En son bıraktığımda annem ve Savaş Abi, Sema Teyze ile Ramis Amca'nın evliliklerini konuşuyorlardı. Sonra ben kahve yapmaya gitmiştim. Geldiğimde ise;
"Aslında benim Himalaya Dağları'nda 1 hafta meditasyon yapan bir arkadaşım vardı. Delirip geldi oradan." dedi annem Savaş Abi'yle gülüşürken. Konu nasıl buraya geldi bilmiyordum.
Konunun saçmalığına bende kıkırdadım ve annemin önüne gidip kahveyi alması için hafif eğilmiştim.
"Aslı aslında çok beceremez kahve yapmasını Savaş'cım. Ama yalan yok çok güzel menemen yapar. Gerçi bi onu yapar zaten."
Harika. Rezil olmadığımız bir Allah'ın günü yok, elhamdülillah. Allah eksik etmesin. Rezillik had safha.
"Demeyin öyle Azize Teyze'cim. O da başka şeylerde yeteneklidir." dedi Savaş Abi. Adam ya!
Bu sefer onun önünde hafif eğilip kahvesini verirken bana göz kırptı. "Hem duyduğuma göre Aslı'nın edebiyat puanlarından bıkmışsınız."
"Ay evet evladım. Sen bi baksan şunun derslerine. Haftada 1 saat olur yarım saat olur. Notları artsın, yeter." dedi annem sanki adam öldürmüşüm de arkamı temizlemesi için adam tutuyormuş gibi. Elalem ne der gibi. Anne sadece düşük aldım, düşük!
"Sen merak etme teyzecim. Ben halledeceğim. Aslı da isterse tabii." dedi ve bana baktı.
"Çok, çok. Baya çok isterim Savaş Abi'cim." dedim ismini bastırırken. Hiç yardımcı olmuyordu. "Anne ne gerek var? Hem Savaş Abi'nin işi gücü vardır. İşinden etmeyelim şimdi." derken kaş göz yapıyordum. İşim var de adam, işim! Önümüzde ki 3 ay yapamayız de. Zaten okul bitiyor o zamana. Ehehe.
"Siz onun öyle demesine bakmayın Azize Teyze'cim. Ben haftada 2 saat vereceğim ders ona."
Hayal kırıklığıyla Savaş Abi'ye bakarken, o da bana gülümseyerek bakmıştı."Oh, çok şükür." dedi annem. Bitirdiği kahvesini ters çevirdi ve masaya koydu. "Bakalım ne çıkacak? O olana kadar ben bi tuvalete gideyim, geleyim."
Annem gidince Savaş Abi "Sen neden kahve içmiyorsun?" diye sordu. "Konuşma benimle." diyerek telefona bakmaya başladım.
"Neden yavrum?" dedi, duymamazlıktan geldim. Sosyal medyada geziyordum. Önüme gelen komik video ile güldüm. Telefon elimden çekilmesiyle neye uğradığımı şaşırmıştım. "Ne oluyor ne?" dedim tek kaşımı kaldırarak.
"Beni dinliyorsun hanımefendi, telefonu değil." Göz devirdim.
"Benimle konuşma demiştim."
"İlk ben sana neden kahve içmiyorsun diye sordum."
Derin nefes aldım. Neyin kavgasını yapıyorduk biz? "Sevmiyorum çünkü. Şimdi, konuşma benimle."
Yavaşça tekrar yerine oturdu. "Neden peki?" Sinirle ona baktım. "Neden olacak? Edebiyat sevmiyorun dememe rağmen hala bana edebiyat dersi aldırma peşindesiniz. Sende, annemde."
"Amacım senin kötülüğün değil." Sinirle soludum. "Biliyorum! Ama bu çıkıp bana edebiyat dersi vermen gerektiği anlamına gelmiyor."
"Sana yardım edeceğim sadece. 1 ders bana şans ver. Beğenmezsen devamı gelmez."
"Sen anlatırsan kesin beğenmem." dedim o anlık öfkeyle. Bana baktı. Ağzını açtı. Bir şeyler söyleyecekti ama dili varmadı. Hafif bir "Peki." sesi çıktı.
"Ben geldim! Bakalım ne çıkmış falımda."diyerek içeri girdi annem. Savaş Abi ayaklandı. "Üzgünüm Azize Teyze falına bakamadığımız için. Ama artık gitsem iyi olacak. Başka bir gün tekrar gelirim."
"Aaa. Keşke gitmeseydin Savaş'cım. Ama tutmayayım seni. İşin gücün vardır. Bi daha gel olur mu?"
"Olur tabii ki de Azize Teyze'm. Bende bir gün sizi ağırlamak isterim."
"Ahahah. Bir bekar erkek evine mi? Ahahah." Onlar gülüşürken ben sinirle bakıyordum. "Aslı, sen Savaş Abi'ni geçir benim bi telefon görüşmem var."
Sessizce "Kapının yerini bilmiyor mu? Kendisi gidebilir." dedim ve oflayarak ayağa kalktım. "Buyur, önden geç." dedim elimle öne doğru atarken. Histerik bir gülüş attı ortaya.
Dış kapıda gitmesini beklerken bana baktı. "Kahvenin tadını çocukken çok merak ediyordun. Küçüksün diye içirmediklerinde ise daha da hırslanıyordun." Gözlerini çekti ve uzattığım ceketini giydi. "Yasağın tadı tatlı geliyordu sana."
"Merakıma değmedi. Daha iyi içecekler varmış." dedim. Bana baktı. "Öyle tabii. Daha iyi seçenekleri her zaman vardır insanın. Ama işte, merakına yenik düştükleri daha tatlıdır."
Neyden bahsettiğini anlamayarak yüzüne baktım. Kahve tatlı değildi ki, acıydı.
Tam bir şey daha diyecekken, hiçbir şey demeden evden çıktı. Hızlıca arabasına binip uzaklaştı. Arkasına bile bakmadı. Çok da umursamıp eve girdim.
Annemle fal muhabbeti yapıp yarısında kaldığım ve asla diğer bölümünü izlemeye fırsat bulamadığım diziyi açtım ve 1 bölüm daha izledim. En sonunda yatağa girip gözlerimi kapatmamla telefonuma düşen bildirimle tekrar açtım. Yine ne oluyoruz?
Telefonu elime alıp mesajı açtım.
Savaş Abi:
Kaçta yapalım?Neyi kaçta yapalım?
Edebiyat dersini diyorum.
Kaçta yapalım?
X
Bu bölümde gördüğünüz Aslı, ergen. Özellikle bu yönünü de paylaşmak istedim çünkü onunda 17 yaşında bir ergen olduğunu hatılamanızı istedim.
Ergen, kırılgan, agresif, asi, narin. Önemli olan, göstermek istediğim de bu.
Savaş'ın, Aslı'nın bu halleriyle nasıl başa çıktığını göstereceğim. Nazının geçtiği birine karşı şımarmak isteyecektir Aslı. Bazen bu kötü de sonuçlanabilir tabii.
Neyyyyssseee (o kadar boş lafın üzerine eşcöeşgçeğvslmxep)
Oy vermeyi unutmayın😓❤️
Bb
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia'
Teen FictionBu kitap Isabel LaRosa-Older şarkısından esinlenerek yazılmıştır. texting/düzyazı başlangıç:24/10/23 1#older(02.12.23) 1#isabel(03.12.23) 1#çocukluk(12.12.23)