You Are Different From Others

342 24 14
                                    

Dolunayda onun yanımda değilde başka bir yerde olmasına izin veremezdim. 150 yıl önce bugün gitmişti. Dolunayda... Kurtlar tarafından olduysa ve onu bulduysalar tekrar alırlar onu benden.

Kaçmaya çalışacağını anlamıştım. Onu tek hamlede sırtıma aldım. "sakin ol, zamanı geldiğinde anlatacağım."

Sırtıma vuruyordu "bırak! Bıraksana!kime diyorum?"

"gözlerini kapat ve sırtıma vurmayı keser misin?"

Nefes aldı bıkar gibi. "eğer günün sonunda anlatmazsan pis vampir seni varya kötü yaparım."

Güldüm Çünkü bana bir şey yapamazdı. "gözlerini kapattın mı?"

"evet ve beni bırakır mısın? Hani ayaklarım varya."

Güldüm tekrardan ve kendi dünyamıza ışınlandım. Onu yatağıma bıraktım. Gözlerini yavaş yavaş açtı ve Etrafa baktı.

"ben geliyorum bekle burada."

Arkamı döndüm. Elimi tuttuğu an nedensizce yutkundum. "nereye gidiyorsun?" diye sordu. Ona dönemedim. Yapamadım. Dejavu yaşıyordum sürekli. Her hareketi beni geçmişe götüyordu.

"geleceğim." dedim. Ona dönüp elini elimden çektim ne kadar istemesem de. "birazdan söz geleceğim."

Kapıdan çıkacakken dediği şey ile durdum. Hatta gözlerim bile doldu "Neden bilmiyorum ama sen bana başka geliyorsun, diğerlerinden farklısın..." gülümseyip odadan çıktım.

Arinden:
Odadan çıkınca yataktan kalkıp odasını gezmeye başladım. Odası güzeldi ama karanlıktı. Zaten bu karanlık herkesin içinde yok muydu? Karanlıktık hepimiz ve hepimiz aydınlığımızı bekliyorduk.

Bir fotoğraf gözüme çarptı. Elime aldım. Nedensizce gözüm doldu. Sanki o fotoğraftaki benmişim gibi,Sanki onu seviyormuşum gibi,sanki bir geçmişimiz varmış gibi...

Seni özledim, sevdiğim.

Bir vampiri nasıl kendine aşık edersin?

Dünyan senin dünyandı. Ama benim dünyam sendin ve o dünya galiba yok oldu.

Fotoğraflardaki kız bana benziyordu. Bütün fotoğrafları elime aldım, teker teker baktım ayrıntıya.

Aradan 1 saat geçmişti. Jeongin bana her şeyi anlatmıştı, elimden olmayan bir şey için üzülmüştüm. Gitmemiştim. Ayaklarım buna izin vermemişti. Şuan o benim göğsümde yatıyor bende onun saçlarını okşuyordum.

"bana neden söylemedin? Seni 2 hafta boyunca hep bekledim."

Yüzüme baktı "sen beni 2 hafta bekledin ben de seni 150 yıl bekledim..." diye konuştu sessizce.

"özür dilerim..." dedim.

"senin suçun yoktu." dedi. Bacaklarımdan kalktı yüzünü bana döndürdü "eğer bugün bizi ayıramazlarsa daha da ayıramazlar. Buna sadece dolunayda izin verilebilir."

Aklıma gelen soruyu ona sorma kararı aldım. "beni 150 yıl öncesi olduğu gibi hala seviyor musun? Yani eski ben ile tam aynı olmasam bile, her şeyi tam bilmesem bile, hala Dünyalı olsam bile, seni sevmeme ihtimalim olsa bile, tekrardan doğmayacağımı bildiğin halde, başkasını sevme ihtimalim olsa bile-"nefesim durdu yüzünü yüzüme yaklaştırdığında. Gözlerimi kaçırdım." beni hala sevmeye devam eder miydin? "sesim olduğundan daha az çıkmış, kalbim ise olduğundan daha hızlı atmaya başlamıştı

Ses gelmeyince yüzümü çevirdim. Hala aynı pozisyondaydık. Kalbim kimse için atmadığı kadar onun için atıyordu. Onun için çarpıyordu kalbim.

Gözlerimi tekrar kaçırdım "niye öyle bakıyorsun?"

Biraz daha yaklaştı iki elini yan taraflarıma koydu. Birisi bizi bu halde görse kesinlikle ama kesinlikle yanlış anlardı. "nasıl bakıyorum?" diye sordu gülümseyerek. Şuan kızardığımın farkındaydım.

Yüzümü anlık cesaret ile ona çevirdim. Yaptığı şeye bak ya! Arasında kalmıştım onu ne itiyordum ne de yaklaşıyordum. "aşık gibi... "

Biraz daha yaklaştı. Burunlarımız birbirine değiyordu. "belki de..."

Aniden açılan kapı ile onu itip ayağa kalktım o da yanımda durup ayağa kalktı. Kalbim olağan dışı bir şekilde atıyordu. Kendimi toparlayıp gelen kişiye odaklandım. Bir kızdı.

"lia...bir sorun mu var?"

Nefes nefese olan kıza baktık. Bir sorun vardı. Ve bu belliydi. "kurtlar... Buradalar. Her şeyi öğrenmişler. Arin'i tekrardan senden alacaklarmışlar."

Arin'i tekrardan senden alacaklarmışlar

Ondan kopmak istemezken neydi bu şimdi? Peki o ne düşünüyordu? Eğer bana hala değer verip sevmeseydi beni yanında tutmazdı bunu biliyorum. O yüzden bu gece herkes için yorucu olacaktı.

Kız yanımıza geldi."Her yerde Arin'i arıyorlar."Jeongin'in kolundan tuttum. O zaman olduğu gibi ona zarar vermesini istemiyordum kurtların.

Jeongin yüzümü elleri arasına aldı."sen lia ile kal. Onları bir şekilde göndereceğim sonra mutlu olacağız artık." ellerini yüzümden çekti. Oysa ben... Bilmiyorum. Ne yapmalıyım onu da bilmiyorum.

Gidicekken kolundan tutup durdurdum onu. "dikkat et" dedim gözlerim doluyordu ona sarılırken. Gülümsedi ve ellerini belime koydu. Parmak uçlarımda kulağına yükseldim "eğer kendine bir şey yapmalarına izin verirsen seninle bir daha görüşmem ve affetmem." yüzüne baktım. Kesinlikle mutlu olacağız dercesine bakıyordu.

Çıktı. Gitti yanımdan. Gözlerim anlam yükleyemediğim bir şekilde doldu. "sana hep değer verirdi." dedi yanımdaki kız.

"senden hiç bir zaman vazgeçmedi. Ama 150 yıl önce sen öldüğünde çok kötü oldu. Kendini kapadı odaya. Kan bile içmedi aylarca. Akıl sağlığı bozulmuştu sağlığı çok kötü,psikolojisi çok kötü bir hal aldı. İyi olduğunu söylüyordu ama öyle değildi her gece ağlardı. Geceleri bırak gündüzleri bile. Hatta yataklardan kalmadı, her şeyden uzaklaştı... Bizden bile. Sen ölmüştün ama sanki kendisi de ölmüş gibiydi. "

Sessiz kaldım. Ne diyebilirdim ki?"ben üzgünüm,ne diyeceğimi bilmiyorum."

Elini omzuma koydu. "bugünü sağ salim atlatalım sonra lütfen ona değer ver. Eğer kalbinde başkası varsa şayet onu fazla kırmamaya çalış olur mu?"

Kafa salladım sadece.

"onu seviyor musun?"

Lia ya döndüm. Bir anda söylemesi garibime gitmişti. Evet, şimdi ne diyecektim? Seviyor muydum cidden?




Babam tableti alıyor, bölümler hazırda var ama çok atamam

karşı yurttaki vampir // Yang Jeongin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin