"Bir insanın bedenine dokunmadan önce kalbine dokunmalıydınız. Ancak o zaman dokunuşlarınız anlam kazanırdı."
14. BÖLÜM: DİLEK HAKKI
Barlas'ın ağzından:
Gözümü, göğüsümde uyuyan Adel'in saçlarının arkasına saklanmış muhteşem yüzüyle açmıştım. Bu görüntü beni mest ederken elimi yavaşça Adel'in saçlarına götürdüm. Yüzümdeki gülümsemeye engel olamazken saçlarını Adel'in yüzünden çekerek Adel'in güzel yüzünü izlemeye devam ettim. O kadar huzurlu gözüküyordu ki daha önce Onu bu kadar huzurlu görmemiştim. Yüzümdeki gülümseme büyürken, düşünmeye başladım. Son bir hafta beni oldukça yormuştu. Uraz denen çocuğun bir anda karşıma çıkıp kardeşim olduğunu söylemesi, ve sonrasında olanlar... annemin karşısına çıkmam ondan kendimce hesap sormam, Adel'i yalnız bırakmam... Oldukça yorulmuştum. En çokta yorulan ruhum olmuştu. İçimdeki kırgınlıkları toparlayamadan yenileri kendini göstermişti. Adel'in yanına gelene kadar paramparça, yaralı bir adamdım. Adel her şeye rağmen beni iyileştirip tüm yaralarımı, kırgınlıklarımı, üzüntümü unutturmuştu. Artık göğüsümde uyuyan kadın benim sevgilimdi. Gülümsemem bu düşünceyle genişlerken Adel'in dolgun Aralık dudaklarına yaklaşıp hafifçe dudaklarımı bastırdım. Adel'in dudaklarının tadı dudaklarıma gelirken bu dudaklardan hiç kopmamayı diledim. Bu dudaklarla sonsuza kadar buluşmayı diledim... Adel'in dudakları hafifçe kıvrılırken dudaklarına doğru fısıldadım.
"Günaydın sevgilim..."
Adel uyku mahmurluğuyla gözlerini açtığında, okyanus gözleri gözlerimle buluştu. Binbir çeşit anlam barındıran gözleri her baktığımda bir okyanus kadar derin, gökyüzü kadar sonsuzdu. Kapkaranlık dünyama mavilikleriyle ışık olan güzel gözlere daha derin baktım. Duygularını, kalbini, her bir zerresini görmek ister gibi derin baktım.
"Günaydın..."
Adel'in saçlarına ufak bir öpücük bıraktığımda burnuma saçlarının güzel kokusu yayıldı. Bir an bu güzel kokuyla afallasam da hızla toparladım. o da yerinde doğruldu ve gözlerime bakmaya başladı.
"Burada mı uyumuşuz?"
Başımı salladığımda gülümsemesi genişledi ve ayağa kalktı. Bu utangaç halleri gözüme çok tatlı geliyordu. Böyle ufak şeylere utanması beni her seferinde keyiflendiriyordu. Karşımda bazen olgun bir kadın bazen küçük bir çocuğa dönüşüyordu. Dudaklarım mümkünmüş gibi daha da kıvrıldık. Adel merdivenlere koşarken bir yandanda konuşuyordu.
"Ben üstümü değiştirip geleceğim!"
Cevabımı Bile beklemeyen Adel'in arkasından hala gülümseyerek baktığımı fark ettiğimde başımı iki yana sallayıp ayağa kalktım. Tıpkı aptal aşıklara dönmüştüm. Bir çift okyanus mavisi göz benim gibi bir adamı cıvıl cıvıl bir aşk adamına dönüştürmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİRİUS
Ficción General"Ben Adel Rana Arın, bugün düştüğüm yerden kalkacaktım. Yaralarımın üstüne, basa basa kalkacaktım. Acımayan yara iyileşmezdi." Bu hayata defalarca yenilen, yenildikçe savaşan iki aşık. Bu savaşın galibini öğrenmek için kitabıma davetlisiniz. Bu sav...