"Öyleyse bu dünyada güzel bir ruha sahip olan insandansa koca bir aileye sahip olan insan daha yalnızdı."
43.BÖLÜM: GÜZEL RUHLAR
"B-Bu çok güzel... Bulutların arasındayız!"
Barlas hayran hayran beni izlerken benimde bakışlarım, bir o kadar hayran olmuşçasına, bembeyaz bulutların arasında geziyordu. Şu an renkli bir balonun içinde, bulutların arasında, usulca süzülüyorduk. Bir gün önce salıncakta kurduğum hayal, yalnızca bir kaç saat sonra gerçek olmuş gibiydi. Eğer hayatınızda hayallerinize, kendini dahil eden, hayalinizi kendi hayali yapan biri varsa, hep kalmalı. çünkü o kişi hayal ettiğiniz her şeyi bir anda hayatınızın bir parçasına çevirebilir. Hayal diye kestirip attığınız bir şeyin içinde kendinizi bulabilirsiniz.
"Evet öğretmen hanım. Bulutların arasındayız, gökyüzündeyiz..."
Barlas'a gülümseyerek baktığımda Barlas iki elimi elleri arasına alıp dudaklarına götürdü.
"Nereden aklına geldi? Bir günde nasıl..."
Barlas ne demek istediğimi anlamışçasına dudağının kenarıyla gülümsedi. Gözüm gülümsemesine takılıyordu...
"Aşk öğretmen hanım. Bir İnsan aşıksa yapamayacağı bir şey yoktur. Sen dün bulutların arasında olmak istedin, bende bugün seni bulutların arasına getirdim."
Gülümseyerek ellerimi Barlas'ın ellerinden kurtarıp sıkıca Barlas'ın boynuna sardım. Barlas, bana hayatın verdiği sayılı hediyelerden biriydi. Gözlerimde ilk onunla tanıştığım an canlandığında gülümsedim. Sonrasında kulaklarıma Barlasla kurduğumuz hayaller doldu. Ve sonra Barlas'ın bana anlattığı hikayemiz. Bizim sonumuz yok demişti, biz sonsuzuz demişti. Biz gerçekten sonsuz muyduk? Hayat bu denli bir sonsuz mutluluğu bize sunabilir miydi? Mutlu olma sırası bu kez bizde miydi? İnanmak istiyordum, sonsuz hikayemizin sonsuzluğuna inanmak istiyordum. Hayatta bir mutluluğunda sonsuza kadar sürebileceği düşüncesine kalpten inanmak istiyordum. Ben Barlas Korhanla sonsuz bir mutluluk istiyordum.
"Güzelim, iki saatimiz dolmak üzere. Bulutlara veda edelim mi?"
Gülümseyerek başımı salladım.
"Edelim..."
Barlas gülümseyerek Bulutları izlemeye başladığında bende onun gibi bulutları izliyordum. Kısa süre sonra balondan inip, bulutlara veda etmemizin ardından Barlasla bulutları ve rengarenk balonları görebileceğimiz güzel bir tepeye çıktık. Ardından siyah takım elbiseli bir adamın Barlas'a getirdiği sepeti alarak sepetteki örtüyü yere serdik ve üzerine oturduk. Barlas her dakika beni daha da şaşırtmaya devam ediyordu. Sadece bir gün içinde her şeyi ayarlamıştı. Barlas sepetin içindeki çeşit çeşit yiyeceği beyaz örtümüze dizerken bende karşımdaki sonsuz bulutları, rengarenk balonları izliyordum. Ve tabii o balonların içindeki insanların hikayelerini düşünüyordum. Gözüme bir balon ilişmişti. Kırmızı rengin baskınlığını koruduğu bir balon. Belkide içinde bizim gibi bir çift vardı. Yada dört çocuklu bir aile. Belkide içindeki insan o kadar yalnızdı ki o kırmızı balonda bulutların arasında tek başına süzülüyordu. Belkide bu yalnızlıktan şikayetçiydi Ya da memnuniyetle gülümsüyordu. Sahi ben ne isterdim? Kocaman bir aile içinde o balonda olmak mı yoksa bulutların arasında ruhum ve benliğimle yalnız olmak mı? Belkide ruhumuz sayesinde hiç yalnız kalmıyorduk. Bizi tek yalnız bırakmayan ruhumuzdu çünkü. Kocaman bir ailem bile olsa belki bir gün geriye hiç bir şey kalmazdı. Ama ruh öyle değildi. Ruh sizi kolay kolay bırakıp gitmezdi. Öyleyse bu dünyada güzel bir ruha sahip olan insandansa koca bir aileye sahip olan insan daha yalnızdı. Çünkü ruh hep bizimle kalırdı. Ruhumuz gitmişse bizde gitmişizdir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİRİUS
General Fiction"Ben Adel Rana Arın, bugün düştüğüm yerden kalkacaktım. Yaralarımın üstüne, basa basa kalkacaktım. Acımayan yara iyileşmezdi." Bu hayata defalarca yenilen, yenildikçe savaşan iki aşık. Bu savaşın galibini öğrenmek için kitabıma davetlisiniz. Bu sav...