I really love you

255 17 21
                                    

Çıkışta ryujin ile gülerek çıktım. Kurtlar ve yeonjun çoktan gitmişlerdi. Mina ve hyunjin buluşacaktı. Yuna ise...sahi yuna neredeydi? Minho ve seungmin de yoktu. Herkes gitmişti ben ve ryujin kalmıştı.

"karnım ağrıdı ya" dedim kahkahamın arasında. Han'ı görmem ile gülümsemem soldu. Doğru ya jeongin hakkında bir şey diyecekti. Beni seviyordu ya, bana değer vermişti ya sözde. Ama, ama başkası ile nişanlandı! Ben ilk ve son öpücüğümü ona vermiştim.

Han yanımıza yaklaştı,olduğum yerde durdum. Ryujin bana dönük olan kafasını Han'a çevirdi ve beni arkasına adlı han yanımıza gelince.

"bana bak! Jeongin sensen gebertirim seni. Ne hakla geliyorsun buraya?"jeongin'i çok görmemişti, gördüyse de unutmuştu.

Ama han'ı bakışları değişti. Jeongin'in bana baktığı gibi ryujin'e bakıyordu. Bir sorun vardı kesinlikle. Ryujin ona adım attı ama han kıpırdamadı,hatta gözleri doldu.

"jeongin sen misin?"

"hayır, ben arkadaşıyım." dedi, bakışları hala aynıydı.

Ryujin I yanıma çektim. "merak etme, ben onunla konuşacaktım zaten. Han o, zarar vermez bana."

Ryujin in de bakışları aynıydı "jeongin için de öyle diyordun her gün..." sustu cümlesini tamamlayamadan

Gözlerim yanıyordu ama gülümsedim "merak etme, gelirim ben yurda. Sen git hadi."

Bir Han'a bir bana baktı. "eğer bir şey olursa ara beni." dedi. Bakışları yumuşamıştı.

.
.
.
.
.
.

Konuşmadık. Çünkü biliyordu kimin haksız olduğunu. Tamam, anlarım nişanlandığını ama bari beni sevdiğini söylemeden önce söyleseydi ne olurdu?

"şuan ne desem sana boş ama jeongin seni gerçekten seviyor."

Sevmek.. Sevilmek ne güzel değil mi? Ama bu gördüğünüz iyi tarafı.

Dolu gözlerimle yüzüne baktım. "ya sevmek bu demek değil! Tamam, ben öldüm o zamanlar ama bari beni sevdiğini söylemeden önce nişanlandığını söyleseydi! Ne olurdu?" ayağa kalktım. parkta kimse yoktu.

"beni gerçekten sevdi mi?"

Tekrardan konuşacağım sırada belime sarılan, boynuma konulan baş ile duraksadım. Bu koku... Onun kokusuydu. Bu kokuyu her zaman, her yerde tanırdım.

Arkama dönüp ondan kendimi ayırdım, han da ayağa kalktı. Elleri boşta kaldı tıpkı ona sarılarak ağlamak istediğim günlerdeki gibi.

"gerçekten seni sevdim, seviyorum da."

Güldüm. Göz yaşlarım akıyordu,beni güldüren de ağlatan da oydu. "sevdin ha? Anlamıyorum çok mu zordu 'ben nişanlıyım' demek? Daha çok mu acı çekeyim istedin?"

Bana doğru adım attı, geri gittim. "gelme, yapma. Seni daha çok gördüğümde daha çok özlerim. Daha çok bağlanırım sana."

Gözleri kızarıktı, ağlamış olmalıydı. Bu halde onu mu düşünür oldum şimdi de? "ben gerçekten denedim. Babam benim annemin nasıl öldüğünü söyleyeceğini söyledi. Yoksa ben sana demez miyim? Senden ne sakladım? Her şeyi anlattım. Geçmişe dair her şeyi anlattım."

"peki baban annenin nasıl öldüğünü söyledi mi?"

Dibinde durdum. "söyledi mi jeongin? Kaç yıldır söyleyemediğini şimdi mi söyleyecekti?" bunu söylerken igleneyeci ve bir tık yüksek sesle söylemiştim.

Han'a bir bakış attı. Arkamı döndüm, yoktu. Ona baktım. Ne istiyordun jeongin benden?

"bak ben lıa ile konuştum, iptal edeceğiz her şeyi."

karşı yurttaki vampir // Yang Jeongin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin