.

Ekim 30, 2023.
Ponette ~ All the Things She Said
Axel St. Patience ~ Kill Me With Your Touch

PANDORA'NIN KUTUSU
🕷️🦢

Dehşet bana her zaman bir kuyuyu anımsatırdı. Sanki yeryüzünde bir yerlerde adı dehşet olan; kokuşmuş, etleri çürümüş, devasa dişleri olan bir canavarın iniydi. İnsanlar yüreklerini kemiren bir haber aldıklarında ya da gördüklerinde aniden bu inin içine düşüyor ve o canavar tarafından parçalanıyor gibi gelirdi.

Bu yüzden dehşet benim için çok güçlü bir duyguydu. Direkt kalbime zarar veriyormuş, ondan hiçbir zaman korunamıyormuşum gibi hissediyordum. Bir balıkçı ağı gibi beni hep hazırlıksız yakalardı.

Sen sürekli beyaz kuğu olmaya çalışıyorsun Derin. Bir kere olsun siyah kuğu olmayı dene. Çünkü ne var biliyor musun? Gerçekten beyaz kuğu olsaydın bunun için çalışman gerekmezdi. Belki de yanlış yere bakıyorsundur.

Odette olmayı küçük kızlar ister Derin. Yeni doğan balerinler beyaz kostüm giymek ister. Beyaz tüyleri sadece ezber yapanlar ister. Ama bir kişiliği olanlar... Odile, kim biliyor musun?

Kime benzediğimi bilmiyorsun.

"Kime benzediğini bilmiyorsun."

"Derin? Otursana."

Koska'nın masasının karşısında duran siyah minderli koltuklardan birine oturup sırtımı yasladım.

"Yarışmalar için sağlık kontrolleri yapılıyor biliyorsun, onlar başlamadan değerlerinin düzelmesi lazım."

Dudaklarım düz bir çizgi haline geldi, gözlerimi yere indirdim.

"Üzerinde baskı hissetmeni istemiyorum ama o değerler iyi çıkmazsa yaptığımız her şey boşa gider, biliyorsun."

Sesi oldukça yumuşaktı ama neredeyse beni suçladığını hissediyor gibiydim.

"Ben... Biraz bu konunun üstünde çalışmak istedim," dediğinde bahsettiği benim psikolojim, sağlığım değil de ona sorduğum bir sorunu araştırma görevinden bahsediyordu sanki.

Kaşlarımı kaldırıp yeniden Koska'ya baktım. Söyleyecekleri sonunda nereye varacak merak ediyordum.

"Doktorunla da konuştum ama bana pek bir şey anlatmadı. Biliyorsun, hasta-doktor ilişkisi filan."

Sağ olsun.

"Sonra bunu tetikleyecek şeyin bir olay olduğunu düşündüm. Genelde öyle olur ya."

Daha ne kadar hatalı ve düşüncesizce cümle kurmaya devam edebilirdi?

Gözlerim kısıldı.

"Eski antrenörünü, biliyorum üstüme vazife değil, biraz illegal yollarla araştırdım."

Dudaklarım aralandı. Sırtım, göğsümün önünde biriken alevle birlikte dikleşti.

"Ben onunla iletişime geçtim."

Aralanan dudaklarımdan içeriye hava çekmeye çalıştım ama o kadar afallamıştım ki bütün eklemlerimdeki kan çekilmişti, zehri emdiği an eriyen bir bitki gibi hissediyordum kendimi.

İşte o ine düşmüştüm, oldukça karanlıktı ve ensemde soğuk bir nefes vardı.

"Ne konuştunuz?"

"Senin kaymaya devam ettiğini öğrendiğinde çok sevindi. Bunu nasıl söylerim bilmiyorum, işler pek de hayal ettiğim gibi gitmiyor şu an ama ben Nihal Hanım'ın samimiyetine inanıyorum. Sen de... Ona karşı çok öfkeli görünmüyorsun."

Gözyaşlarını Koru (+16)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin