33. BÖLÜM: BULUTCUK

2.4K 137 75
                                    

"Bir hissi yaşamadan, yaşayan birine anlayabiliyorum demek kolaydı, değil mi? Anlamak kolaydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bir hissi yaşamadan, yaşayan birine anlayabiliyorum demek kolaydı, değil mi? Anlamak kolaydı. Ya yaşamak? Kolay mıydı? Karşınızda size derdini döken insanlara, basitçe anlıyorum, anlayabiliyorum, dediğinizde gerçekten anlayabiliyor muydunuz? Ben söyleyeyim. Hayır anlayamıyordunuz..."

33. BÖLÜM: BULUTCUK

Batuhan'ın ağzından:

"Bir şarkı daha söylersin dimi maviş! Bugünün şerefine, kırma bizi."

Adel gülümseyerek başını salladığında parmaklarını gitarda gezdirmeye başlamıştı.

"Hayat sende durmam diyor
Her nefeste son geliyor
Bildiğin sende kalsın
Sen yalancı baharsın
Artık senin olmam diyor..."

Adel'in söylemeye başladığı şarkı dudaklarımda bir gülümsemenin belirmesini sağlarken, önümde gördüğüm, bana uzatılan elle afallayarak elin sahibine döndüm.

"D-Dans edelim mi?"

Sare tereddütle gülümserken bir eline bir Sare'ye dönen gözlerim dolmaya başladı. Bir hınçla ayağa kalkıp kafeden çıktığımda ,ne yaptığımın farkına varamıyordum.

"Güneş..."

Dudağımdaki mırıltı bu hareketimin cevabı gibiydi. Arkamı bir daha dönmeden hızla arabama ilerledim. Arabama binip yolların beni her zamanki gibi götürdüğü o yere doğru ilerlemeye başladım. Güneş'ime

"Yapamam! Güneş'i aldatmam..."

Dudaklarımdan dökülen sözcükler boş arabada yankılanırken, direksiyonu sıkan parmaklarım giderek daha da sıkı bir hal alıyordu. Mezarlığa ulaştığımda hızlı adımlarla Güneş'in mezarına ilerledim. Güneş'in mezarı gözüme çarptığında, göz yaşlarım gözlerimi birer birer terk etmeye başladı.

"Aldatmam seni, aldatamam..."

Güneş'in mezar taşına oturduğumda bir anda başlayan yağmur beni giderek daha da zorluyordu. Elime aldığım bir avuç toprağı burnuma yaklaştırdığımda, Güneş'imin kokusuymuş gibi burnuma doldu. Göz yaşlarım hızlanan yağmura karıştığında, dudaklarım soğuktan titremeye başlamıştı.

"Güneş... Güzel gözlü sevgilim, neden gittin? Beni neden yalnız bıraktın?"

Güneş'in mezarına beklentiyle baktığımda cevap alamamak beni daha çok yaralarken, ne yapacağımı bilemiyordum.

"Güneş! Konuş benimle! Konuş... Yapamıyorum anladın mı? Sensiz nefes alamıyorum! Sadece senin mi nefesin kesildi sanıyorsun? Ya ben? Nefes alabiliyor muyum? Yaşıyorum diye nefes alabiliyor muyum sanıyorsun?! Ben yaşamıyorum Güneş! Benim kalbim bu toprağın altında seninle kaldı!"

SİRİUSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin