Saat gece 1 sularındaydı. Saat çok geç olduğu için annem ne der diye fazlaca endişelenmiştim fakat Savaş Abi annemden izin aldığını, sıkıntı olmayacağını söyledi.
Eve varmıştık ama ne ben inmek için hareket ediyordum ne de o inmemi ister gibi bir haldeydi.
"Teşekkür ederim." dedi arabanın kontağını kapatırken ve bana baktı. "Bugün için teşekkür ederim." Gülümsedim.
"Ne demek?"
Yine garip bir sessizlik çökmüştü. İnmek istemiyor, biraz daha kalmak istiyordum. Konu bulmam lazımdı. "Savaş Abi," dedim sessizliği bozarak.
"hoşlandığın biri var mı?" Ani olmuştu. Bir anda bakakalmıştı. Tek kaşını çatmış soruyu sormamdaki amacımıanlamaya çalışıyormuş gibi bir hali vardı. Gözlerini yola çevirdi ve biraz düşündü. Neyi tartıyorsa sanki? Var mı, yok mu? Fizik sorusu sormamıştım.
Derin bir nefes aldı ve kafasını koltuğun başlığına yasladı. Hafifçe başını bana eğerek gözlerime baktı. Yutkundum. Şuan fazlasıyla yakışıklı gözüküyordu.
"Var." Ha, ne?
"Haa." diye anladığımı belli eden bir ses çıkarmıştım ama sesim içime kaçmış gibiydi.
"Peki, çıkıyor musunuz?" Gitgide daha da kısılıyordu sanki. Modum düşmüştü değil, yerle bir olmuştu. Eve gidip ağlayacaktım sanırım.
"Ona olan duygularımı kendi içimde, kendime açtığımda. Hiç beklemeden çıkma teklifiyle gideceğim kapısına."
Gözlerimin ne zaman dolduğunu hatırlamıyordum. Belki de benimkisi sadece hayranlıktı ve ben bunu sevgiyle karıştırıyordum. Hem onun sevdiği varmış zaten, benim sevgimin bir önemi kalmaz bu durumda.
Gözümdeki akmayı bekleyen yaşlarla gülümsedim. "Güzel mi bari?"
Gülümsedi gözlerime bakarken. En derinine. Gözlerimdeki yaşları anlamaması için ne kadar kaçırmak istesemde manyetik alanına girmiş gibi gözlerim gözlerinde takılı kalmıştı.
"Çok güzel." İç çekti. "Dokunmaya kıyamayacağım kadar güzel. Bazen yanlışlar yapıyor, öfkelenemiyorum bile. Sevmek Aslı. Sevmek insana ne yapıyor böyle? Ama onu sevmemeliyim işte güzelim. Yanlış kişi. Bu duygunun adı özlem belki de. Yılların verdiği özlem. Ben aşkla karıştırıyorum belki de. Yoksa insan kaç yıllık kard-" durdu. Devam etmedi. Bende devam etmesini istemedim. Kaldıracağını düşünmüyordum.
Çok güzel seviyordu ama kendine sevdiğini söyleyemeyecek kadar korkaktı. Kim bilir kadın için nasıldır durumlar? Hala kendisine gelecek bir adım bekliyordur Savaş'tan. Umarım mutlu olurlardı. Ben bu hikayede etkisiz elamandım sanırım. Aklımdaki düşünceyle gözlerimden artık süzülen yaşlarla kıkırdadım.
"Ben gideyim Savaş Abi. Belki sende sevdiğin kıza gider hasret giderirsin."
Okul çantamı omzuma asarak kapıyı açtım. Tam iniyordum kolumdan tutan elle kafamı ona doğru çevirdim. Bana baktı. Gözleri mi dolmuştu onun? Ağzını açtı. Bir şeyler diyecekti fakat konuşamadı. Gözlerini her fırsatta kaçırıyordu. "Efendim Savaş Abi?"
Derin bir nefes aldı. Tekrar gözlerime baktı. "Seni" dedi ve durdu. Kendini frenlemektek başka bir şey yapmıyor muydu bu adam? Bir anda elini çekerek geriye doğru yaslandı. Bana doğru gülümsedi ve "İyi geceler diyecektim."
Anlamayarak gözlerimi kırpıştırdım. "İyi geceler." dedim hala olanı sorgularken.
Arabadan indiğim gibi asfaltı ağlatacak bir şekilde ses çıkarıp gitmişti. Hatta arabanın rüzgarıyla tek omzunda asılı olan çantam bile düşmüştü. Kimeydi, neyeydi bu öfke?
X
Bu da böyle bi bölüm olsun.
Yorumlarınızı alabilir miyim????
Bir sonraki bölüm Savaş'ın ağzından olacak:D
Vote verin lütfenn🥺
Haydi görürşürüz ❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia'
Teen FictionBu kitap Isabel LaRosa-Older şarkısından esinlenerek yazılmıştır. texting/düzyazı başlangıç:24/10/23 1#older(02.12.23) 1#isabel(03.12.23) 1#çocukluk(12.12.23)